" Kader iki insanı birbirine yazarsa o insanlar ne olursa olsun birbirini bulurdu. Ne kadar engel çıkarsa çıksın mıknatısın zıt kutupları misali birbirlerini çekerlerdi. Hayat ne kadar istemese de kaderleri birlikteyse o insanlar mutlaka tekrar karşılaşırdı.. "26. Bölüm - Kaza
" Çok üzgünüm canısı, canın yandı mı ? "Ali acıyan kafasını tuttu tek eliyle. Ardından başını yavaşça direksiyondan uzaklaştırdı. Eline bulaşan kanla kendine geldi. Ne olmuştu az önce ? Büyük bir gürültü duyduğunu hatırlıyordu. Emniyet kemerini çözdükten sonra arabadan çıktı. Arabanın arkasında bağrışan kız sesleri başındaki ağrıyı arttırmıştı. Elini yavaşça sallayarak kızlara seslendi.
Ali : Heey, kızlar ! Bi sakin olup ne olduğunu anlatsanıza bana.
K1: Biz arkadaşımızı görmeye gelmiştik aslında ama Meral sağolsu-
K2: Şimdi böyle mi oldu Kader ? Yolu tarif eden sendin, ayrıca ben ehliyetimi yeni aldım. Olabilir böyle ufak tefek şeyler.
K3 : Olabilir mi ? Adamın kafası kanıyor Meral.
K2: Çok üzgünüm canısı, canın yandı mı ?
Ali : Sorun değil, ufak bir sıyrık. Hallederim ben. Siz sigorta şirketinizi arayın, şu işi bir an önce halledelim.
K3 : Trafik polisine de haber vermeli miyiz ?
Ali : Gerek yok, ben polisim.
K1: Çarpa çarpa polise çartık sayende Meral.
K2: Benimle ne alakası var canısı, gazla pedalın yerini değiştirmişler, kurstaki araç böyle değildi ki. Ayrıca memur bey hatanın birazı da sizde. Burda yeni gelen bir araç varken aracınız içinde beklemek çok ayıp, bir sürü insan park yeri için kavga ediyor. Sizin yüzünüzden şimdi bir de sigorta şirketiyle uğraşacağım.
K3 : Sus artık Meral, hem suçlusun hem de güçlüsün. Karşındaki bir komiser. Bizi içeri mi attırsın istiyorsun ?
Ali : Hanımlar tamam sakin olun. Şikayetçi falan değilim, yeter ki sessiz olun. Şimdi bir arkadaşımı arayacağım, sizinle o ilgilenecek. Bu arada küçük hanım % 99.9 kazadaki suç sizde. Park yerinden henüz çıkmamış, daha doğrusu çıkamamış birine suçlu diyemezsiniz.
K2: Aa şu adama bak, resmen beni suçluyor. Asıl suçlu araba, yanlış üretmişler bunu. Hiç oraya fren mi konulur canım.
K1: Sus artık Meral, battıkça batıyorsun. Hadi gidelim artık, Eylül merak edecek şimdi.
K3: Her şey için üzgünüz, siz de hastaneye gelmek ister misiniz ? Başınız kötü görünüyor.
Ali : Önemli değil, arkadaşım gelince giderim, Meral Hanım sizin de beklemeniz gerek.
Meral : Off ya. Neyse canısılar siz gidin, ben şu işle ilgileniyim sonra gelirim. Eylül'e söylemeyin şimdi, zaten kötü şeyler yaşamış. Sonra anlatırız.
K1: Tamam, geç kalma sen de.
Ali kızların dediklerini düşündü. Acaba bahsettikleri kız onun gördüğü, hatta yaralanmasına sebep olduğu kişi miydi ? Sormalı mıydı yanındaki kıza ? Kararsız geçen 10 dakikanın sonunda dayanamayıp konuştu.
Ali : Size bir şey sorabilir miyim ? Az önce bahsettiğiniz arkadaş-
X : Selam Ali. İyi misin ?
Ali tüm cesaretiyle konuşmaya başlamışken arkadaşının gelmesiyle cümlesini bitiremedi. Zaten Meral de telefonuyla ilgilendiği için ne dediğini duymamıştı.
Ali : Hoşgeldin Furkan. İyiyim, önemli bir şey değil. Ufak bir çarpışma diyelim.
