İçerde harika bir dekorasyon yapılmıştı. Üzerinde iyi bir organizasyon şirketinin saatlerce uğraştığı çok belli oluyordu. Girişte üç katlı binanın ilk iki katını açık bıraktıkları yedi metrelik boşluk vardı. İkinci kata çıkan merdiven her renkten kurdele ve süslerle doluydu. Tavanda asılı olan beş metre zincire sabitlenmiş kocaman avizeyi değiştirmiş yerine ağaç dallarından ve renkli ışıklardan oluşan yenisi takılmıştı. Mutfağa giden yol biraz sönük bırakılmış, arka bahçeye çıkan kapı ve çevresi ise mükemmel görünüyordu. Birkaç duvar mumu duvarların bej rengine katılıp işlenmemiş altın görünümü katıyordu. Koltukların sayısı iki katına çıkarılmış, birkaç tane daha tekli koltuk koyulmuştu.
Dışarıya çıkarken arkasına dönen Karen iki elini dua eder gibi birleştirdi. “Sizden tek bir şey isteyeceğim. Akşamki partiye kadar ne olur ön bahçeye geçmeyin.” Merakları biraz daha artmıştı ama hepsi bu kurala uyacaktı.
Donna’nın telefonu çaldı. Saçından ayırmakta zorlandığı tarağını masaya bırakıp telefona baktı, Paul arıyor. Belli ki kapıya gelmişti ve onun açmasını istiyordu. Perdeleri aralayıp pencereden ‘geliyorum’ demeye çalışarak elini salladı. Merdivenlerden, yüksek topuklusu yüzünden, yavaş inmek zorundaydı. Kapıyı açtı ama Paul’un istediği gibi yetişemedi, daha hazırlanması gerektiği için “Sen evdekilere kısa bir selam ver ben ‘ufak’ bir makyaj yapıp geliyorum.” diyerek onu içeri davet etti. Kendi çabucak yukarıya tekrar giderken Paul’da salona geçti.
‘L’ şeklindeki özel tasarlanmış koltukta Donna’nın babası ve annesi oturmuş konuşmak için konu arıyorlardı, veya yüz ifadeleri Paul’a öyle hissettirdi. Birkaç on saniye sonra baba vazgeçmişe benziyordu. Tekrar televizyona dönerek eski futbol maçlarını izlemeye başladı. Annesi hala kararlıydı, biraz daha düşündükten sonra bulmuş gibi gülümsedi. “Okullar bitti peki kendine çalışacak bir yer planı yaptın mı ?” biraz klasik kaçtığını kendi de biliyordu, hatta yanında ona ‘nee! Gerçekten bunu mu sordun?’ dercesine iki göz bakıyordu. Paul’a resmen ‘çalıştığı yerden gelmişti’ birçok farklı yerde sayısız kere tekrar ettiği için ezberlediği cümleleri sıralamaya başladı. “Evet, aklımda olan üç-dört yer var. Bana ve onlara en uygun olan yerde çalışmak istiyorum, biraz seçiciyim de denebilir. Küçük bir futbol takımından da teklif geldi ama bölümümde çalışmayı tercih ederim.”
Donna’nın ayak sesleri yaklaşmaya başladı. Babası ayağa kalktı ve kapıya kadar geçirdi. Yüzünde klasik baba ifadesi ve en son omzunu kavrayıp “iyi eğlenceler” demesi, Paul’a biraz komik gelmişti ama birkaç saniye gülmeden kendini tutmayı başardı. Evden uzaklaşıp babası kapıyı kapattığında her ikisi de birbirine bakarak sesli olmasa da kahkaha attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4. Duvar
Teen FictionÜniversite çağlarında ufak bir arkadaş grubunun çevresindeki insan sayısı bir anda atması sonucu bütün olaylar patlak veriyor. Yeni tanıştıkları kişiler ve onlara fazla sorgulamadan güvenmeleri olaylar sürüsünü başlatıyor. Kim olduğunu bilmedikleri...