şimdi bir kutup var sana çeker beni
bir kutup var senden öteye
ben onun için böyle ortalıkta kaldım
dağ yollarında, caddelerde, sokaklarda
onun için bulup bulup yitirdim seni
hangi kapıyı çaldıysam sen açtın bana
hangi gözümü yumduysam seni gördüm
zamandın, zamandan öte bir şeydin
yıllarca bir meşale gibi yandın uzaklarda-
4; Hangi kapıyı çaldıysam sem açtın bana.
Partiye gelmek kötü bir fikirdi.
Neon parti olayını biliyordum, tamamen karanlıktı her şey. Vücudumuza neon boyalardan sürüyorduk ve bunlar karanlıkta parlayanlardan oluyordu. Göz gözü görmez bir mekanda, önüne gelen içiyor, önüne gelen yerlerde sürünüyordu. Namjoon'un partileri her zaman en iyisi olurdu, ama bu sefer işler çığrından çıkmış gibiydi.
Jimin'in yanaklarıma tıpkı bir savaşçı misali sürdüğü mavi boyalar, kendimi istediğim kadar gizlemeye çalışırsam çalışayım, kendini bir şekilde belli ediyordu. Seokjin ve onun nerede olduğuna dair bir sik bilmiyordum. Eve girdiğimiz an dağılmıştık. Namjoon'un kiraladığı evler genelde iki katlı, müstakil yerler oluyordu. İşleri büyütmüş olacak ki bu seferki evin havuzu bile vardı.
Kim Taehyung, yatak misafirim, arkadaşlarıyla birlikte zıplıyor, elinde salladığı siyah tişörte tezat yaratacak şekilde kaslı göğsünün ve kalın baldırlarının her yanına bulanmış olan kırmızı boyayla göz alıcıydı. Kenara çekilmiş, sırtım duvarlardan birine yaslı bir şekilde gözlerden uzak kalmaya çalışıyor, bir de pahalı içkimden yudumluyordum. Genelde ucuz biralarımı konuk ettiğim midem şimdi bana dualar ediyordu.
Genzimi yakan sıvıyla dişlerimi göstererek tıslamama engel olamadım. Adem elmam oynamış, ancak gözlerim bir an olsun Taehyung'dan ayrılmamıştı. O, profesyonel bir sporcu sayılmazdı. Fakat vücut gelişimi konusunda çoğusuna da taş çıkartırdı. Geniş omuzları, sıkı kalçaları ve kalın boynu ile, şahaneydi işte. Onu betimlemeye kalkan biri kalemini kırsa iyi ederdi.
Yanındaki arkadaşları alkolün etkisiyle sağa sola savruluyorken, o sadece gülmekle yetindi. Fazla içmeyi sevmezdi. Taehyung'u hiç gerçekten sarhoş görmemiştim. Havuza atlayan Yoongi ve Hoseok'a gülen Namjoon, gülmesinin derecesini ayarlamayıp o da havuza düştüğünde, Taehyung onu itmeye çalışan diğerlerine kaşlarını kaldırdı ve işaret parmağını salladı. Her zamankinden daha ateşli görünüyordu. Omuzlarını süpüren siyah saçlarını toplamak için bir toka aradığında bileğine baktı, ancak aradığını bulamadı.
Yeniden bir yudum aldığım içkimden sonra gözlerimi kendi bileğime çevirdim. Taehyung'un tokası bendeydi. Toka mevzusundan sonra benim de burada olacağımı hatırlamış olacak ki çatılı kaşlarıyla etrafına bakındı ve havuzun insan çemberinden uzaklaştı. Beni görmemesi için içkimin son yudumlarını kafama diktim ve büyük kadehi mermerlerin üstüne bıraktım. Çatı katına çıkacaktım.
Sigaramı yanımda olduğuna dair, cebimin üzerinden kontrol ettikten sonra rahatlamış bir nefes aldım. Bacaklarım beni üst katlara götürüyordu. Sarhoş sayılmazdım ama biraz çakırkeyiflik vardı. Üstümdeki siyah ceketi, sıcak bastığını hissettiğim an kollarımdan kurtardım, ardından da belime bağladım. Her yerim kaşınıyormuş gibi hissediyordum.
Taehyung beni görmüş müydü? Onun şahin gözleri, hiçbir detayı kaçırmazdı. Fakat geçen sene, omzuma yaptırdığım küçük dövmeyi hiç fark etmemişti. Suratımın asılmasına engel olamayarak, yolumu kesen kapıya baktım. Ayağımla sertçe ittirdiğimde kolaylıkla aralanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8/25
Fanfictionhırçın çocuklar, hoyrat öpüşler. itlik ve serserilik. paylaşılamayan sigaralar, ağlarsan devrileceğim. 1 haziran 2020.