bölüm 1.|suskun!

182 15 10
                                    

Ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı.
Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı.
-Sabahattin Ali-


Düşüncelere dalmış yürürken, apartmanın önüne geldiğimi yeni fark etmiştim. Elimi çantama atıp anahtarı aramaya koyuldum. Neyse ki çantam çok kalabalık değildi ki elime gelen metalle kapıyı açıp, binaya girdim. Merdivenleri çıkıp birinci katta bulunan evimizin ziline bastım, açan olmadı. Sanırım Sedef yine gecikecekti. Anahtarla kapıyı açıp adımımı içeriye attım fakat ilerleyemedim, nedeni ise enseme baskı uygulayan soğuk metaldi. Ardından büyük bir el ağzımı kapayıp bana yaslandı. Keskin bir koku burnuma doldu. Sigara ve odunsu bir koku... Onun nefes alışverişinin hızı benimkini yavaşlattı. Korkuyordum.

"eğer sesini çıkarırsan, seni öldürürüm!" boğuk sesi ve fısıltıyla söylediklerini zorlukla algılayıp başımı salladım, bedenimi hareket ettirip benimle birlikte içeriye girdi. Bir kukla gibiydim onun elinde. Ölüme ilk defa bu kadar yakın hissediyordum. Hızla kapıyı kapatıp beni kendine çevirdi. Gözlerim yaşadığım şokla açılmış karşımdaki bedeni izliyordum.

Karanlıktı o, simsiyah giyinmişti, boyu uzundu. Yüzünde sadece gözlerini gösteren bir maske, silah tutan ve boşlukta sallanan diğer elinde ise eldiven vardı. Bakışlarım kehribar gözlerine çıktı, o da hareketsiz duruyor beni izliyordu. Salonda sadece kesik nefeslerimiz ve birşeylerin damlama sesi bizim sessizliğimizle savaşıyordu. Bana doğru attığı bir adımda bakışlarım ayaklarına kaydı. Gördüğüm şeyle nefes almayı bıraktım. Sol elinden akan kanlar siyah botları olan ayaklarının yanında küçük bir göl oluşturmuştu. Yaralıydı. Elindeki silahı bana doğrulttuğunda yutkunarak bir adım geriledim. Bunu bana yapmaya, korktuğum gerçeklerden kaçarken onları tekrar bana yaşatmaya hakkı yoktu. Yüzüme yansıttığımı düşündüğüm tiksinti ile ona bakmaya devam ettim. Korkum ona baktıkça artıyordu.

"kan kaybediyorum." bu bir yardım çağırısı mıydı? O kadar sakin ve sessiz söylemişti ki her gün yaralandığını ve bu duruma alıştığını düşünmeye başlamıştım. Bunu yapmak istemiyordum. O bir katil olabilirdi ve elindeki silah bunu doğruluyordu. Başımı olumsuz anlamda salladım. Neden ona karşı çıkıyordum? Cevabıma karşılık yaptığı tek şey silahın kilidini açmak oldu.

"belki şimdi yapmak istersin?" tehdidine karşılık kafamı yere eğdim.
Yapmak istiyor muydum? Hayır.
Ölmek istiyor muydum? Neden olmasın.
Kimi kandırıyordum ki arkamda bırakacak fazla kimsem olmasa dahi ölmek istemiyordum. Sanırım bunu yapmaktan başka çarem yoktu.
Sessiz adımlarla banyonun kapısını açıp, ışığı yaktım ve geçmesi için yüzüne baktım. Gözlerini kısmış bana yaklaşıyordu. Yanımdan geçerken boyunun oldukça uzun olduğunu yeni fark ediyordum. Silahı kemerine sıkıştırdıktan sonra üzerindeki ceketi ve tişörtü çıkardı. Onu bir anda çıplak görmek beni utandırdı, bakışlarımı botlarına indirdim. Çıkardıklarını ayak ucuna attıktan sonra silahı tekrar eline aldı ve kendini yere atıp duvara yaslandı. Gözlerim koluna değdiğinde kanın fazlalığı yutkunmama neden oldu. Fazlasıyla kan kaybetmişti ve hala ediyordu. Banyo dolabındaki gerekli malzemeleri çıkarıp yanına eğildim, titreyen ellerimle kolunu tutarak öne çıkarmaya çalıştım. Tüm vücudum korkuyla titriyordu. Elimdeki pamukla yarayı sildim. Tenine işleyen o koku daha çok işliyordu içime. 

"dikmen gerekiyor." dedi. Yara fazlasıyla açılmıştı ve ölmek istemiyorsam dikmekten başka şansım yoktu. Yapabilir miydim? Malzemelerin içindeki iğne ve ipliği çıkardım. İpliği iğneyle takmaya çalıştım fakat ellerimin titremesi buna engel oluyordu.

"sakin ol!" bir anda tıslamasıyla yerimde sıçradım ve iğne elime battı. Elimi sallayıp acının geçmesini beklerken gözlerimi kapattım, nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Gözlerimi açtığımda dolmaya başlamışlardı, sakince bir daha denedim ve bu defa başarılı oldum. Kafamı kaldırıp ona baktığımda göz göze geldik. Kafasını sallayıp başlamamı istedi. Sol elimle yarayı birleştirip diğer elimle dikmeye başladım. Sesini çıkarmıyor, beni izliyordu. Bedeni titriyordu fakat umurunda değil gibiydi. Bu duruma biraz daha mahkum kalırsam bayılacaktım sanırım. Yarayı kapatan yedi dikişten sonra midem bulanmaya, başım dönmeye başladı. İpi kestikten sonra pamukla yarayı sildim ve bez ile sardım. Ayağa kalktığımda dengemi sağlamak için duvara tutundum. Bu his berbattı, bu çok fazlaydı.

Biraz olsun kendime geldiğimde lavaboya ilerleyip suyu açtım. Ellerimin arasından kayıp giden su kırmızıya boyanmıştı. Anılar yine gözlerimin önünde canlanıyor nefesim göğüs kafesimi zorluyordu. Katil gibiydim. Ona mı benzemiştim?
Ellerimi yıkadıktan sonra kurulayıp ona döndüm. Tişörtünü üzerine geçirmiş elindeki silahı inceliyordu.

"su getir!" onu onaylayıp kapıya ilerledim. Kapıdan çıkmak üzereyken öksürüğüyle irkilip ona baktım. Elindeki silahı bana doğrultup salladı.

"ona göre." kafamı sallayıp mutfağa geçtim. Çok korkuyordum. Ölmek istemiyordum ve bu geceden sonraki korku dolu günleri merak ediyordum. Dolaptaki ilacımı çıkarıp ağzıma attım, su yardımıyla yuttum. Çıkardığım diğer bardağa su koyup mutfaktan çıktım. Banyoya girdiğimde onu göremeyince korkum katlanmıştı. Yan taraftaki lavaboya baktığımda ışıklar kapalıydı. Suyu mutfağa bırakıp hızla salona ilerledim. Burası da boştu. Elimi odamın kapısına atmıştım ki salonun rüzgardan havalanan perdesiyle biraz olsun rahatladım. Sanırım gitmişti. Sakin adımlarla pencereye ilerledim. Perdeyi açıp sokağa baktığımda sadece kedi sesleri, sokak lambalarının aydınlattığı karanlıkta yankılanıyordu. Pencereyi kapatıp, perdeyi çektim fazlasıyla yorgun bir iş gününden sonra bu olay korkumu her geçen gün artıracak bir nedendi. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.

Omuzları çökmüş, saçları dağılmış bedenimi koltuğa attım. Ayaklarımı sehpaya uzattığımda gözüme bir kağıt parçası çarptı, elimi uzatıp aldım. Gözyaşlarımı silip, siyah bir kalemle ve düzgün yazıyla yazılmış kağıda baktım. Derin bir nefesten sonra yeni düzelen kalbimin ritmini değiştirecek yazıyı okudum.

'Sessiz olman bu gece içinde geçerli olsun. Güzel geceler Suskun.'

Herkese merhaba!
Yeni bir kitap, yeni kişiler, yeni düşünceler!
Oldukça heyecanlıyım, hatta fazla fazla.
Neyse, gelelim sizlere, umarım kitabı beğenir ve eklersiniz. Belda yazdığım ilk kitap ve sanırım 5 aydır üzerinde çalışıyorum. Güveniyorum kendime ve Belda'ya. Size de güveniyorum.

Umarım güvenimiz boşa çıkmaz.❤️

Bölümü oylamayı ve yorumlamayı unutmayın! 🖤

Belda +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin