Nina çok mutluydu çünkü erkek kardeşi iyileşmişti. Artık onun etrafında koşup endişelenmiyordu. Sadece kardeşi artık eskisine oranla daha az konuşuyordı ve genellikle kilisenin basamaklarından birine oturup gökyüzüne bakıyordu.
O neyi bu kadar çok düşünüyordu?
"Yine kasabadaki çocuklar tarafından dayak mı yedin?"
Bir ara kasabadaki çocukların kardeşine taş attığını görmüş ve buna çok sinirlenmişti.
"O çocuklar seni yaralıyorlar, neden onlara karşılık vermiyorsun?" Kardeşinin kolunda bulunan yaralara bakan Nina o zamanlar öfkeyle söylenmişti.
"Bir grup aptal, onlara karşılık vermek beni yoruyor. Endişelenme, beni o kadar fena dövmüyorlar. Şu anda bu açık yaralar yarım gün içinde iyileşir."
"Ama..." Yumruklarını sıkan Nina kaçmakta olan gürültücü çocuk grubuna baktı.
"Ekmeğe erken git bu sayede Yaşlı Charles'i bekletmek zorunda kalmayız."
Çoğu zamanlar kardeşi kasabada dolaşmak ve çocuklarla oynamak yerine kilisenin basamaklarına oturuyor ve hayallere dalıyordu.
Nina kardeşinin büyü hakkında bu kadar çok düşündüğünü bulması uzun zamanını almıştı.
Büyü?
Nina ekmek almaya gittiği zamanlar gizlice fırıncıya büyü hakkında soru sormuştu, ancak nazik fırın sahibi kibar bir dile büyü hakkında hiçbir şey bilmediğini belirtmişti. Nina fırıncıdan sonra kasabada bulunan silah dükkanına girmiş ve silah dükkanının sahibine aynı soruyu sormuştu. Adamın yüz ifadesi sert olsa da yine de büyü hakkında ki bazı şeyleri mırıldanmıştı.
Adam bir kelime söylemişti; Sassen, Nina ismi birçok defa tekrar etmiş ve bu sayede de ezberlemişti.
Sassen'den sonra ayrıca o adam normal vatandaşların büyü öğrenmek için önce paraya sahip olmaları gerektiğini söylemişti.
Sassen'de bulunan büyü akademisine girmek için önce büyücü adayı yüksek miktarda bulunan giriş ücretini karşılaması gerekiyordu. Bunun için çok fazla miktarda para biriktirmesi gerektiğini anlamıştı.
Altın paralar... Kilise de çalıştığı vakitlerde bir düzine gümüş para biriktirmişti. Nina dudağını ısırmıştı.
Nina nihayetinde toplam altı altın para biriktirmesi bir buçuk yılını almıştı, silah dükkanındaki adamın ağzından çıkan "Çok fazla sayıda altın para." Lafından tam olarak ne kadar fazla altın olduğunu bilmese de altı altın paranın muhtemelen yeterli olmadığını anlamıştı, çünkü altı altın para çok fazla değildi...
"Kızım, kasabaya gidip ekmek alır mısın?"
"Evet!"
Yaşlı Charles'ten aldığı parayı cebine kattıktan sonra küçük bir ekmek sepeti aldı ve kasabanın sokaklarına doğru yürüdü.
"Pat!" Önüne bir taş yuvarlanmıştı.
Nina kafasını kaldırınca uzakta bulunan kasabalı çocukların ona doğru güler bir şekilde baktığını görmüştü. Kendi kendine mırıldandı ve sonrasında bir sokağa döndü.
Çok fazla altın demişti, ancak kaç tane altın para toplamalıydı?
Fırıncının karısından her ay on bakır para alıyordu. Yaşlı Charles'ten de on beş bakır alıyordu.
Sadece bu şekilde kaç yıl içerisinde çok altın para kazanırdı?
Nina sinirlendi ve sonrasında yolun kenarında bulunan bir taşı tekmeledi. Bir gürültü lafını duyunca kafasını çevirdi, kafasını çevirdiği yerde bir grup insan görmüştü. Bu insanların kasabanın hanından çıktığını görmüştü. Zırhlı adamlardan biri bir şeyler mırıldanarak birini azarlıyordu.
"Kırsal kesimde bulunan bu han çok kötü!"
Nina, Seth kasabasında bulunan tek hana doğru bakıyordu.
