"Bazen Sadece Ölmek İstersin."

313 23 29
                                    

Bir gorgonun kükremesi idi bu. Ashley hemen kılıcını çekti ve yanında duran Khrieon'a döndü. 

"Kimse ses çıkarmasın. Evet Sis güçlü olabilir ama bizi görürse diğer canavarları da çekebilir. Ben kontrol edip size ordu mu yoksa sadece yolunu şaşmış bir canavar mı öğreneyim."

Khrieon hızla kulübeye doğru ilerleyince Ashley gizlenerek hızla gorgonun bulunduğu yere geldi. Ona görmemesi için çok yaklaşmadı ve yanındaki çalıların arkasından canavarı izlemeye başladı. 

Yaratık biraz etrafına bakındı sonra Sis'i fark etmiş gibi kampa yaklaştı. Birkaç adım daha atsa Ashley ile yüz yüze gelecekti. Sonra geri çekildi tekrar kükredi. Ashley ses yapmayacak şekilde yere eğildi, kulağını yere dayadı. 

Yer bir ordu gelircesine sarsıldı ve adım sesleri giderek yaklaştı. Ashley yerden kalktı ve hızla kampa doğru gitti. Kheiron onu kulübenin dışında kampın geri kalanıyla bekliyordu. 

"Geliyorlar. Herkes yerlerini alsın."

"Okçular yerlerinde, mayınları hallettik. Yapılması gereken her şey yapıldı."

Kılıçlar hızla kınlarından çekildi. Hazırlıklı düşmanlar için Sis'in bir önemi yoktu. Hekate'nin kendisi gelse bunu değiştiremezdi. Hazırlıklı gelen hiç kimseye engel olamazdınız.

Sis yavaşça aşağı inmeye başlayınca canavarlar hızla Melez Kampı'na ilerlemeye başladı. Hiç bir plan yoktu. Hiçbir strateji de. Sadece ortada olan gerçek bir savaş vardı. Ve asla savaşa hazır olamazdınız. 

Ashley üzerine doğru atlayan canavarı tek hamleyle toza çevirdi ve ileri atıldı. Savaş alanı toza ve kana bulanmaya başlamıştı. Etrafta çarpışan kılıç sesi, savaş naraları ve acı dolu çığlıklar dışında hiçbir ses yoktu. 

Ashley bir canavarı daha Tartarus'a gönderdikten sonra bir kahkaha bütün kampı yankılattı. Ölü olması gereken bir lejyoner kılıcını ona doğru uzattı. "Açıkçası Perez, seni ilk Tartarus'ta gördüğümde öleceğinden emindim. Ama görüyorum ki hala ait olduğun yerde değilsin. Seni olman gereken yere götürmeme ne dersin?"dedi.

Ashley cevap vermeden  öne atıldı. Ellerinden çıkan kırmızı haleler kılıcını sardı ve kılıcını lejyonere sapladı. Kırmızı haleler lejyonu sardı ve toza dönüştü. 

Harrison ona bakıp "Hades aşkına, o da neydi? Güçlerini bu kadar zorlama. Daha çok ihtiyacın olacak."dedi.

Ashley hançerini gorgona saplayıp onu Tartarus'a gönderirken "Ben iyiyim."dedi. Ama hemen ardından gelen baş dönmesi onun bir saniye duraklamasına sebep oldu. Harrison onu belinden tutup onlara saldıran lejyoneri defetti. "Hayır değilsin. Kendini fazla zorlarsan neler olacağını biliyorsun. Hem sana ihtiyacımız var."

Ashley ondan kurtulup en yakındaki canavara saldırdı. Birinin çığlığına duyuna kadar Ashley savaşmayı bırakmadı. Canavarlar melezleri ayırıp etraflarını sarmıştı. Sayılarının azlığı onlar için çok büyük bir dezavantaj olmuştu. Ne Percy ne de Annabeth başkalarına yardım edebilecek durumdaydı. Harrison'ın kendisine sürekli olarak uyarılarını görmezden geldi. Derin bir nefes aldı ve canavarlara odaklandı. İçindeki bütün gücü ellerine doğru yönlendirdi ve kılıcını yere sapladı. Toprak çatlayarak ilerledi ve kırmızı haleler tüm canavarları sardı. Tüm canavarlar toza dönüşürken Ashley acıyla bağırıp yere düştü. Herkes neler olduğunu anlamaya çalışırken Harrison hemen Ashley'nin yanına koştu. Onu yerden kaldırmaya çalışırken bir şey fark etti. 

Onu tutamıyordu. Ashley de toza dönüşüyordu. 

Sağlık ekibi neler yapabileceğini düşünürken Harrison derin bir nefes aldı ve babası Algos'tan Izdırap Tanrısından kalan gücünü açığa çıkardı. Elleri gri haleler sardı ve Ashley'i tutmaya çalıştı. 

Bu sefer başarmıştı.

 


Daughter of BiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin