Bölüm 26

229 19 2
                                    

Bölüm Şarkısı: Glee - Because You Loved Me 

Ω

"Bu çok güzel Sehun..." Denizin kokusunu içine çekti usul usul. Yat adaya doğru yaklaşıyordu. "Bu daha hiçbir şey." Önden sarılıp kafamı göğsüne gömdüm. Ellerini iki yana açtı ve Titanik duruşu yapmaya çalıştık ama ondan uzun olduğum için komik gözüküyorduk. 

"Haydi inelim," derken elinden tuttum ve yattan indik. Boylu boyunca sahil önümüzde uzanıyordu, güneş batmak üzereydi ve en güzel rengine bürünmüştü. Ele ele tutuşmuş halde sahil boyunca yürüdük. Girişte bizi karşılayan çalışanla birlikte sahilin ucundaki masaya ulaştık. Dalgalar altımızdaki temele çarparken sadece dalgalarla dans eden kuşların kanat çırpışları duyuluyordu. Huzur buydu benim için, Luhan'la beraber olmaktı. 

"Burayı nereden buldun?" Alt dudağımı ısırdım. "Ross değil mi, ondan başka çevremizde böyle yerleri bilecek başka kimse yok." Başımı salladım. "Çok güzel." 

Elinden tuttum ve içinde kaybolduğum maviliklere baktım. "Senin kadar değil, sen görüp görebileceğim en güzel şeysin." 

Masaya yemekler geldiğinde başımı hafifçe salladım. "Hayatımız bir müzikal film gibi ve ben bundan memnunum." Masanın altından çiçek buketini çıkartıp ona verdim. "Dünyanın en güzel çiçeğine ne verebileceğimi bilmiyordum." Buketi eline alıp bana doğru eğilip bir öpücük kondurdu dudaklarıma. "Verebileceğin en güzel şeyi verdin zaten, ben kalbin dışında hiçbir şey istemiyorum." 

Müzik sesleri yükselirken yattan yine havai fişekler patlatılmıştı. Ayağa kalktım yavaşça. "Müzikalimize bir şarkı daha ekleyeceğim." Gülümsedi gözlerime bakarken. 

"Yanımda olduğun tüm zamanlar için, Görmemi sağladığın tüm gerçekler için, Hayatıma getirdiğin tüm neşe için, Doğruya çevirdiğin bütün yanlışlar için, Gerçekleştirdiğin tüm rüyalar için, Sende bulduğum tüm aşk için, Sonsuza kadar minnettar olacağım sevgilim." 

Başımızın üstünden geçen drone tüm anları kaydediyordu, ileride çocuklarımıza bu anları anlatmak yerine gösterebilecektik. Garson yavaşça masaya yaklaşıp şampanyayı patlattı ve iki bardağa doldurdu. Elinden tuttum ve ayağa kaldırdım. Vücutlarımız birbirimize değerken ritme uygun dans etmeye başladık. 

"Beni ayakta tutan sensin,
Hiçbir zaman düşmeme izin vermeyen, Her şeyin içinde beni gören sensin." 

Kararmış gökyüzü ardarda patlayan havai fişeklerle gündüz gibi aydınlanıyordu. Başını kaldırıp hayranlıkla onları seyretti, bense bir elimle yanağını okşuyordum. 

"Güçsüz olduğumda gücüm sendin. Konuşamadığımda sesim sendin. Göremediğimde gözlerim sendin.
İçimde var olanın en iyisini gören sendin." 

Tekrar gözlerimin içine bakıyordu, bense çekiminin içindeydim onca zamandır. Farkında bile değilken sevgisiyle ayakta kalmıştım. Alnıma yasladı alnını. Gözünden akan bir damla yaş benim yanağıma aktı. 

"Ulaşamadığımda beni kaldırdın. Bana inanç verdin çünkü bana inandın." 

Ondan ayrılıp bir dizimin üstüne çöktüm. "Olabildiğim her şeyim çünkü sen beni sevdin." Cebimden kutuyu çıkarttım. "Nefes almamın sebebisin ve beni sevginle sarhoş ettin, biliyorsun değil mi?" 

Gözlerindeki yaşları tutmuyordu artık hiç. Başını salladı hızla. "Bundan sonra benim hayat eşim olur musun? Benimle evlenir misin?" 

Yüzüğü kutusundan çıkarttığımda küçük bir çığlık attı, "Evet!" diye bağırırken ayağa kalktım ve boynuma atladı. "Ömrümün kalan tüm günlerini seninle birlikte geçirmeye evet diyorum!" 

İNTİKAM |HUNHAN|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin