-9; Alacak intikamın varsa dön de bir geriye bak.
Kim Taehyung hayatımda gördüğüm en ateşli varlıktı.
Onu dövmek istiyordum. Hayır- yani, gerçekten. Bu ateşli olmasıyla ilgili değildi. En son evime gelişinden ve bizim birlikte uyuyuşumuzdan beri tamamen düşman kesilmişti bana. Söylediğim her şey için pişmanlıktan geberiyordum. Onun kin tutma konusunda hassas olduğunu bilmeme rağmen ateşlere yürümüştüm ve sonunda, sahiden de dediği gibi olmuştu. Taehyung her seferinde bana yeni bir şans vermek için yanıma gelmişti, ancak şimdi saçlarına bir başkasının tokasını takıyor, beni çıldırtıyordu.
Bir hafta içinde, bana bu koca okulu dar etmeyi başarmıştı. Her gördüğü yerde alaycı bakışlarıyla yerin dibine sokuyor, uzuvlarımı hiç sahiplenmemiş gibi düşman bakıyordu. Başkalarıyla olan samimiyetinin beni kıskandırmak için olmadığının farkındaydım. O inanılmaz sosyal, etrafı kabalalıktan eksik olmayan biri olmuştu her zaman. Şimdi beni kudurtan şey ise, bunları yaparken gerçekten zevk alıyor oluşuydu.
Taehyung, benim ulaşılmaz sandığım tüm yokuşlara, en kestirme yolu bulmuştu. Şimdiyse beni tanımıyor gibi bakıyordu gözleri. Hepsi benim suçumdu, bal gibi biliyordum. Keşke bilmeseydim.
''İsterseniz burada oynamayalım bugün.''
Seokjin basketbol topunu iki kere sektirip, sıkıntılı bir nefes vererek Jimin ile bana baktı. Üçümüzde de anlamsız bir durgunluk vardı ve bundan rahatsız olmuştuk, kafa dağıtmak için de okulun yakınlarındaki basket sahasına gelmiştik ancak davetsiz misafirlerimiz de vardı. Taehyung ve saz arkadaşları bizden önce gelmiş, üstleri çıplak bir şekilde oyunlarını oynuyordu. Dördü de hararetliydi, kazanma içgüdülerine boyun eğemedikleri barizdi ancak Taehyung öyle öfkeli oynuyordu ki, nutkum tutulmuştu.
Geniş omuzları, terden ıslanmış ve gözünün üstüne gelip duran uzun saçları, çıplak göğsü, ter damlalarının süzüldüğü karın kaslarıyla beraber, Namjoon'u sert bir omuz darbesiyle yolundan çekti. Ardında da yerinde ivmelenerek topu potadan geçirdi Hoseok bir ıslık çalmış ve Taehyung'a beşlik çakması için elini uzatmıştı. Taehyung suratsız ifadesini korumaya devam ederken, gönülsüzce onun eline çaktı.
Oyunlarına öyle odaklanmışlardı ki bizi fark etmeleri çok sonradan olmuştu. Tellere asılan ve onlara flörtle karışık birkaç hakaret savuran Jimin'i duydukları an, huysuz homurdanışları bizi buldu. Burada istenmediğimizin bilincindeydim. Özellikle de Taehyung, beni gördüğü an kaşlarını çatmış, onun kolunu kırdığım zamandan daha fazla bir öfkeyle dolup taşmıştı irisleri.
Onu kızdırmaya bayılıyordum. Bunun beni tahrik ettiğini bile söyleyebilirdim. Ancak bu sefer durum farklıydı. Bana öfkesi kırgınlıktandı, onun tüm hevesini kırışlarım aklıma gelince boğazımı temizleyip göz kontağımızı ayırmak için inanılmaz bir çaba harcadım. Bir namlu ağzı olan olan bakışları, beni kurşuna diziyordu işte. O güzelim dudaklarını aralamadan, sadece gözleriyle bana binlerce küfür etmeyi nasıl başarabiliyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8/25
Fanfichırçın çocuklar, hoyrat öpüşler. itlik ve serserilik. paylaşılamayan sigaralar, ağlarsan devrileceğim. 1 haziran 2020.