bölüm 3.|tehdit!

86 9 3
                                    

Bazen diyorum ; ne olacak söyle gitsin...
Sonra diyorum; söyleyince ne olacak sus bitsin...
-Cemal Süreya-

Gözden uzak olan gönülden de uzak olur derler, gerçekten öyle mi acaba? Çünkü şuan karşımda gördüğüm kişiye yıllardır beslediğim sevgiden eksiksiz bakıyordum hala.

Cemal, o buradaydı. Her anımda yanımda olan, gerçek dostum. Hızla boynuna atlayıp sarıldım. İstanbul'a geldiğimden beri görüşememiştik ve şimdi özlem gidermenin tam sırasıydı. Ondan ayrıldığımda ellerinden tutup salona çektim, tekrar sarıldım. Uzun zaman sonra ilk defa böyle gülüyordum. Ben soğukkanlılığımı bu insanların yanında kaybediyorum işte, ben dostlarımın yanında gerçek Belda oluyorum.

Cemal'in daha fazla dayanamayıp beni kendinden uzaklaştırmasına göz devirdim ve çalan kapıyla hızla kapıya yöneldim. Koşarak gittiğim odadan, ellerimle gözlerini kapattığım bana söylenen Sedef ile girdim tekrar. Gözlerini açtığımda benimkinden daha klas bir sarılmayla karşılaştım. Ne yani bu kadar mıydı?

Güzel geçen bir yemeğin ardından tüm yorgunluğumu atmıştım. Yemekten sonra Cemal'in İstanbul'a taşınmasını film gecesi yaparak kutlamış, saat gece yarısına geldiğinde uyumak için odalarımızda çekilmiştik.
Uyuyor muydum? Hayır!
Çünkü yanımda beni yataktan atmak için üstün çaba harcayan bir Cemal vardı. Penceredeki karaltıyı görünce kafamı yastıktan kaldırdım. Karaltının büyük bir bedene ait olduğu bariz belliydi. Sadece yanılmadır diyerek kafamı yastığa koydum ve yorganı üstüme çektim. Bir anda kalp ritmimi hızlandıran şey ise camın tıklatılma sesiydi. Yorganı üstümden atıp, oturur pozisyona geldim. Karaltı uzaklaşıyordu. Korkarak ayağa kalktım ve cama doğru sessiz adımlarla ilerledim. Perdeyi araladığımda kalbim yerinde durmak istemiyorcasına göğüs kafesimi dövüyordu.
Pencereyi açtığımda etrafa baktım kimse yoktu. Fırsat bilip pencereyi kapatıyordum ki bir kağıt parçası dikkatimi çekti. Onu hızla alıp pencereyi kapattım, perdeyi çektikten sonra duvar dibine çöktüm. Telefonun ışığını açarak yazıyı okudum.

"kapıda ol."

Kimdi bu? Bir yanlışlık olabilir miydi? Yazıya tekrar baktığımda aklıma bir şey gelmişti, bu belki de o geceki adamın yazısıydı. Dönüp Cemal'e baktığımda uyuduğunu gördüm. Onlara bir şey olmasını korkusuyla ayağa kalktım ve sessiz olmaya dikkat ederek odadan çıktım, askıdaki gri hırkamı lacivert geceliğimin üzerine geçirdim. Açık olan saçlarımı kulağımın arkasına, elimdeki telefonu hırkanın cebine sıkıştırdım. Yerdeki botumu giyip evden çıktım. Beni görünce aydınlanan lambayla merdivenleri indim. Sessiz olmaya dikkat ederek kapıyı açtım ve binanın dışına çıktım. Sokakta lambaların ışığından etkilenip uçan yarasalardan ve sessizliğe inat esen rüzgardan başka bir şey yoktu. bu cesarette nereden gelmişti?
Belki de beynim yine, eskisi gibi oyun oynuyordu bana. Dönüp apartmana gireceğim sırada bir el kapandı ağzıma. Burnuma çarpan keskin kokuyla çırpınmayı bıraktım ve beni çeken karanlığa teslim oldum.

Koşuyordum. Ayaklarım çıplaktı, üzerimde beyaz bir gömlek ve kareli bir etek vardı. Üzerimde okul üniformam vardı. O kadar hızlı koşuyorum ki bayılmak üzereydim. Nefes alamıyor, ciğerlerim yanıyordu. Daha fazla dayanamayan vücudumla durup soluklanarak karanlık sokağa baktım. Sokağı sadece ilerideki lamba aydınlatıyordu. Etrafa siren sesleri hakim olmuştu. Ardımda bıraktığım evden ateşler ve dumanlar yükseliyordu. Hızla nefes alan göğsüme bir de korku eklendi. Sokağın başındaki karaltı üzerime gelmeye başladı, arkamı dönüp koştum. Beni takip ediyordu. Bir süre sonra arkamdaki hareketlilik ve ses durunca arkamı döndüm, yoktu, gitmişti. Nefesimi rahatlıkla verip koştuğum yöne döndüm tekrar, o çok yakınımdaydı. Sesimi çıkaramıyordum.
Sanki bir el boğazımı sıkıyordu, yaklaşmaya başladı. Ağlamamak için kendimi sıkarken çoktan akan gözyaşlarımla şaşırdım, daha sonra umursamayıp ona döndüm.
Annem! Karşımdaydı! Daha hızlı ağlamaya başladım. Yine bulmuştu beni. Kollarını açtı bana sarılmak için gözlerim ellerine değdi. Kan vardı ellerinde! Katildi o! Benim, ailemin, umutlarımın katiliydi! Her zaman benden nefret eden kadından daha fazlasıydı. Bana yaklaşmaya devam ederken isyan ediyordum.
"git" sesimi umursamadan kahkaha attı. Son gücümle bağırdım.
"GİT!"

Belda +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin