Bölüm 24 - Kadim Büyünün Can Sıkıcı Tarihi (3)

109 15 7
                                    

"İki yüz yıl..." Saçını ovaladı, "Yani az mı lanet olsun..." Diye sitem ederek söylendi.

Masadaki bir parmak eklemi kadar kalınlıkta olan üç kitaba bakan Daniel içinden şu anda çok yaratıcı bir şekilde sövüyordu.

Şu anda, Daniel akademi'nin en yüksek kulesi olan Ryoaks Kütüphanesindeydi. Kule'nin içerisine girince daha da şok olmuştu.

Daha önce hiç bu kadar büyük bir kütüphane görmemişti... şok olmuştu.

Gözleri ile basit bir ölçüm yapmıştı. Otuz metre kalınlığında ve altı metre uzunluğunda kitap rafları vardı. Ve bu sayı kule'nin genişliğiyle birlikte iki yüzü veya üç yüzü buluyordu.

Ve en şok olduğu taraf ise bu anlattıkları sadece kütüphanenin alt kısmıydı...

"Bunların hepsi iki yüz yıllık gelişmeleri anlatıyor!" Daniel'in kitapları bulmasında yardım eden Scott konuşmuştu. Aslında bir kişi daha gelmiş ancak daha kütüphane'ye bir adım atmıştı ki yorgun olduğunu öne sürüp kütüphane'ye geri dönmüştü. Bu uyuşuk kişi Alan'dan başkası değildi!

Üç kalın kitaba bakan Daniel başını iki yana salladı ve "Gerçekten burada çalışma konusunda kendime güvenmiyorum..."

Hafifçe gülümseyen Scott içtenlikle, "Aslında bu üç kitabı geçici olarak almanda sana yardım edebilirim tabii ki istersen..." Dedi.

"Ödünç alabilir miyim?" Daniel şaşkınlıkla dedi.

"Söylediğin alamama kısıtlaması şeysi normal halk için geçerli," Gülümseyen Scott iç çekerek, "Biliyorsun ben bir asilim..."

Scott'un neden kolayca alabilirim lafını şimdi anlamış ancak kafasını olumsuz anlamında sallamıştı, "Yok, burada okumam orada okumam bir şeyi değiştirmez!" Diyerek başını olumsuz anlamında salladı. Boşu boşuna birine muhtaç olmak ve iyilik borçu olması hoşuna gitmezdi.

Daniel'in reddettiğini görünce Scott ısrar etmedi, aynı zamanda oda arkadaşının karakterini de zaten önceden anlamıştı, etrafına baktı ve "Her neyse, güzel sessiz bir ortam ..." dedi.

Bu kütüphane koskocaman olmasına rağmen bir düzine uzun masada okumaya odaklanıyordu bu da ortamın çok sessiz olmasına neden oluyordu.

Elindeki son derece kalın kitabı okşayan Scott, "Buraya hep gidip gelecek misin?" Dedi.

"Evet!"

Üç koca kitap... Nasıl ezberleyebilirdi?

Kederle etrafına bakan Daniel aniden uzaktaki masada not tutmak adına bulunan tüy kalemler ve parşömenleri gördü.

Bu numarayı kullanmalı mıydı?

Beş dakikalık boş düşüncenin ardından iç çekti ve sonrasında uzun masaya oturdu ve tüy kalemi ve parşömeni aldı.

Ezberlemeye kıyasla biraz çaba ile kopya hazırlamak daha iyi geliyordu.

Sonrasında aniden sessiz kütüphanenin köşesinde hafif bir hışırtı duyuldu.

Daniel için bu tüy kalem ile yazmak tam bir lanet okumaydı. Bu tüy kalemi yüzünden yazma hızı düşmüş ve sinirleride alt üst olmuştu.

"Bir sorun mu var?"

Daniel başını kaldırdı, 13 ila 14 yaşında bulunan bir kızın uzun masanın karşısında oturduğunu gördü. Deniz mavisi saçları ve bir çift safir benzeri gözleri vardı. Gözleri Daniel'e kinitlenmiş bir şekilde duruyordu.