Ali ve Meral Furkan'a olanları anlattıktan sonra gerekli yerleri doldurup tutanağı imzaladılar. Ardından Furkan Ali'ye veda edip yanlarından ayrıldı. Meral kendini biraz suçlu hissetmeye başlamıştı. Karşısındaki adamın yaralanmasına sebep olmuştu ve dakikalar geçtikçe yüzü sararmıştı. Endişeyle koluna dokundu.
Meral : Canısı iyi misin ? Yüzün sarardı resmen, hadi hastaneye girelim de baksınlar bi. İçim rahat etmeyecek yoksa.
Ali itiraz edebilecek durumda değildi. Başına feci bir şekilde ağrıyordu ve uyuşmuştu. Kafasına tuttuğu bezi biraz daha bastırıp başını salladı. Meral'le beraber hastaneye doğru yürüdüler.
:
:Kızlar endişeyle Eylül'ün odasına koştular. Kardeşlerini hastanede ve hasta kıyafetleri içinde görmekten nefret ediyordu ikisi de. Bir an önce kardeşlerine kavuşmak istiyorlardı. Hızla kapıyı açıp odaya girdiler. Eylül sarsılmış duruşuna rağmen kızları görür görmez gülümsemeye başlamıştı.
Kader hızla gidip Eylül'e sarıldı. Kardeşini çok özlemişti ve ilk görüşünü asla bu şekilde hayal etmemişti. Cemre ise hasret kaldığı kardeşinin yüzüne baktı bir süre. Yüzü biraz solgundu, kilo vermişti. " Saçlarını da kısaltmış " diye düşündü içinden. Sonradan geldi aklına, kızlar Eylül'ün ilik nakline kadar geçen süreçte kemoterapi aldığını ve saçlarının döküldüğünü söylemişlerdi. Cemre'nin gözündeki yaşlar ardı ardına düşmeye başladı. Kardeşini çok fazla özlemişti. Artık ona uzak olmak istemiyordu. Daha fazla beklemeyip o da Eylül'e sarıldı.
Eylül de hasret kaldığı kardeşlerini sıkı sıkı sardı. O da fazlasıyla özlem çekmişti bu süreçte. Hatta kızlardan daha fazla özlem doluydu. Kızlara, Metin ve Büşra'ya , Feride Hanıma, ülkesine...
Uzun bir kucaklama sürecinde sonra yan yana oturdular yatakta. Eylül'e sabah yaşadıklarını anlattırdılar. Eylül Meral'i merak edince kaza olayını anlatmak zorunda kaldılar ama endişelenmesin diye adamın yaralandığı detayını atlamışlardı. Güney odaya gelince ona da sarıldılar. Serumun bitmesiyle Eylül'ün toparlanmasına yardım ettiler ve odadan çıktılar. Güney biraz daha kalması konusunda ısrar etti ama Eylül iyi olduğunu söyleyerek onu sakinleştirmişti. Danışma masasına geldiklerdinde Merali acil girişinde gördüler.Eylül: Meral.
Meral adını duyunca arkasına döndü ve kardeşini gördü. Ne kadar da değişmişti, aynı zamanda çok da güzelleşmişti. Eylül'e doğru koşup ona sarıldı. Eylül'e duyduğu özlemin büyüklüğünü kardeşine sarılınca daha iyi anlamıştı. Kardeşinden ayrılmasına sebep olan şey Ali'nin aniden yere yığılması oldu.
....
Selaaaam 👋
Nasıldı sizce ? Bu bölüm biraz özlem içeriyordu. Kızların hepsi Eylül'ü çok fazla özledi, aynı zamanda Eylül de onları. Ali farkında olmasa da kızların hayatına şimdiden girdi. Peki devamından nasıl olur ? Acaba Eylül'ün hayatına da girebilir mi ?
Cemre çok pişman, Eylül'ü çok üzdüğünün farkında ve telafi etmek istiyor. Sizce araları eskisi gibi olabilir mi ?
Peki Songül.. Sizce ortaya çıkmalı mı ?
Hikayenin devamı hakkındaki fikirlerinizi merak ediyorum, lütfen paylaşmaktan çekinmeyin. Kendinize iyi bakın, yeni bölümde görüşmek üzere 🙋♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYMETLİM
Teen FictionKalp tüm kırgınlıkları affeder mi ? Peki yıllar sonra ortaya çıkan büyük sır her şeyi değiştirebilir mi ?