Bölüm 11

414 34 3
                                    

Bölüm Şarkısı: Yıldız Tilbe - Dayan Yüreğim

4 Yıl Önce

Spor salonunun duşuna ilerledik Luhan'la. Hastahaneden çıkalı dört ay kadar olmuştu ve sözümüzü tutmuştuk. Her gün bir saat yoga yapıyordum, üç gün ise iki saat spor. Omuzlarım genişlemişti, karnım düzleşmişti. Artık aynada kendime baktığımda tiksinmiyordum. Aldığım ilaçlar yağ dengemi düzenlediği için eskisi kadar sorunlu değildi cildim. Her sabah uyandığımda ve her gece yatmadan önce bakım yapıyordum. Sivilcelerim yok denecek kadar azdı.

Mutlu olmalıydım lakin mutlu da olamıyordum. Kai'e inanamıyordum çünkü. Ne olursa olsun en azından bir mesaj atar diye düşünmüştüm. Ben ölmek üzereyken bile onun umurunda olamamıştım.

Artık unutmalıydım onu, farkındaydım. Mesaj atmamıştım hiç. Engellemek istemiştim ama o kadar güçlü değildim hala. Mesaj atmasını istiyordum. Mesaj atmalıydı ki benim bu halimi görmeliydi ne kadar değiştiğimi...

Üstümüzü değiştirken o güzel saçlarını karıştırdım. Dönüp gülümsedi bana, ben de gülümsedim. Zaten beni gülümseten tek şey oydu, onun varlığı beni ayakta tutuyordu.

"Bu akşam içelim mi? Kafa dağıtmış oluruz hem de ilk dövmemi kutlarız seninle."

Başını salladı heyecanla. Sırt çantamı aldım dolaptan. "Belki de bir şarkı söylersin bana?" Sesindeki isteği kıramazdım. O günden sonra hiç şarkı söylememiştim. "Sen de belki bana söylersin?"

"Tabii ki söylerim. Yeter ki iste sen."

Şapkamı kafama geçirdim ve yola koyulduk dövme için. Heyecanlıydım aslında. Uzun zamandır bir dövme istiyordum ama bir türlü cesaret edememiştim. Şimdiyse acılarımın ve zayıflığımın, Kai'den bana kalan tek şeyin üstünü kapatacaktım. Saklayacaktım bu sırrı kimseler görmesin diye. Acısından korkmuyordum dövmenin, ben daha büyük acılar yaşamıştım. En fazla ne kadar yakabilirdi ki?

"Beklediğimden daha fazla yaktığı kesin!" Luhan'nın parmaklarını kıracakmışım gibi hissediyordum. Tenime batan o iğne, bıraktığı sızı öyle bir yakıyordu ki canımı. Hemen bitsin istiyordum.

"Daha renklendirme işlemimiz olacak. Kabuk bağlaması geçince iki seans daha yapacağız. Alışsan iyi edersin Sehun."

Azrailim konuşmuştu. On dakika önce tatlı bir minyon kadın olan dövmecim şimdi ise bir şeytan gibiydi gözümde. Bileğimi keserken bile böyle yanmamıştı canım.

"Bitti mızmız, kurtuldun. Yani en azından şimdilik."

Derin bir nefes verdim ve gözlerimi açtım. Bileğimdeki kanları peçeteyle sildiğinde gördüğüm manzara tüm acılarıma değmişti.

"Hayal ettiğimden bile güzel." Gözlerimden kalpler fışkırdığından emindim. Hayranı olduğu ünlüyü gören oniki yaş kız sendromu geçiriyordum resmen.

Piyano tuşlarıydı dövmem, ilk çaldığım enstrüman... Beni müziğe bağlayan, ruhumu kattığım ilk şeydi. Güzel duracağını düşünmüştüm hep ama bu kadar beklemiyordum. Çizgiler net ve düz değildi. Karalamaya benziyordu, derime kazınmış gibiydi tuşlar. Müziğin ruhuma kazınmışlığı gibiydi.

"Gerçekten çok güzel oldu Sehun, tebrik ederim seni." Luhan kafasını omzuma yaslamış, sevimli suratıyla bakıyordu bana. Böyle bir arkadaşa sahip olmak için ne yapmıştım bilmiyordum. Hak ettiğimi de düşünmüyordum. "Bunun şerefine bugün viskiler benden."

Başımı iki yana salladım. "Parazitler bizde değil. Bizim evde bir rakı sofrası kuralım diyorum. Hem sana söylemek istediğim bir şey var. Ne olduğunu sorma, sürpriz olsun istiyorum."

Hızlıca hazırlandık, bileğime vazalin sürdüm ve çantama koydum. Taksi tutup evin yakınındaki büfede indik. Daha reşit olmadığımız için marketlerden alkol alamıyorduk maalesef. Her zaman gittiğimiz büfe olduğu için bize gizliden verdi rakıyı, ben eve geçerken Luhan da mezeleri almak için markete geçti. Pek alkol içen biri değildim, bünyemde kaldırmıyordu pek. Acı tadı da sevmiyordum aslında. Daha çok Malibu gibi daha tatlı alkollerle aram iyiydi.

Rakıyı dolaba koyup buz kovasına buzları bocaladım. Masanın örtüsünü serdiğimde de zil çalmıştı. Kapıyı açtım. Luhan mezeleri poşetten çıkartırken bardakları masaya koydum. Hava kararmak üzereydi. Bu akşam uzun zaman önce yapmam gereken bir şeyi yapacaktım ve Luhan da yanımda olsun istiyordum.

Birkaç dubleden sonra hafif iyi olmuştu kafam. Gitarı kutusundan çıkarttım. "Benden bir şarkı istemiştin. Bu şarkıyı sana söylemeyeceğim. Bu şarkıyı söylememem gereken kişiye söylemek istiyorum. Son söyleyişim olacak."

Derin bir nefes aldım. Tellerle dansım başlamıştı. Tüm oda gitarımdan çıkan acıyla kaplanmıştı.

"Hedef alıp vursan da,
Özenli sözlerin oklarıyla.
Süslemedim harfleri
Adını oluşturanların dışında
Dökmedim yüreğimi
Kimsenin gözlerine.
Ey aşk beni yağmala!
Ateş et arka arkaya aşk
Beni tara...
Bitsin hiçbir şey umurumda değil.
Dağlarım yaralarımı çabuk geçsin."

Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ellerim titriyordu ama bırakmıyordum gitarı. Müzik beni iyileştirecekti, Luhan gibi. Derin bir nefes daha aldım.

"Öğrenirken hasretinle sevişmeyi
Göz yaşlarım akabilirler özgürce.
İçimde öyle güzelsin ki
Onu kirletmeyeceğim seninle..."

Şiir kısmı bittiğinde gözlerimdeki yaşları tutamamıştım. Luhan'da benim gibi akıtmıştı yaşlarını. Beni ben kadar iyi tanıyor, canım yanınca canı yanıyordu. Zaten tek benimleyken canı yanıyordu, o ayrı. Acım ikimiz içinde büyüktü. İkimizi de öldürüyordu.

"Bağlasan durmaz göndersen gitmez.
Laftan anlamaz sözümü dinlemez.
Başına buyruk duyguları savruk.
Beni bana kırdıran...
Bu gönül canıma düşman.
Yanıyor bedenim, acıyor içim.
Yoktan anlamıyor benliğim...
Bitmiyor geceler;
Geçmiyor günler.
Adı aşk bu eziyetin.
Dayan yüreğim dayan!
Dayan yarına inan...
Gün gelir acılar ezberlenir.
İyileşir zamanla yaran..."

Nakaratı benimle birlikte söylediğinde acıyla gülümsedim. Yarım bardak rakıyı diktim. Boğazım acıyordu, karnım ağrıyordu ama hiçbiri o gibi yakmıyordu beni.

"Anlar mı hiç seni?
Yanarak mum gibi, eridiğini.
Sen aşıksın o kör.
Hevesin kalıcı misafiri."

Son kısmı da birlikte söyledikten sonra yanağımdaki yaşları sildim. "Onu engelleyeceğim. Ne ona bir daha yazmak istiyorum ne de onun bana yazmasını. Bugün ondan kalan izimi kapattım. Hiç olmamış gibi davranacağım. Kalbim hiç kırılmamış gibi... Bazen bazı şeyleri o kadar çok isteriz ki bir yerden sonra onlara sahip olmak önemsiz gelir. Sadece onun hissettirdiklerini isteriz. Ben ondan çok onun benim olması fikrine aşıktım. Artık değilim. Artık hiçbir zaman benim olmayacak birinin peşine takılı kalmak istemiyorum."

Elini tuttum. "Şerefe Luhan. Bundan sonra hep güzel günler olacak önümüzde." Doldurduğu bardağı fondipledim.

"Şerefe Sehun. Bundan sonra bizden başka kimse önemli olmayacak." O da fondipledi. Yüzünün aldığı şekli görünce kahkaha attım istemsizce. "Sanırım ben kusacağım. Rakıdan nefret ediyorum."

"Ben d-" Cümlesini bitiremeden kustu. Onu görünce ben de kustum. "Bundan sonra rakı içeni siksinler."

İkimizde gülerken hayat şimdiden daha güzel görünüyordu.

Ω

İNTİKAM |HUNHAN|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin