/Öğlen 12:45/
/Yun'un anlatımından/Acıyan boğazım ile yüzümü buruştutarak ayağa kalktım. Mutfağa gidip yeşil çay demledim ve sıcak kupayı elime alıp balkona çıktım. Havalar yavaş yavaş ısınıyordu ve bu ilkbahar ayının geldiğinin göstergesiydi. İçim hafif esen sıcak rüzgarla gıdıklanırken çayımdan bir yudum daha aldım.
Çayım bitince ayağa kalktım ve üstümü giyindim. Saçımı omuzlarımdan aşağıya döktüm ve çantamı alıp arabaya bindim.
Merkeze gelince odama girdim ve masamın üstüne birikmiş dosyalara baktım. En üstteki dosyayı aldım ve okumaya başladım. 1 saat önce bir kavga çıkmış ve polisler kavga edenleri nezarethaneye atmışlardı.
Ayağa kalktım ve merkezin bodrum katındaki nezarethaneye yürümeye başladım. Demirlerin ardında gördüğüm yüzlerle şaşırmış ve onları iyice süzmüştüm. Yüzümdeki hayel kırıklığı ile her birinin gözüne bakmıştım. Yandaki sandalyeyi yere sürterek ters çevirdim ve demir parmaklıkların hemen ardında olan 3 lü belalara baktım. Tanrım buraya nasıl düşmüşlerdi.
Beni görünce kafalarını öne eğmiş ve suçlulukla ellerini önde birleştirmişlerdi.
Boğaz ağrımı düşünmeden sandalyeyi itip ayağa kalktım ve bağırdım "siz ne bokuma buraya düşüyorsunuz. Ya ben siz mutlu olun diye yorgun halimle sizinle bir şeyler yapmaya çalışıyorum siz nezarethanelere düşüyorsunuz. Tebrik ederim sizi böyle devam edin tamam mı" dedim ellerimle alkışlarken. Bağırmaktan boğazımın ağrısı yine baş gösterdiğinde yutkundum son kez bana olan pişman bakışlarına bakıp oradan çıktım.Odama girip asistanım Chen'i çağırdım ve onları oradan çıkarmaları için emir verdim. Sabıkalarınıda sildirdikten sonra gelen telefon ile ekipleri toplayıp olay yerine gittik.
Bar'da çıkan kavgayı zar zor ayırıp başka merkeze defnettikten sonra kararan gökyüzüne baktım ve sızlayan bacağımı tutarak arabaya bindim. Aptalın biri içkiyi bacağımda kırmıştı. Elime gelen kan ile yüzümü buruşturup arabayı eve sürmeye başladım.
Evin önüne geldiğimde bayılmak üzere olduğumu farkermiştim. Gözlerim yavaş yavaş kararıyordu. Çok kan kaybetmiş olmalıydım. Yarama baskı yapmayı bile akıl edememiştim. Zar zor zili çaldıktan sonra kapıyı ilk açan kişinin üstüne bayıldım. Gerisi karanlık, sessiz bir boşluktan ibaretti.
~~~~~~~
Uyandığımda zonklıyan başımı tuttum ve doğrulmaya çalıştım ama lanet olası vücudumdaki kemikler sızlıyordu. Seslice inledim ve geri yattım. Gözümdeki karartı yavaş yavaş geçerken bembeyaz tavan ile kaşlarımı çattım ve sağıma baktım. Jungkook, Jimin ve Hoseok bir koltuğa kıvrılmış uyuyorlardı. Odaya giren hemşireye sus işareti yaptıktan sonra gelmesini işaret ettim. Hemşire kolumdaki serumu çıkardıktan sonra elindeki kağıtları bana vermesini istedim. Çok fazla ısrar etsede, benim polis olduğumu söylediğim zaman bırakmıştı. Sessizce "dışarı çıkalım orda bana ne olduğunu söylersin. Çocukları sakın uyandırmayın lütfen" dedim hemşireye. Beni sandalyeye oturtturduktan sonra sessizce dışarı çıkmıştık.
