Bölüm 12 - Felaket

142 23 1
                                    

İmparatorluğa ait olan antik ve görkemli Byrd kalesi artık orkların eline düşmüştü. Yaşlı büyücü bu görüntüyü görünce çok kötü hissetmişti.

Bu haber imparatorluk şehrine yayılsaydı kaç kişi şok olurdu ve korkardı hayal bile etmek istemiyordu. O derece kötüydü. Kuru dudaklarını yalayan şövalye titremeler eşliğinde, "İmparatorluk Şehri ile iletişime geçmeliyiz, Byrd Kalesinde bir büyülü ışınlanma dizisi vardı. Orkların bu ışınlanma dizisini bulma durumunda..." Dedi.

"Ne yazık ki," Diye iç çekti yaşlı büyücü Weston, bir yıl önce Byrd Kalesi ile iletişimi tek kesilmemişti ayrıca ışınlanma dizisi bile etkinliğini kaybettiğini anlamıştı.

"İmparatorluk Şehri ile iletişime geçmek gerekli görünüyor." Hafif bir nefes alan yaşlı büyücü ellerinde bulunan masmavi renkteki iletişim taşına dokundu.

Büyü ile dolu olan masmavi renkte ki iletişim taşı ortama hafif bir mavi ışık yayılmıştı.

Aniden iletişim taşından bir çatırdama sesi geldi. On saniye içerisinde iletişim taşı ortadan ikiye bölünmüştü.

"Lanet olsun!" Yaşlı büyücü kaşlarını çatmıştı. Elinde ki çatlayan taştan diğer iki adamına ne olduğunu anlamıştı.

......

Elinde ki taşı sıkan Weston sonrasında kafasını çevirdi ve hırsıza doğru baktı, "Ros, bize en yakın şehir ne kadar uzakta?" Dedi.

Ağzındaki şehir lafı ışınlanma dizisi olan büyük bir şehir anlamında söylemişti.

"En hızlı hızımda, on günden fazla sürebilir..." Hırsız boğuk bir sesle dedi.

"On gün... Her neyse, önce durumu İmparatorluk Şehrine bildirmen lazım..." Dedi ve sonrasında yaşlı büyücü Weston kafasını Byrd Kalesinin yönüne doğru çevirdi, "Şu anda büyük bir bela bize doğru geliyor olabilir..."

"Evet!"

Weston elini hırsıza doğru savurmuştu 'rüzgar gücü' büyüsü sayesinde hırsız bir rüzgar gibi dağdan hızlı bir şekilde aşağıya indi ve sonrasında ormanda figürü kayboldu.

"Yakalanmaman dileğiyle..."

Yaşlı büyücü Weston'un mırıltısını duyan şövalye, şüphe ile, "Orklar... güçlü mü?" Diye sordu.

Yaşlı büyücü Weston şövalyeye bakarken yavaşça başını salladı ve "Dürüst olmak gerekirse orklar çok güçlü bir ırk, kesinlikle güç açısından orklar küçünmemesi gerekiyor..." Dedi.

"Tanrım, bu talihsiz..." Genç şövalye kuru dudaklarını yalarken dedi.

Aniden gözleri ile uzak kalede ki garip dumanı göstererek, "Yüce büyücü, o duman nedir?" Dedi.

Yaşlı büyücü Weston başını çevirdi ve antik kaleye doğru gözlerini kısarken baktı, "Belki de yemek hazırlıyor..." Dedi.

"Hı, yemek mi?Ne tür bir yemek?" Şövalye bilinçsizce sordu, ama yaşlı büyücü Weston'un ifadesini göz önüne alınca, "Lütfen söylemeyin, bilmek istemiyorum..." Dedi.

Genç şövalyenin kusma ifadesine bakan yaşlı büyücü Weston başını salladı ve acı bir şekilde gülümseyerek, "Bu düşündüğün gibi değil. Büyü tarihi boyunca orklar acımasız olarak anılmıştır. Ancak hiçbir zaman devler kadar acımasız olmamışlardır. Tabii ki, yiyecek yokluğu olduğu zamanlarda böyle durumlar olabiliyor..."

Şövalye, kalenin kenarından "Aoao" sesini duyduğu zaman kalbi hızlanmaya başlamıştı.

"Yüce Büyücü, burada daha ne zamana kadar böyle dikileceğiz?"

Kara BüyücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin