bölüm 6.|çoban Yıldızı (1)

48 9 0
                                    


Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim. Yaşamak; seni sevmek gibi ciddi bir iştir.

-Nazım Hikmet-

Arabanın radyosundan gelen yavaş melodi sessizliği bozmamak için bile güzel bir nedendi.

Bazen insanlar insanları yaralar. Olan yarayı kanatır. Sarmak yerine daha derin bir darbe vurur. Herkesin olmaktan korktuğu bir yer, yanında olmaktan korktuğu birisi vardır. Benim var mıydı sahi? Herkesten korkan aslında çok cesur olan bu Belda'nın bir korkusu var mıydı?

"üşümüşsün, ne zamandır dışarıdasın?" yan tarafımdan gelen soruya cevap vermedim ve koltuğa daha çok yaslanarak dışarıyı izlemeye devam ettim.

Asır yanıma geldikten sonra Melih’in hala devam eden konuşmasını sonlandırmış Asır’ın olduğu arabaya binmiştim. Yaklaşık 10 dakikadır yoldaydık ve evime yaklaşmıştık. Sıcağa hızla geçiş yapan bedenim titremeye ve dişlerim birbirine çarpmaya başlamıştı. Evde beni bekleyen bir kavganın daha olacağına emindim ve sesimi çıkarmadan beni eve götürmesine izin veriyordum. Apartmanın olduğu sokağın başına geldiğimizde araba durdu. Farlar kapandı ve bu koca araba karanlıkta kaybolmuş gibiydi. Asır’a döndüğümde kaşlarını çatmış ileriye bakıyordu. Bakışlarını takip ettiğimde Cemal ve Melih’i apartmanın önünde gördüm. Birlikte konuşuyorlar, apartmandan çıkıp yanlarına gelen Sedef ile gülüşmeye başlamışlardı. Sırf evde Melih var diye benimle tartışan onlar değilmiş gibi şimdi de onunla birlikte konuşup, gülüyorlardı. Üzerimde olan bakışları fark edip tekrar Asır’a döndüğümde bana bakıyordu.

"inmeyecek misin?" derin bir nefes alıp başımı salladım. İnmeliydim.

Elimi emniyet kemerini atıp açtığımda hala içimdeki umutla bir mucize olmasını istiyordum. Elimi arabanın koluna atıp açmaya yeltendiğimde araba bir anda çalıştı ve son gazla geri gitmeye başladı. Şok olmuş bir şekilde Asır’a bakarken o ise beni görmezden gelip arabayı mahalleden çıkarmıştı. Ana yola çıktığımızda gülümsüyordum. Bakışları bana döndü ve minik bir dudak kıvrılmasıyla konuştu.

"kemerini takmalısın, yolumuz uzun." Bana ihanet eden aklıma şükürler ediyordum şimdi. Yeni bir soru oluşmuştu aklımda;

Ona güvenmeli miydim? Hala onda olan bakışlarımı fark edip göz kırptı. Sanki cevabımı almışım gibi bir his olmuştu içimde. Kemerimi taktığımda hızlanan arabayla sırtımı daha çok bastırdım koltuğa ve kapattım gözlerimi. Her saniye hızlanan arabaya eşlik eden şey yolda araba sayısının oldukça az olmasıydı. Arabanın hızı artık durdurulamaz olduğunda yüzümdeki gülümseme hala duruyordu.

Yaklaşık yarım saat sonra araba ani frenle durdu. Arabanın hızı yüzünden öne doğru savrulduğumda gözlerimi açmadım ve geriye düştüm.

"iyi misin?" sorusuyla gözlerimi açıp önümüzdeki uçuruma baktım. Cevap vermediğimde telaşlanmış olacak ki bana doğru eğildi.

"sana diyorum, iyi mis..."

"bu mükemmeldi!" ona döndüğümde burnum çenesine değmişti, yeni çıkmaya başlayan sakalları burnumu kaşıdığında ve beklemediğim yakınlık yüzünden geri çekildim. Kaşınan burnuma elimi götürüp kaşıdım. Göz göze geldiğimizde anlamayan bakışlarla bana bakıyordu.

"ne?" ona gülümsedim ve arabadan indim. Kapıyı kapatarak öne adımladım. Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktığımda şaşkınlıkla ağzım aralandı. Yıldızlar...

O kadar fazla ve yakınlardı ki gözlerimi onlardan alamıyordum. Yürümeye devam edip uçurumun kenarına geldiğimde aşağıya baktım. Dağlık bir alandaydık ve burası fazlasıyla yüksekti.
Aşağıya bakmayarak arkamı döndüğümde Asır elinde tuttuğu poşetle tepede tek bulunan ağacın altına gitti ve üzerinden çıkardığı ceketi yere serip, oturdu. Yanına gidip oturdum. Bana bakıp gülümsedi ve poşetten çıkardığı beyaz şarabı bardaklara koymaya başladı. Elindeki dolu olan bardağı bana uzattı. Şişenin kapağını kapatıp ağaca yaslandı.
Bugün bir robot gibi onun hareketlerini taklit ediyordum ve yine ettim. Geniş ağaca yaslandığımda bacaklarımı uzattım, oda sağ bacağını uzatmış, diğerini kendine çekerek yere sabitlemişti.

Belda +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin