Park yeri bulamadığı için iki sokak aşağıya, kuytu bir mahalleye, arabasını bırakan Carl hızlı adımlarla yürüyordu. Geri geldiğinde arabası muhtemelen çiziklerle dolu olacaktı ama şuan seçme şansı yoktu. Yayalara ışık hakları çok kısa verildiğinden ve kalabalık yüzünden tekrar gelmesi biraz uzun sürdü. Hastane kapısında ateşi tekrar ölçüldü, birkaç ritüel daha uygulandıktan sonra sonunda içeriye girebilmişti. Bekleme yerinde Karen'i görememişti. Az önce konuştukları hemşireye sordu. Bir dakika daha erken gelmeyi hiç bu kadar çok istememişti. Köşeyi dönen polis ve yanında yürüyen Karen'i görüp arkalarından hızla yürümeye başladı. Uzun bacaklarından dolayı hemen yetişti. Onu gören Karen derin bir 'hohh' nefes aldı.
Durmaya niyetli olmasa da kilolarından dolayı yavaş yürüyen hastane polisi Carl'ın yüzüne baktı. Kendinden on ya da on iki santim uzun ve yapılı biriyle konuşurken ister istemez durmuştu. "Bayım sizin gittiğinizi düşünmüştük. Gelmeniz neden bu kadar uzun sürdü." Sadece sormak için sorduğu bir sürü şeyden birkaçıydı işte. "Efendim arkadaşınızı sorgulamaya götürüyorum. Lütfen siz de benimle gelir misiniz?" Sorudan çok emir gibiydi. "Sizinle de konuşmamız gerekebilir."
Gereksiz zorluklar çıkartan ve sırf 'görevi' var diye insanların zamanını alan kişilerden hiç hoşlanmasa da, kibar olmaya çalışarak Carl konuşmaya başladı. "Sizi anlıyorum efendim ama bizim bu olayla alakamız yok. Ve siz de biraz düşünürseniz hastaneye onu biz getirdik. Siz hayatınızda kaç defa bir suçlunun vurduğu kişiyi hastaneye getirdiğini gördünüz." Ne kadar çabalasa da cümleleri ciddileşiyor ve konuşması daha net bir hal alıyordu. "Tabi kaç defa gerçek bir suçlu gördüğünüz de var." Hastane polislerinin görevi 'en çok kim pizza yiyecek'ten öteye geçmediğini herkes biliyordu. Ortamı yumuşatmak için gibi görünen gülümsemesi, polise kendini küçük hissettirmişti.
Birkaç dakika da konuştuktan sonra artık polis ikna olmuştu. Hem zaten çok daha önemli işleri vardı 'gidip oturmak gibi'. "Pekala arkadaşınızın yanına gidebilirsiniz ama bu hafta içerisinde o kızla beraber gelip tutanağı doldurmanız gerek." Karen'e dönerek konuşmaya başladı. Heyecanla onu dinlediğini görünce de biraz şaşırdı. "Siz hanımefendi artık serbestsiniz." Yanlarından kocaman gövdesini taşımaya çalışarak uzaklaştı.
Allen villasında insanlar beklemekten sıkılmaya başladılar. Paul telefonu eline alıp ablasını aradı. 3. Çalmadan sonra telefon açıldı. "Karen ?" Karşıdan biraz titrek bir ses duyuluyordu. Ama evde olduğundan çok daha sakin konuşuyordu artık.
Karen derin bir nefes almaya çalıştı. "Paul. Evde durumlar nasıl?" Birkaç kısa cümleden sonra "Evet doktor kısa bir şok yaşadığını söyledi. Beş dakikaya kalmaz uyanırmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4. Duvar
Teen FictionÜniversite çağlarında ufak bir arkadaş grubunun çevresindeki insan sayısı bir anda atması sonucu bütün olaylar patlak veriyor. Yeni tanıştıkları kişiler ve onlara fazla sorgulamadan güvenmeleri olaylar sürüsünü başlatıyor. Kim olduğunu bilmedikleri...