Birkaç metre uzağında, annesine alması için saatlerce dil döktüğü telefonunu, kulaklara ceza verir gibi çalmaya başlamıştı. 7:30 alarmını kapatmak için kımıldamamıştı bile. Yataktan aniden kalktı ve takvimde bu günü buldu, 27 Mayıs. O gündü. İşte gelmişti.
Koşarak banyoya gitti. Saçlarının soğuk suyla parmakları arasında dans etmesine fırsat tanımada çıkmıştı bile. Fön makinesiyle kabarık ve kıvırcık saçlarını düzenlemeye çalışıyor, günün planında son düzeltmeleri yazıyordu. Dolaptan birkaç parça kıyafet çıkarttı ve en sevdiklerini giydi. Çantasını alıp son kez aynanın karşısına geçti ; İnatçı saçlarını zorla bir arada tutan lastikler işini iyi yapıyor gibiydi. Üstünde babasının aldığı, gözleriyle aynı renkte, deniz mavisi göleği. Siyah dar pantolonuna gönderme yapan spor ayakkabısıyla. Arık hazırdı. İçinde kitaptan çok makyaj malzemesi olan çantasını aldı ve merdivenlerden inmeye başladı. Heyecanından kahvaltı bile yapmadı, annesine kısa bir sarılma ve onu takip eden bir korna sesi. Günün başlama işaretiydi bu, mezuniyet öncesi partiye gidiyordu.
Kapının önünde siyah 73 model Mustang ile Carl bekliyordu. Okulun eski basketbol takım kaptanı. Ağırlıklar ve spor salonlarında saatlerini harcadığı belliydi. Gülümsediğinde yeşil gözleri kocaman oluyor ve iki küçük gamzesi dikkati üzerine toplamaya çoğu zaman yetiyor, öyle değilse de hiç yoksa Laura için öyleydi. Kapıdan çıktı ciddiyetini korumaya çalışarak Carl'a selam verdi. Arabaya binene kadar bekleyen annesi onlar uzaklaştıktan birkaç dakika sonra içeriye geri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4. Duvar
Teen FictionÜniversite çağlarında ufak bir arkadaş grubunun çevresindeki insan sayısı bir anda atması sonucu bütün olaylar patlak veriyor. Yeni tanıştıkları kişiler ve onlara fazla sorgulamadan güvenmeleri olaylar sürüsünü başlatıyor. Kim olduğunu bilmedikleri...