en zor yazdığım bölümdü bu benim için. kaç kere yazmak için girip, bir şey elde edemeden döndüm bilmiyorum.
bu bölümde olacak şey için spoi vermek istemiyorum, siz okuyunca anlayacaksınız ama cinsiyetçi yorumlar görmem umarım. kan çıkar çünkü burada🤩💗
kıyafetleri cinsiyetlere özel kılmayalım arkadaşlar
herkesin hayatına kimse karışamaz
keyifli okumalar, seviyom sizi çok
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-
Çocukluğumda, henüz onlu yaşlarımdayken, mahallemdeki benden büyük bir oğlanın bilyelerini çalmıştım. O, bana kızmak yerine, yanaklarımdan öpmüştü. Şimdi okul bayırını, Taehyung'un arkadaşlarıyla tırmanırken, on sekizlik ömrümde en heyecanlandığım an, o öpüldüğüm an sanıyordum. Değilmiş. Meğersem, Taehyung'la olan ilklerim kadar beni kanatan başka bir şey yokmuş. Kaçamak bakışları. Sigarasının dumanı yüzünden gölgelenen yakışıklı suratı. Lacivert Converselerini birbirine sürtüşü ve kısık gözleri.
Kim Taehyung, delicesine bir afetti.
Bana ilgi duyduğunu söylediği gün ikimiz arasında bir şeyler gelişmişti. Bu kadar büyüyeceğini hiç tahmin etmemiştim. Ne ben onun tipiydim, ne de o benim. Bir kere o, sevimli kızları severdi. Şirin kıyafetleri, ince sesi ve uzun saçları olan kızları işte. Fakat yine de okulun kütüphanesinde kapıyı kilitleyip, terli tenini buluşturduğu kişi o kızlar değil, ben oluyordum. Nasıl trajikomik bir olay bu, yorumlamak her zamankinden güç geliyor ancak gün geçtikçe daha da kanıma girdiğini hissediyordum.
Tek kolumda asılı hâlde duran çantamı biraz çekiştirdim ve adımlarımı hızlandırdım. Benden istediği şeyi vermiştim ona. Bir gün arkadaşlarıyla birlikte vakit öldürmüştüm. Mantığını henüz çözememiştim ama fotoğraflarımızı onun dolabına bırakanı bulmadığına da emindim. O bir olta atmıştı, ben de yutmuş gibi yapmıştım sadece.