Han kötü mü? İmparatorluk Şehri?
Büyük bir şehirden mi gelmişlerdi?
Ekmek satın almak yerine Nina bir yere tırmanarak gizlice üç adama doğru baktı.
Arkada yürümekte olan adam silah dükkanındaki adamdan daha güçlü ve uzun boylu duruyordu. Adam altın bir zırh giyiyordu ve zaman zaman gri pelerini etrafta sallanıyordu.
Sonrasında Nina solda yürümekte olan adama doğru baktı. Bu kişinin vücudu pelerinle sarılı olduğundan erkek mi ya da kadın mı olduğu belli değildi. Kişi şimdiye kadar hiç konuşmadığından dolayı cinsiyetini anlamamıştı.
En önde yürüyen bir adama gözü ilişti. Bu adamın beyaz saçı, uzun sakallı, tuhaf bir şapkası ve bir de bastonu vardı. Nina bir göz tahminiyle bu yaşlı adamı yaşlı Charles ile aynı yaşta olduğunu tahmin etmişti. Aynı zamanda bu yaşlı adamın elinde bir çanta vardı. Çanta baya kaliteli gözüküyordu.
Üçlüye doğru bakan Nina gizli bir şekilde bir plan yapmıştı.
....
"Efendim, küçük bir serseri bizi takip ediyor."
"Oh," En önde yürüyen yaşlı adam, kraliyet büyücüsü Weston Malaji Hastings'ten başkası değildi. Weston gülümsedi ve sonrasında yumuşakça, "Sadece küçük bir çocuk, bu kadar endişelenmeye gerek yok."
"Bence yüce büyücü dikkat etmeli." Solda yürüyen kişi boğuk bir sesle fısıldadı. Bu bir hırsız sınıfına sahip bir insandı aslında kendini imparatorluk adına adamış bir insandı.
"Yaygara yapmak yerine direk çocuğa bak. Bu kasabadan yaşayan bir sivil olmalı." Weston elini salladı ve söylendi.
"Fiuv!"
Köşedeki sokaktan bir figür çıktı ve doğrudan Weston'a doğru koşmaya başladı.
"Hı?"
Bir hırsız sınıfına sahipti nasıl oldu da bu çocuğun hareketlerini önceden görmemişti?
Hırsız sınıfına sahip kişi tam saldırıya geçmek üzereyken aniden belini birinin tutuğunu hissetmiş ve sonrasında kendini yerde bulmuştu. Pelerinli kişiden kurtulan Nina hızlı bir şekilde yaşlı adama doğru atıldı ve onu ittikten sonra yaşlı adamın elinde ki çantayı aldı.
Weston yere düşünce sersemlemişti. Kafasını kaldırdı ve sonrasında onu mağlup eden kişiye doğru baktı. Şaşırmıştı onu bir planla haklayan kişi sadece on bir yaşında gözüken bir kız çocuğuydu bunu görünce daha da çok şaşırmıştı.
Kraliyet ailesinin baş büyücüsüydü. İmparatorlukta bulunan birinin bile bu kadar hızlı bir şekilde para çantasını kapamazdı ancak bu ücra kasabada biri onun elinde bulunan para çantasını kolay bir şekilde almıştı.
"Neden böyle bir şeye kalkıştın?" Sinirli bir ifadeyle sormuştu ancak...
Bu çocuk...
"Çok özür dilerim, çok özür dilerim!" Nina içtenlikle özür diledikten sonra onlar kendisine yetişmeden hızlı bir şekilde yoluna devam etti.
"Bu küçük şeytan!" Şövalye kaşlarını çattı ve cesur küçük hırsızı tam yakalamak adına saldırmak üzereydi ki Weston tarafından durdurulmuştu.
"On yıldan fazla bir süredir aradıktan sonra, sonunda seni buldum..." Küçük kız kaçarken Weston ayağı kalktı, şu anda gözlerinde ki heyecan dışarıdan bile okunuyordu.
"Git!"
***
(DÜZENLENDİ)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Büyücü
FantasiaDaniel'in küçüklükten belli hayali büyücü olmaktır. Gördüğü kabuslar nedeniyle kiliseye gider ve orada bulunan duvarda ki resmi elemesi sonucu kendini fantastik bir dünyada bulur. Bu dünyada büyü ve çeşitli farklı ırklar vardır. Daniel artık hayalin...