bölüm 5.|ikilem!

58 9 10
                                    

Nefes aldığın şehir ne kadar şanslı...
Kim bilir, sesini gökyüzü sanan kuşlar bile vardır.

-Sait Faik Abasıyanık-

Düşünceler kafamın içinde büyümüş bir çığ yaratmaya başlamıştı. Kafam karma karışıktı, tanımıyordum onu. Neden ayakkabımı kendisi giydirmişti?

"bu son teşekkürün olmayacak Belda Özkan." sesi tüm kalabalığa rağmen kulağımda çınlıyordu. Sahi ne demek istemişti?

Karşımda sarhoşluktan gülen Sedef’e baktım. Leş gibi kokuyordu. Parti bitmişti ve insanlar evden ayrılmaya başlamışlardı. Sedef fazla içmezdi fakat şuan zil zurna sarhoştu. Ayaklarını yere vurarak kahkaha atıyordu. Sorun gülmesi değildi, sorun herkes sessizce evden ayrılırken ve ortada komik bir şey yokken gülmesiydi.

"ben varya çok tehlikeliyim." dediği şeyle kendimi tutamayıp kahkaha attım. Kaşlarını çatıp gözlerini açmaya çalışarak bana baktı.

"ne gülüyorsun kızım, senin arkandan çevirdiğim şeyleri duysan ağlarsın!"

Ne?
Biliyordum işte, arkamdan bir şeyler yaptıklarını biliyordum.

"Sedef!" Cemal’in kükremesiyle koltuktan kalkıp çakır keyif olan Melih’in yanına gittim. Koltukta Kerem ile oturup sohbet ediyorlardı. Beni gördüğünde gülümsedi ve koltukta yana kaydı, kibarca onu reddettim.

"tekrardan doğum günün kutlu olsun."
gülümseyerek ayağa kalktı. Başı döndüğünde ıslık çalarak bana tutundu. Elini tutarak indirdim.

Cemal yanıma geldiğinde eve gitme zamanı gelmişti. Melih ile vedalaşıp evden çıkıyorduk ki Sedef koşarak lavaboya gitti. Onun ardından koştuğumda kustuğunu gördüm. O kadar fazla kusuyordu ki ağlamaya başlamıştı. Kusması bittiğinde kaldırmak için kolunu tuttuğumda bir anda bayıldı. Koşarak dışarıya çıktım.

"Sedef bayıldı!" Cemal bir küfür savurup Sedef’in yanına koştu. Kucağına alıp dışarıya çıktığında evden dışarı çıktı, Yiğit’in kapısını açtığı arabaya Sedef’i bindirdi ve kendisi de bindi. Yanına gittiğimde bana sarıldı.

"sen eve git, yanına geleceğim." kafamı sallayıp arabanın kapısını kapatışını ve hızla gidişlerini izledim. Evdeki eşyaları almak için döndüğümde berbat bir haldeydim. Kendimi çok kötü hissediyordum. Sedef’in çantasına telefonunu ve benim yeni aldığım telefonumu koyup ceketini koluma astım. Tekrar dışarıya çıktığımda Melih’in Asır ile konuştuğunu gördüm. Telefonumu çıkarıp taksinin numarasını bulmaya çalıştım.

"ne yapıyorsun?" kafamı kaldırıp sesin sahibine Melih’e baktım.

"taksi çağırıyorum." histerik bir gülümseme yolladı.

"saçmalama seni ben bırakacağım." kafamı olumlu anlamda salladım. Gecenin bu saatinde taksiyle gitmek pek güvenilir değildi.

"onu ben bırakırım, sende o kıçını kaldırıp evi temizle!" konuşmaya dahil olan üçüncü kişiye baktım. Beni bırakmak istemişti!

"ben bırakacağım Belda’yı."  Melih sarhoştu. Neden? Neden hep zor durumlarda ben vardım?

"kes sesini sarhoşsun ve bu haldeyken araba kullanmana izin veremem!" Melih ağzını açmıştı ki ben konuştum.

"sanırım, o haklı Melih." başını sallayarak eve ilerledi. Bu kadar çabuk ikna olacağını düşünmemiştim. Aklına bir şey gelmiş olacak ki durup bana döndü.

"yarın işe gelmene gerek yok, çünkü yarın bütün gün uyuyacağım." gülümseyerek ona el salladım. Asır’a döndüğümde yerinde yoktu. Hızla etrafa baktığımda onu bulamamıştım. Ardından siyah bir araba yaklaştı, camları siyah olsa da bunun onun arabası olduğunu biliyordum. Yanımda durduğunda yolcu koltuğuna geçip emniyet kemerini taktım. Evin bahçesinden çıktığımızda evimi tarif etmeye başladım.

Belda +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin