paradise/18

4.8K 446 105
                                    

çok kısa bir bölüm ama yine de yayınlamak istedim :( iyi okumalarr

18

"Doğurmaya hazır olduğumu sanmıyorum."dedim yataktan kalkamayan Jeongguk'un yanında otururken.

Gözleri kucağındaki minik Minseo'daydı. "O zaman çok şanslısın çünkü kendini hazırlaman için henüz birkaç ayın var." Eliyle bebeğin çenesini okşarken yüzümü buruşturdum. Bebek henüz susmuştu ve ama aşağıdan diğer bebeğin, Hungseo'nun ağlama sesi geliyordu. Tatlılardı ama çok küçüklerdi. Ve ben Jeongguk hastaneden taburcu olup eve geldiğinden beri hiç bebeklere dokunmamıştım. Daha doğrusu dokunamamıştım. O kadar küçüklerdi ki...

"Kaç kilo demiştin?"

"İki kilo elli beş gram."dedi gülümserken.

"İkiside, değil mi?"

Kafasını salladı ve bana baktı. "Hala kucağına almak istemediğine emin misin hyung? Alıştırma olur."

Yüzümü ekşittim ama yine de kollarımı uzattım bana vermesi için. "Yine de uzak durma, düşürmek istemiyorum."dediğimde güldü ve dikkatle kollarıma minik Minseo'yu koydu. Yüzüm anında bebeğin yuvarlak koca gözlerini görmemle yumuşamış, dudaklarım büzülürken bebeği kendime çekmiştim. "Uwu."dediğimde Jeongguk gülerken ben de güldüm. "Aynı sana benziyor. Kocaman gözleri var."

Dikkatle bebeği tutmaya devam ederken o tekrar gözlerini kapatmıştı. Tanrım. Çok tatlıydı. Yeni doğduğu için şimdi kime benzediğini tam anlayamıyordum ama gözlerinin aynı Jeongguk'a benzediği kaçınılmaz bir gerçekti. Kapalı hali bile ona benziyordu. "Burnu minicik. İkinize de benzemiyor."dediğimde güldü. "Şükürler olsun."diyerek o da güldü.

"Bu gördüğüm bir bebek tutan Yoongi mi?"diye sorarak içeri Seokjin girdiğinde gözlerimi devirdim. "Aw, yoksa alıştırma mı yapıyorsun hyungie?"diye ekleyen Hoseok da geldiğinde inlememek için kendimi zor tuttum. Şimdi sırf benimle uğraşacaklardı ve ben kesinlikle bunu istemiyordum. Özellikle de karnımdakinin bir kız olduğunu öğrendikleri için ve tuttuğum Minseo'nun da kız olması iyice benimle uğraşmalarına sebep oluyordu.

"Onunla uğraşmayın."dedi Jeongguk.

Gözlerim hala gözleri kapalı, dudakları büzülü Minseo'dayken içimden ona teşekkür ettim. Dile getirmemiştim çünkü Seokjin ve Hoseok yanıma gelmiş, kucağımdaki bebeğe bakmaya başlamışlardı. "Çok tatlı."dedi Hoseok. "Aşağıda Taehyung'un kucağındaki Hungseo çok sinirli duruyordu. Bakışları bile 'ben Taehyung'un oğluyum' diye bağırıyor."

"Henüz bir haftalık bile değil."dedi Seokjin. "Büyük ihtimalle uyandığında ilk gördüğü senin çirkin yüzün olduğu için sinirlenmiştir."diyerek Seokjin onunla uğraştığında ben hala minik bebeği incitmeden tutmaya çalışıyordum.

İkisi birbirleriyle laf dalaşına girerken Jeongguk bana dönüp,"Sevdin mi tutmayı?"diye sorduğu anda Minseo'nun yüzünün buruşması ve ağlaması bir olmuş, ben de anında yüzümü buruşturarak ağlayan bebeği hemen Jeongguk'a vermiştim. "Aish! Çok korkunç."

Bununla beraber Seokjin ve Hoseok kahkaha atmaya başlamış, ben ise onlara sıkılmış bir ifadeyle bakmıştım.

Birkaç saat sonra Jeongguk ve Taehyung'un ailesi de ziyaret etmiş, Jimin'in de ailesi gelirken ben fazla göz önünde durmamıştım. Her ne kadar Bay ve Bayan Park ve Jimin'in beta kardeşi tatlı insanlar olsa da bana bebeğimiz hakkında ve doğumdan sonra neler yapacağımız gibi sorular sorduklarında geriliyordum. Ama bunu onlardan ne kadar gizlemeye çalışsam da Jimin bunu fark etmişti. Eşim olarak fark etmesi aslında şaşırtıcı bile değildi.

Tek başımıza yatak odamızda birbirimize sarılı halde uzanırken bebeklerin ağlama sesleri kulaklarımıza geliyordu ama rahatsız edici derece yakında ve gür değildi. "Ne düşünüyorsun?"diye fısıldadı dudaklarını enseme bastırırken.

Eli karnımı okşarken dudaklarımda bir gülümseyiş oluşmuştu. "Seni çok sevdiğimi."

Güldü. "Başka?"

"Bir de..." Alt dudağımı ısırdım ve kolları arasında dönerek ona baktım. Düşüncelerimi ona söylemek için yüz yüze olmaya ihtiyacım vardı. Zaten yine de elleri şükürler olsun ki üstümdeydi. Gergin olsam da feromonlarıma yansımasına izin vermeden konuştum: "Belki yeni bir eve taşınmalıyız?"

Durdu. Yüzünden ne düşündüğünü anlayamıyordum. Kokusu ise hiçbir şeyi belli etmiyordu. Hala sevgi kokuyordu. "Seslerden dolayı mı?"

"Hayır..." Dudaklarımı yaladım ve ona yaklaştım. "Sadece... Artık yalnız yaşamamız gerektiğini düşünüyorum. Evli ve..." Elim karnıma gitti. "Çocuklu bir aile olarak."

"Haklısın." Dudakları kıvrıldı. "Bazen aklımı okuduğunu biliyor muydun Yoonie?"diye sordu ve dudaklarını burnumun ucuna bastırdı.

"Ne gibi?"

"Pikniğe gitmeden önce birkaç kez stüdyoya giderken satılık evler görmüştüm ve aklımda hep bir tanesine seninle taşınmak geçiyordu. Ve şimdide sen bunu dile getiriyorsun."

İstemsizce gülümserken, "Jiminie."dedim kıkırdayarak. "Hayatımda tanıdığım tüm alfalardan çok farklısın, biliyorsun, değil mi?"

"Şükürler olsun ki farklıyım ve senin ruh eşinim."diyerek yüzümün her noktasına öpücükler kondurmaya başladı. "Seni çok seviyorum. Ve bebeğimizi de."

"Ben de seni seviyorum ve şimdiden anlaşalım Jiminie, bebeğin tüm sorumluluğu sende." 

Paradise | yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin