Kampüsün çimenlerine oturmuş, karnıma başını koymuş Luhan'nın saçlarını örüyordum. Başak tanelerine benziyordu ben ördükçe. O ise gözlerini kapatmış huzurun tadını çıkartıyordu. Yavaşça yaklaşıp burnuna bir öpücük kondurdum. "Yılsonu balosu yaklaşıyor, gider miyiz?"
Yanaklarını şişirdi. "Seni çok seviyorum ve bu umursamaz tavrına hayranım ama bebeğim biz Kore'de yaşıyoruz. Yarın haberlere düşeriz seninle. Millet taşlar bizi."
"Sence bu benim sikimde olur mu? Kimden korkuyor ya da gizleniyoruz? Kayınvalideciğim ve kayınpederim zaten bizi biliyor gibiler, benimkiler şu an kemik yığını. En fazla sosyal medyada viral oluruz. Bir kısım gereksiz duyar kasar bir kısım homofobiklik yapar ama bize giren çıkan olur mu?"
Tek kaşını kaldırdı. "Olmaz."
Dudağından öptüm hafifçe ve bağırdım. "Ben bu çocuğu seviyorum ve ne düşündüğünüz sikimde değil!"
Banklara oturanlar dönüp bize bakıp sonra kahve sigara keyfine geri döndü. "Gördün mü? Hiçbir şey yapamazlar." Dudaklarına tekrar yapıştığımda arkadan birisi bağırdı. "İbneler!"
Sesin geldiği yere doğru döndüm. Ayağında kundura, elinde tespih, üzerinde de parlak kumaşlı bir takım elbise vardı. Gözlerimin kanamasına çok az kalmıştı. Hızla ayağa kalkıp elimi kalbime götürdüm. Tiyatral bir şekilde sendeler gibi yaptım. "Ah, beni kalbimden vurdun. Ben şimdi alnımda ibne damgasıyla nasıl gezeyim?"
Luhan bağdaş kurup kıkırdamaya başladı. Uzaktan Lisa ve Jisoo'nun geldiğini gördüm. Azılı manyaklar bu kekoyu dört parçaya ayırırlardı. "Cidden bana ibne dediğinde oturup ağlamamı mı bekledin? Beni ne sözlerinle yıkabilirsin ne de kas gücünle. Ben senin zevksiz giyimine ya da o şekilsiz bıyığına laf ediyor muyum amına koduğumun kelası?"
Oturduğu banktan yavaşça kalktı. "Birader, ben çevremde ibne istemiyorum." Klasik ağır abi tavrıydı bu. Bir eliyle tespih sallamaya devam ediyordu.
"İbnelerden önce çocuk gelinleri, tecavüzleri, kadın cinayetlerini, töreyi, yoksulluğu ve ırkçılığı istemesen keşke. Bu ülke sizin gibiler yüzünden gelişmiyor. Onca sorun, onca problem varken aklınız fikriniz milletin yatak odasında. Ben senin kimle ne bok yediğine karışıyor muyum? Sen kendini kim sanıyorsun da benim cinsel yönelimime karışma hakkı buluyorsun kendinde?"
Lisa ve Jisoo ellerinde kahve bardaklarıyla yanımıza geldiler. Daha olayı anlamamışlardı ve benimle birlikte adama bakmaya başladılar.
Kampüsten birkaç ses yükseldi bana doğru. Aralarında fısıldaşıp tartışıyorlardı bu konuyu. Kimi hak veriyor kimi ise sadece susuyordu.
"Ben onlara da karşıyım!" Küçük bir çocuk gibi çıkmıştı sesi. Yan bir gülüş attım.
"Eminim öylesindir. Lafa gelince herkes her şeye karşı. Bundan sonra sana nasıl davranılmasını istiyorsan ona göre davran karşındakine ve önce düşün konuşmadan. Ben birilerinin hayatına karışabilme hakkına sahip miyim diye, şimdi müsadenle çok sevdiğim erkek arkadaşımın dudaklarına geri döneceğim."
Bir şey diyememişti çünkü insanlar ona bakıp bıyık altından gülüyorlardı. Gururuna yediremeyip bana saldırabilirdi ya da ortamdan uzaklaşabilirdi. İkinciyi seçmek onun açısından daha sağlıklı olurdu. Arkamı döndüğümde omzumda bir el hissettim. Gözlerimi devirip önüme dönerken yumruğunu yüzüme doğru salladı. Ani bir refleksle yana kaydım ve tökezleyip çimenlere doğru yalpaladı. Kendini iyice rezil ediyordu.
"Sizin en büyük sorununuz da bu. Düşünmek yerine şiddete başvuruyorsunuz. İstersen tekrar dene ama bir adım daha yaklaşırsan o yamuk suratını iyice dağıtırım."
Ben ne kadar rahatsam o da o kadar gerilmişti. Nefes nefese bir bana bir de etrafa bakıyordu. Onunla dalga geçen kızları gördükçe gururuna daha da yediremiyordu. Bir adım daha attı bana, kafa atmaya çalışacaktı çünkü boynunu kıtlatmıştı. Asla hareketini belli edecek hamlelerde bulunmamalıydı. O daha fırsatını bulmadan yumruğumu karnına geçirdim. Tuttuğu nefesini acıyla verdi. Bir adım geriye çekilip yüzüne acıyarak baktım.
"Beni milletin içinde rezil edemezsin ibne!" Yüzü kıpkırmızı kesilmişti ve bağırmaya devam ediyordu.
Gözlerimi devirdim. "Hala biraz olsa bile beynini kullanamıyorsun anlaşılan. Seni şu an ben rezil etmiyorum, sen rezil ediyorsun. Ayrıca bir ibne tarafından dövülmek o sikik erkeklik gururunu kırdı değil mi? İstersen tekrar dene ama o zaman bu kadar anlayışlı olmam."
Cevap vermeden bir adım daha attı. Yumruğu yine güzel yüzümü es geçerken yana doğru dönüp dirseğimi burnuna geçirdim. Kırmayacak kadar hafif ama canını yakacak kadar sertti vuruşum. Yere yığılırken güvenlik görevlisinin yanımıza yaklaştığını gördüm. Luhan birkaç adım öteden beni izleyip gülümsüyordu. Jisoo ise elindeki kahve bardaklarını ayağı takılmış gibi yapıp adamın üzerine döktü. Sıcak kahve vücudunu yakarken son kez acıyla kıvrandı. Bu onun için yeterliydi. Güvenlik görevlisine durumu açıklarken, diğer görevli onu ayağa kaldırıp götürdü. Üniversitemiz evrak işleriyle uğraşmayı sevmediği için hiçbir şey tutmamayı tercih edecekti büyük ihtimalle.
Biz çimenlikte yine eski halimize dönerken bir cahilin rezil oluşunu izlemekten zevk alan insanlar bize gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM |HUNHAN|
Fanfic"Sense benimle dalga dalga geçtin. Beni daha da yaraladın. Ben seni sevdiğimi söylerken altına yattığın adamları anlattın. Bir gün bana değerliymişim gibi hissettirirken ertesi gün bir çöpmüşüm gibi davranıyordun. "Hiç için acımadı mı? Hiç sızlamadı...