MEDYA : AİLE ÜYELERİNİN GENEL GİYİM TARZI
Mutfakta daldığım noktadan dürtülerek çektim bakışlarımı. Jimin acele etmemi söylüyordu. Büyük ihtimalle yemek bitmiş beyler de salona gitmişti.
Aklımda sorularla birlikten salon geçtiğimde hepsi tekrar ilk tanıştığımız gün ki yerlerine oturmuştu. Sırasıyla soldan itibaren taehyung , hoseok , yoongi ve jin koltuklarında derin bir asaletle oturuyor her biri ellerindeki işle ilgileniyordu.
Fakat kaşları çatılmış huzursuzluğu her tarafını kaplamış olan hoseok gözlerinde olan parıltıları kaybetmişti. Elindeki kitaba sinirle bakıyor ve bir şeyleri anlamaya çalışıyordu.
Bu hallerine alışık olan ev halkı kafalarını bir kez bile kaldırıp hoseoka bakmamıştı. Ancak jiminle ikimiz oldukça garip karşılamıştık bu durumu.
Aklımda olan karmaşa yüz ifademe de yansımış olacak ki jin bey hafif boğazını temizleyerek konuşmaya başladı ;
'Ah tanrım hoseok kes şunu çocukları korkutuyorsun.'
Hoseok ise daldığı kitaptan kafasını kaldırarak önce anlamsızca gözlerini jine dikti daha sonra idrak ettiği gerçekle beraber bakışları yumuşadı ve gözleri eski parlaklığına kavuştu. Bakışları bize dönerken artık ilk tanıştığımız hoseok olmuştu.
'Üzgünüm.' dedi. 'Fakat bir şeyleri anlayamadığımda gerçekten sinirleniyorum , bu hallerime alışsanız iyi olacak çünkü uzun bir süre ortalıkta böyle dolaşacağıma benziyor bu nalet dil gerçekten zor.'
Yoongi onda alışık olmadığımız bir biçimde gülerken sesi kinayeyi de barındırıyordu.
'Sana fransızcayı öğrenemiyeceğini söylemiştim , zorlama işte bildiklerin neyine yetmiyor amma inatçı herifsin.'
'Hayır efendim gayette öğrendim ancak hala bazı şeyleri iyi anlayamıyorum ve bu beni deli ediyor .'
'Öğrenmişmiş konuş o zaman da görelim söyle hadi söyle bir şeyler ahmak herif.'
Hoseok biraz düşündükten sonra dudaklarını kaplayan sırıtışla birlikte bozuk aksağanıyla konuşmaya başladı;
'homme insensé'
Söylediği şeyle birlikte daha fazla kendimi tutamamış ve gülmüştüm.Hem aksağanı berbattı hemde hoseok yoongiye salak adam demişti. Tabi tuhaf olan bunu evde benim anlamış olmamdı.
Gözlerimi yerden kaldırıp ev halkına baktığım zaman hepsi pür dikkat beni izliyorlardı.Gayet normal bir şekilde sanki hiç bir şey çaktırmamışım gibi boğazımı temizledim ve daha dik durmaya çalışarak ellerimi arkamda birleştirdim.
Bu garip ortamda sessizliği ilk bozan hoseok oldu ;
'Sen söylediğim şeyi anladın mı , daha doğrusu sen fransızca biliyor musun ?'
Bu durumda önümde iki seçenek vardı ya yalan yalanları doğurur mantığıyla söylediğim yalanlara birini daha ekleyecektim ya da dürüst olup fransız asıllı olduğumu anlatacaktım . Daha sonra aslında fransız olduğumu öğrendikleri zaman kötü bir şey olmayacağına kanaat getirerek direk fransızca cevap verdim.
'je suis francais monsieur'(Ben fransızım efendim)'Yani ben aslında fransızım'
Evdekilerin hepsinden şaşkın nidalar çıkarken gülümseyerek her birinin yüz ifadesini süzmeye başladım. Yoongi , jimin ve jin irileşen gözleri ve aralık ağızlarıyla bana bakarken tae çatılmış kaşları ile bana bakıyordu. Hadi ama bu adam niye sürekli bu şekilde bakıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESCLAVE & Taekook
Fiksi PenggemarSevgili Kim Taehyung köle pazarında gördüğü tavşan dişli çocuğu kendine hizmetçi olarak satın almıştı. Ama bilmediği tek şey bu çocuğun bir hizmetçiden çok asil bir soylu olduğuydu. Peki adını bile bilmediği acılar içindeki bu güzel yüzlü çocuk daha...