Hemşire beni doktorun odasına yönlendirince ona teşekkür ettim. Doktorun yanına gelince doktor bana gülümseyip "Bayan Yun kanınızda yüksek dozda ağrı kesici ve ses kalınlaştırıcı haplar bulundu. Polis olduğunuzu biliyorum fakat neden ses kalınlaştırıcı kullandığınızı anlamadım" dedi. Alayla güldüm "ağrı kesici kullanmam uykusuz kalmamdan kaynaklanıyor. Diğer haplar ise operasyona çıktığım zaman gizli iş için umarım anlamışsınızdır. İşime karışmayın ben bi polisim kendiniz söylediniz. Kişisel hayatın gizliliği adına kimseye bir şey söyleyemezsiniz. Şimdi söylicekleriniz bittiyse eve gitmek istiyorum "dedim." pekala buraya gelirken çok kan kaybetmiştiniz. Bacağınızda derin bir yarık var. 4 gün üstüne basmayın. Her gün sargının değişmesi lazım. 4 günün sonunda dikişleri alıcaz. Gizliliği esas kalıcağına emin olabilirsiniz. Kendinize dikkat edin iyi günler "dedi doktor.
Hemşire beni tekrar odaya getirdikten sonra yatağa oturdum ve yanıma getirilen bastonlara baktım. 4 gün işkence gibi olucaktı. Ayakkabımı giyindikten sonra çocukların uyuduğu koltuktan çantamı aldım ve bastonları koltuk altıma koyup yürümeye başladım. Kapıyı açmak için elimi uzatıcaktım ki yanımdaki bedenler buna izin vermedi. Jungkook beni kucağına alıcağı zaman sertçe itmiş ve kapıyı açıp çıkmıştım. Arkamdan geldiklerini biliyordum fakat onlara hala kırgındım. Ya başlarında bir şey gelseydi. O zaman napardım ben. Sinirle hastanenin dışına çıktım ve bastonlarla ne kadar hızlı yürüyebilirsem o kadar hızlandım ve önümdeki ilk taksiye bindim. Konumu söyledikten sonra hastaneden koşarak çıkan çocukları gördüm. Ancak onlardan uzak durmam en iyisiydi. Onların kalbini kırmak istemiyordum. Sinirlendiğim zaman gözüm kimseyi görmüyordu ve fazla kalp kırıcı oluyordum. Onları kırmak son istediğim şey bile değildi.
Taksiye ücreti ödedikten sonra bastonlarla evin önüne yürüyüp şifreyi girdim ve odama zar zor çıktım. Kendimi yatağa attım ve çantamdaki telefonumu çıkarıp amirime mesaj attım. 4 gün dinlenmemi ve merkeze gelmememi tembih etti. Bay Jung çoğunlukla bir baba gibiydi işte. Korumacı ve disiplinli. Telonumdan bir kaç kişiyede haber verdikten sonra iş telefonumu yatağın altına attım ve 4 günlük tatilimi nasıl değerlendirebiliceğimi düşündüm ancak bu ayakla hiçbir bok yapamıyacağımı hesaba katarsak bu sürede hep yatıcaktım sanırım.
Kafamı yastığa koydum ve bütün uyuşmuş benimle iyice yayıldım ancak uyuyamıyordum. Kapı açılma sesi duyunca bakışlarımı kapıya çevirdim. 3'lü bela suçlu küçük çocuklar gibi önümde tek sıra halinde durmuşlardı. Göz devirip yatağın diyer kenarına oturup onlar için yer açtım. Elimle yatağı patpatlayıp hafifçe gülümsedim. Hemen yatağa oturup bana meraklı gözlerle bakmaya başladılar. Yavaşça onlara yaklaştım ve bacağıma dikkat ederek onlara sıkı sıkı sarıldım. Benim onlara karşı sinirim bu kadardı işte. Biz bir aileydik. Sorunlarımızı kaçarak çözemedik. Kardeşler arasında ne kadar küslük olsada barışmayıda bilmek gerekirdi.
Biz bir aileydik peki ya aile olan kişiler birbirine yalan söylerler miydi?
Zorunda olsalar bile mi?°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Yeni bölümden herkes merhaba.
Kitabın sıkıcı olmaması için olayları hızlandırmaya çalışıyorum fakat o zamanda çok az bölüm olucak.
O zaman yeni bölümde görüşmek üzere 🍂🌆Melodi~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çukur /MYG/
FanfictionÇukuruma herkesi çekerken bende o çukurda kayboluyordum. Yalanlar ve acılarla birlikte. Ancak bu odadaki herkes yalancıydı. Bazıları üzmemek için bazıları ise saklamaları gerektiği için yalan söylüyordu. Onların kim ve ne olduklarını en iyi ben bili...