Umarım beğenirsiniz ♥
Jungkook'un Anlatımından :
Gözlerime gelen ışıkla yavaşça gözlerimi açtım. Yüz yıl uyumuş gibiydim. Gözlerimi ovmuş. Uyku sersemliği ile örtüyü üstümden attım. Ayaklarımı yatağın kenarlarına koymuş kalkıcakken. Dünden daha az olan ayaklarımın ağrısıyla küfür ettim. Hangi zihniyet ile ayağa kalktığını sorabilir miyim? Bende bilmiyordum. Tekrar yatağa oturmuş koltuktaki telefonuma uzanmıştım. Saat 10.48'di. Normalde bu kadar uyumazdım. Herhalde yorgunluktan diye geçiştirdim.
Uzandığım koltuğun kenarını tutarak ayağa kalktım. Ayaklarıma giren ağrıyı görmezden gelmeye çalışarak diğer elimde duvara tutundum. Salak salak iş yapıyorsun. Napiyim saatlerce bekliyim mi!? Mesaj atmaya ya da seslenmeye ne dersin? Oha cidden çok zekice. Yoo, sen aptalsın. Tam yatağa geri dönmek için adım attığım anda odanın kapısı açıldı. Şansını seviyim.
"Nereye?" diyen Taehyung ile ne bok diyeceğimi düşünüyordum. Gerçekleri söylemeye ne dersin? Olabilir aslında. Ben olmasam ölürsün iki güne. Mantıken benim iç sesim olduğun için benim de fikirlerim sayılır. He, kesin. İnanmazsan inanma be. Bence şuan ne diyeceğini düşünmelisin. Hasiktir, unuttum ben onu. "Aa... şey ben senin yanına gelmek için ayağa kalktım. Tam oturacaktım sen geldin." İnanmamış bir şekilde bana bakıyordu.
"Mesaj atabilir ya da seslenebilirdin" Oha ama. Ben demiştim sen aptalsın. Sus bir ya. "Bende zaten o yüzden oturacaktım. İşte sen geldin." Derin bir nefes verdi. Tam ağzını açacakken zilin sesini duyduk. "Birini mi bekliyordun?" dedim merakla ona bakarak. "Namjoon, Jimin falan geldi" demesiyle hemen cevap verdim. "Direk bizimkiler desene. Sanki tanımıyorsun onları" Gerçekten bizden biri miydi?
Bu kısa zamana rağmen yıllardır tanışıyor gibiydik. Garip hal ve hareketleri vardı ama kimin yoktu ki? Normal şeyler. Ben bunları düşünürken gözlerine baktım. Sanki hüzünlüydü ya da pişman. Tam ağzımı açacakken Tae konuştu. "Ben kapıya bakıcam. Sende yatağa yat." demesiyle kafamla onu onayladım ve yavaşça yatağa geçtim. Diğerleri beni ayakta görse bu odadan cesedim çıkardı herhalde.
Konuşma sesleri duymamla içeri geçtiklerini anladım. Ayağa kalkıp yanlarına gitmek istiyorum ama bana kızacaklarını da biliyorum. Yaklaşan seslerle buraya doğru geldiklerini anlamıştım. Yerimde biraz daha dikleştim ve kapıya doğru baktım.
"Kookie~!" üstüme atlayan bi Jimin ile gülüp bende ona sarıldım. "Rahat bırak çocuğu dinlensin Jimin" diyen Yoongi 'ye ile ikimizde aynı anda dil çıkardık. Jimin yavaşça üstümden kalktı. Diğerleri de sırayla odaya girdiklerinde konuşmaya başladık. "Ee iş nasıldı?" dememle Jin "Normal, klasik" dedi. "Ayağın ağrıyor mu hala?" diyen Namjoon' a idare eder anlamında kafamı salladım. "Ağrıyor ama dünkü gibi çok değil." Herkes bu habere sevinmiş olucak ki derin bir nefes verip güldüler.
"Neden bu kadar sevindiniz?" dememle Hoseok 'salak mısın' bakışı atmaya başladı. "Ağlayalım mı?" demesiyle göz devirdim. Sanarsın ölümden yeni döndüm. "E kalkarım o zaman ben" deyip ayağa kalkmak için doğruldum. Şuan ayakta olabilirdim. Maalesef Yoongi ve Hoseok beni yatırmasaydı. "Koşarken beyni düştü galiba. Biri buna bir şey söylesin" dedi Yoongi gözleriyle beni işaret ederek.
"Ne kadar espiritüel birisin" dedim ona dönüp. "Bak Jungkook, senin yerinde olan her akıllı insan yatar dinlenir salak olma" diyen Hoseok 'la derin bir nefes verdim ve bakışlarımı ellerime indirdim. Böyle çok sıkılıyorum. İlla yat dinlen diyorlar. "Ee bugün denize gitmeye ne dersiniz?" diyen Jimin ile herkes onaylayan şeyler söylüyordu. Ne yani bensiz bir de denize mi gideceklerdi!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spawn Of Satan/taekook
FanfictionJin'in "Oradan atlayıp nasıl hala hayattasın?" demesiyle başını eğdi ve küçük bir kahkaha attı. "Ben asla ölmem" dedi. Namjoon "Bu da ne demek?" dedi ve merakla ona bakmaya başladık. "Ben asla ölmem çünkü ben Şeytanın Doğuşuyum".