"Bu kaleme bir türlü alışamadım!" Daniel hafifçe iç çekerken dedi.

"Peki?" Kız Daniel'e doğru baktı. Gözleri Daniel'in sağ eline çevirince çok fazla parşömenin eli,nde tuttuğunu görünce şaşırdı. "Çok fazla not çıkarmışsın neden bu kadar fazla not çıkardın?"

"En Huh!" Omuz silkti.

"Belki sana yardım edebilirim," Eline kitabını alan kız Daniel'in yanına doğru yürüdü ve sonrasında sağ elini cübbesinden çıkardı ve Daniel'in elindeki tüy kalemi işaret ederek, "Kalemin konusunda sana yardım edebilirim. Şimdi istediğin kalemi düşün..."

Kıza şüpheyle bakan Daniel sonrasında iç çekerek gözlerini kapadı ve zihninde istediği kalemi düşündü.

"De Evoro Moro Arteano!"

"Ha?" Daniel kelimelerin bitmesiyle ile kaleminin aniden değiştiğini hisseti. Gözlerini açtı ve kalemine doğru baktı.

"Bu tuhaf..." Çocuğun şaşkın bakışlarına bakan kız çocuğu gülümseyerek, "Bu sadece bir başkalaşım, üçüncü sınıfta öğrenebilirsin..." Dedi.

"İnanılmaz..." Daniel söylendi. Daniel'e doğru bakan kız gülümsedi.

"Unutmadan sadece iki saatliğine, iki saatin sonunda eskiye dönecek!" Diye hatırlattı kız.

"Ah..." İç çeken Daniel çabucak kendine gelerek kendini büyük davasına yani kopya çekmeye adadı. Birkaç kelime yazdıktan sonra aniden bir şey hatırladı ve "Teşekkür ederim!" Dedi.

Kitabı okuyan kız Daniel'e dikkatle baktı ve aniden masadaki yoğun parşömene baktı ve "Bu bir şey değil, ama ... böyle notlar alman gerekli mi?" Diye merakla sordu.

Normal şartlar altında başkası sorsa tınlamazdı ancak bu kız ona yardım ettiğinden dolayı cevaplamak istemişti. Biraz tereddütle ve utançla cevapladı.

"Bu... İlgimi çekmeyen şeyleri ezberlemekte çok kötüyüm... Bir hafta sonra eski büyünün tarihinden değerlendirme olacağız... yani..." Başını karıştıran Daniel utançla gülümsedi.

"Normal şartlar altında üçüncü sınıf olsa bu büyüyü bilirdin. Galiba birinci sınıf öğrencisisin değil mi?" Diye sordu kız çocuğu merakla.

"Dördüncü sınıf, Dia Palas!"

"Birinci sınıf, Ned!"

Daniel konuşmayı pek sevmiyordu daha doğrusu konuşmada iyi değildi. Dia Palas'ın konuşmada durumu Daniel'den iyi olsada yine de o da konuşmada iyi sayılmazdı. Birbirlerinin işlerine geri dönen ikili kendi işleri ile uğraşmak adına uğraş veriyordu.

Zaman hızlı bir şekilde geçmiş ve kütüphaneninde çanı çalmaya başlamıştı. Bu kapanış saatini bildiriyordu.

"Huh," hafifçe nefes verdi. Dia kitabı kapattı ve yorgun gözlerini ovuşturdu, ama aniden garip bir öğrencinin çalışmaktan yorgun bir şekilde uyuduğunu görmüştü. Gülümsedi ve kitabı tekrar rafa koymaya hazırlandı.

Aniden uyumakta olan öğrencinin elindeki tuhaf bir metni gördü ve merakla çocuğa doğru yaklaşmaya başladı. Çocuğun elindeki metni görünce kafasını karıştırdı.

Bu metinde neydi?

Dia kuşkuyla eğildi, daha yakından bakmak istiyordu.Şu anda, genç öğrenci etrafındaki birini hissediyor gibi görünüyordu, başını homurdanma ile söylendi ve sonrasında şaşkınlıkla...

"Ne... ne yapıyorsun?"

***

(DÜZENLENDİ)

Kara BüyücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin