Moore kardeşlerin evinde ufak çaplı bir tartışma yaşanmıştı. John yine sert ve eskimiş bakışı yüzünden Mary ile sorun yaşamıştı. Abisi olarak sözünün dinlenmesini istemesi evet belki normal bir şeydi. Sorun olansa Mary’nin arkadaşlarından kıyafetlerine her şeye karışıyor olmasıydı. Bu günde aynısı yaşanmış ve giydiği kıyafetlerden dolayı sinirler gerilmişti. O gece babaları, anne Dorothy’i yemeğe çıkartmıştı, yani evde tartışma sonlanacak gibi durmuyordu. Mary, Laura’yı arayıp gelemeyeceğini söyledi. John da Carl’ı arayıp olayları anlattı.
Taksi yolunda Laura’yı gören Carl yanında durdu , arabadan indi. ”Partiden erken mi ayrılıyorsun? Çıkışta bir şeyler yapacağımızı sanıyordum.” Tabi ‘sen nereye gidiyorsun öyleyse’ dese diyecek hiçbir cevabı olmadığı için fazla üzerinde durmadı.
“Moore ailesi yine karışmış yanlarına gidip biraz konuşmayı deneyeceğim.” Laura bunu neden açıkladığından bile emin değildi aslında. ‘Sadece eve uğrayıp geleceğim’ de diyebilirdi.
Carl hiç şaşırmamıştı, çünkü daha önce aynı ikiliyi barıştırmak için defalarca karşılaşmışlardı. “Öyle mi? Ben de oraya gidiyordum, John aradı. Hadi bin gidelim.” Onun aksine Laura şaşırmıştı ama fazla soru sormadan arabaya bindi. Yetişmesi gereken bir ‘arkadaşı’ var.
Evde olaylar biraz daha sakinleşmiş ve ikisi de odalarına çekilmiş televizyon izliyorlardı. 1980′li yıllardan kalma evleri çok fazla tadilat geçirmesine, bir sürü parçası değişmesi rağmen kapı zilleri hiç değişmemişti. O kulakları ağlatan eski melodi evin içinde yankılanmaya başladı. Mary kapıyı açtı, karşısında Laura’yı görünce boynuna sarılıp bütün her şey geçmiş gibi hissetti. Nerdeyse ağlayacaktı ama saatlerini harcadığı makyajını akan rimelleri yüzünden mahvetmek istemiyordu.
Carl’ı sonradan fark ettiğinde biraz utanmıştı. Abisinden haberi olmadığı için geldiğine de biraz şaşırdı. “Sen de mi buradaydın? Fark etmedim kusura bakma. Hoş geldin.” Laura’ya tekrar dönerek “Geldiğiniz için çok teşekkür ederim.”.
Merdivenlerin başından sesini duyabilmeleri için yüksek bir sesle “Kim gelmiş ?” John sesleniyordu. Carl kızarlın arasından geçerek “Heey Einstein, biz geldik. Laura da geldi, bize selam vermeyecek misin?”. Arkadaşları tarafından sürekli dalga geçme amaçlı ‘Einstein’ diyorlardı. “Carl geldin demek. Yine Einstein mevzusunu açma, benim de diyeceğim birkaç şey var biliyorsun.”. Birkaç merdiven daha indikten sonra “Laura sen de hoş geldin. Bu gün çok güzel görünüyorsun.” Laura pek cevap vermemişti. Sadece yüzünde ufak bir gülümseme, ‘teşekkür ederim’ der gibi başını salladı. “Carl hadi yukarı gel konuşalım biraz.” Erkekler yukarı çıktı, kızlar da kapıda bir kere daha sarıldıktan sonra alt katta mutfağa geçtiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4. Duvar
Teen FictionÜniversite çağlarında ufak bir arkadaş grubunun çevresindeki insan sayısı bir anda atması sonucu bütün olaylar patlak veriyor. Yeni tanıştıkları kişiler ve onlara fazla sorgulamadan güvenmeleri olaylar sürüsünü başlatıyor. Kim olduğunu bilmedikleri...