bölüm 4.|Asır!

69 10 2
                                    


Yeni bir vakte ererken,
İstasyonda treni beklerken;
Ben bir kara bulut gibiydim,
Sen yağmur gibi.
Sen trenden inecek olana ayarlıydın,
Ben alıp başımı gitmek için oradaydım.
-Erdem Beyazıt-

Ben kimseye bir şey söylememiştim ve neyden bahsettiğini bilmiyordum bile. Kolumu sıkmaya başladı. Susma Belda! Konuş ve hakkını savun! Yapmadım de, kimsin de, yap bunu Belda! İç sesimin aksine bedenim sustu. Gözlerimi tekrar kaçırdım.

"şimdi ihbarını çekeceksin ve kapıda seni bekleyen sevgiline hiç bir şey olmadığını söyleyeceksin!" kolumdaki eli sıkılaşınca kafamı salladım beni öne itip izlemeye başladı. Koşar adımlarla eve ilerledim. Cemal beni görünce yanıma koştu.

"neredesin be Belda, meraktan öldüm." Sarıldım ona. Yabancının dedikleri aklıma gelince konuştum.

"ilk kapıda oturdum biraz, az önce çöpü atmaya gittim." Başıyla beni onaylayıp kolunu omzuma attı ve kapıdan içeriye girdik. Yabancının sesi kafamın içini kaynatıyordu. Birisi onu şikayet etmişti ve bunun ben olduğumu düşünmüştü. Üstüne yetmemiş Cemal'in sevgilim olduğunu sanmıştı. Cidden kafayı yemiş olmalıydı.

Eve girdiğimizde soğuktan titriyordum. Sessizce odama çekildiğimde bakışlarım pencereye kaydı, her an birisi gelecek gibi gözlerimi oradan çekemiyordum. Odanın kapısı açıldığında yerimde sıçradım.

"korkma canım, bu geceki sütünü ben getirdim." Sedef elindeki kupayı masamın üzerine bıraktıktan sonra yatağa yanıma oturdu. Sarıldım ona, Sedef benim ablam gibiydi. Aramızda sadece 2 yaş olsa da ben her zaman küçüktüm onun gözünde. Cemal ise hiç olmayan ağabeyimdi. Sedef ile aynı yaştaydılar. Annemden dayak yiyip, okula gidemediğim günlerde ders dinlemediği halde sırf benim için ders dinler, bir şekilde bize gelir ve tüm konuları bana anlatırdı. Eskiler gözümde canlanınca gülümsedim.

"yarın için izin alıp birlikte olacaktık fakat biliyorsun ki cumartesi günleri kafe çok kalabalık oluyor." Ondan ayrılıp üzgünce kafamı salladım. Yarın hep birlikte eğlenmeyi düşünüyorduk fakat planımız boşa gitmişti.

"üzülme lütfen, yarın sende benimle birlikte gelebilirsin?" kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Sedefin çalıştığı kafeye çok gitmesem de seviyordum.

"gerçekten mi?" hevesle sorduğum soruya kıkırdadı. Başını salladı.

"biliyor musun Cemal'de kafede çalışacak bir süre" ellerimi hızla birbirine çarptım. Çok sevinmiştim, yarın üçümüz birlikte olabilirdik.
Sedef odadan çıkmış yalnız kalmıştım. Işığı kapatıp yatağa uzandım.
Aradan ne kadar geçti bilmiyorum fakat uyuyamıyordum ve gözüm sürekli pencerede idi. Daha fazla dayanamayıp yataktan çıktım. Kapıyı açıp Sedef'in odasına ilerledim. Kapısını açtığımda uyuduğunu gördüm hatta horladığını. Elimde olmadan kıkırdayıp Cemal'in kaldığı salona geçtim. Kulaklıklarını takmış, sağ elini koltuktan sarkıtmıştı. Diğer eli ise kafasının altında yatıyordu. Yanına gidip kulaklığını çıkardım. Anında gözlerini açtı, karşısında beni görünce gülümsedi ve koltukta yana kaydı. Korktuğumu anlamıştı, birlikte kaldığımız gecelerde ben hep korkar ikisinin arasına girer öyle uyurdum. Yanına yatıp kolumu göğsüne koydum, eliyle belimi tutup beni kendisine çekti ve diğer eliyle de yorganı üzerimize örttü. Yanında olmanın verdiği huzurla uykulu gözlerimi kapadım.

"gece korkmuş yanıma geldi." Uyku mahmurluğuyla sesleri dinledim. Bu ses Cemal'e aitti.

"eskisi gibi olmasından korkuyorum" Sedef'in söyledikleriyle benden bahsettiklerini anladım. Uzun bir sessizlikten sonra Sedef tekrar konuştu.

Belda +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin