Şaşkınlık içinde olan biteni hazmetmeye çalışıyordum. Her zaman ifadesiz duran Shateiel bile bir o kadar şaşırmıştı bu duruma. Büyümüş göz bebekleriyle bir bana bir Phaldor'a bakıyordu.
Shateiel hızlı adımlarla yerde uzanan Phaldor'a doğru ilerlemeye başladı. Yanına vardığı sırada Phaldor'u yerden kaldırıp "iyi misin?" diye sordu. Phaldor gülümseyerek "iyim.. Bir şeyim yok yalnızca bir kaç kemiğim kırıldı" dedi.
Ben ise o sıra şaşkın bir şekilde yumruk yaptığım elime bir de yerde uzanan Phaldor'a bakıyordum. Benim gibi çelimsiz bir kız nasıl olurdu da Phaldor gibi bir adamı tek yumrukla metrelerce sürükleyebilirdi ki? Bana neler oluyordu böyle? Ben bunu ona nasıl yapabilmiştim. Sadece tek bir yumrukla koskoca adamı resmen devirmiştim.
Bu yaşıma kadar kendi benliğimi ilk defa sorguluyordum. Ben gerçekte kimdim? biran önce bu şoktan çıkıp Phaldor'a bakmaya ne dersin? Biraz daha düşünmeye devam edersen kafayı yiyen ben olacağım. Diyen iç sesimle kendime gelip telaşlı adımlarımla Phaldor'a doğru ilerlemeye başladım.
"Phaldor! ben gerçekten ne oldu, nasıl oldu bilmiyorum. İyi misin?" diye sordum ne diyeceğimi bilemez bir şekilde.
Phaldor hafif bir şekilde gülümseyerek "endişelenme ben iyim. Sadece artık kimin daha nazik olmadığını anlamış olduk." dedi ve eve doğru ilerlemeye başladı. Shateiel anlamsız bir şekilde bana bir süre baktıktan sonra Phaldor'un arkasından o da eve doğru ilerledi.
Üzerimdeki şaşkınlığı hala atamamıştım. Artık bazı şeylerin açıklığa kavuşması gerekiyordu. Bu zamana kadar dövüşmeyi bile bilmeyen ben, iki katım olan adamı tek bir yumruğumla savurmuştum resmen. off hemde ne savurmak diyen iç sesime uzun süredir devirmediğim gözlerimle karşılık verdim.
Tüm sorularımın cevabı ondaydı. Shateiel' de... Peki ben bu cevapları almaya hazır mıydım? seni bilmem ama ben hiç hazır değilim Larin. Bence gidip duş alıp uyu. Sakın bir delilik yapma. Bugün ki macera bana yetti de arttı bile. Eve doğru ağır adımlarla ilerledim.
İçeri girdiğimde Shateiel ile Phaldor sessizce bir şeyler konuşuyorlardı. Benim geldiğimi hissetmiş gibi bana bir bakış attıktan sonra Phaldor'a dönüp "bunu bir araştır. Daha sonra öğrendiklerini hemen bana aktar" dedi. Phaldor başıyla onayladıktan sonra hızlı bir şekilde ayaklanıp yukarı çıktı.
Shateiel gözlerini dikip öylece beni izlerken bende gözlerimi kaçırmadan ona karşılık verdim. Koyu yeşile dönen gözleri sonu gelmez, karanlık ve tehlikeli bir ormanı andırıyordu. Yeşilin en güzel tonu olan o gözler neden bu kadar bomboştu. Daha fazla gözlerine bakamadığım için gözlerimi her nefes alıp verişinde inip kalkan göğsüne diktim.
O ise gözlerini bana dikmiş öylece bakıyordu. Daha sonra yaslandığı yerden doğrularak salona doğru ilerlemeye başladı. Hala dış kapının orada durmuş onu izliyordum. Bana doğru dönen Shateiel tam bir şey söyleyeceği sırada, merdivenden inen Phaldor'u görünce vazgeçti.
Phaldor, Shateiel'in yanına giderek kulağına birkaç şey fısıldadı. Shateiel'in gözleri kısa bir süreliğine de olsa bana kaydı. Daha sonra kafasını sallayarak onay verdi. Phaldor yanımdan geçerek askılıkta duran ceketini üzerine geçirdi. Dışarı çıkması için dış kapının önünden çekildim. Bana bakıp kısa bir baş selamı verdikten sonra az önce ki yumruğu yiyen o değilmiş gibi sapa sağlam bir şekilde önümden geçip gitti. Takdir ettim doğrusu o yumruğu yiyen ben olsaydım bir kaç hafta yataktan çıkamazdım.
Gerçekten açıklanması gereken çok şey vardı. Az önce gözlerini benden ayırmayan Shateiel, şimdi sanki ben orada yokmuşum gibi davranmaya başlamıştı. Aramızda buzdan duvarların olduğunu hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleklerin Savaşı
FantasiKanatları koparılmış, cennetten sürgün edilmiş bir meleğin düşüşü ne kadar sert olabilirdi? Kanadı kırılmış bir kuş, en fazla nereye kadar uçabilirdi? Yaşayabilir miydi, hiç alışık olmadığı bir dünyada? Evinden koparılmış, sırf bir ölümlü için bilme...