10

228 34 3
                                    

/04:37/
(Dark'ın anlatımından)

Önümdeki hastaneye bakıp iç geçirdim. Önceki yerimizden daha tenha ve ürkütücü gözüküyordu. Kim bize kumpas kurduysa o kişiyi bulunca onları kendi ellerimle öldürücektim.

İçeri adımımı attığım an herkes bana gülen yüzle bakmış ve selam vermişti. Bende her selama karşı kafamı eğerek selamlamıştım. H grubu yanıma gelmiş ve odamın hazır olduğunu bizzat kendilerinin hazırladığını söylemişlerdi. Elim ile hepsinin omzunu sıkıp teşekkür etmiştim. H grubu kötü işlere illet olmaz sadece getir götür işleri ile ilgilenirlerdi. Onları asla yadırgamaz ve yaptıkları işlerden dolayı teşekkür ederdim.

Odama girip her tarafa göz gezdirdim. Eski odama göre daha büyük ve ferah olmuştu. Pencerenin olduğu yere gidip perdeyi hafifçe kaldırıp dışarı bakmıştım. Manzara ürkünçtü ve hava kapalıydı. Korku filmlerindeki korkunç hastane gibiydi. Tabi buranında iyi şeyler yaptığı söylenemezdi demi.

Kapımın tıklatılmasıyla içeri Jimin, Hoseok ve Jungkook girmişti. Bu karmaşada onları unutmuştum. Koltuğu elimle göstermiş ve bende koltuğuma oturmuştum. Hoseok öne atılmış ve konuşmayı başlatmıştı "Bay Dark bize kumpas kuran kişi hakkında bir bilginiz var mı?" diye sordu çekingen bir şekilde. Son konuşmamızda onlara çok bağırdığımın farkındayım fakat haketmişlerdi. Ortada bir can vardı. "hiçbir fikrim yok fakat Agust D'yi buraya çağırın onun yardımı olabilir" dedim. "Efendim Agust D size ulaşamadığı için bizi aramış bende buranın konumunu attım. Birazdan burada olur" dedi Jimin. Başımla onayladım ve bana attıkları korkak bakışları daha fazla çekemiyerek sandalyede dik oturdum ve gözlüğümü çıkartıp onlara döndüm. "bakın o gün size bağırma sebebimi hepiniz biliyorsunuz. Ortada bir can vardı. Bu durumda sizi tebrik edemezdim. Bana yalan söylemenizi katmıyorum bile çocuklar. Siz benim en iyi adamlarımdansınız unutmayın. Aramızdaki bu gerginliği bitirelim."dedim gözlerimi kısarak gülümserken. Hepsinin suratı gülmüş ve teşekkür etmişlerdi o sırada içeri kapıyı çalmadan dalan Agust D'yi görmüştüm. İçeri sinirden ateş saçan gözleri ile girmiş ve direk bana bakıyordu. Çocuklara kaş göz ile çıkmalarını istediğimde istemiyerek dışarı çıkmışlardı.

"biraz sakin ol Agust D ve ne olduğunu anlat" dedim ciddiyetle. "Bir çok sorun çıktı başıma ve baş edemiyorum. Senden yardım alıcaktım ama çukura bir gidiyorum her yer kül olmuş. Sana ulaşmaya çalışıyorum telefonlarını açmıyorsun ve bana bu terk edilmiş hastaneye taşındığını söylüyorlar." dedi hızlı ve burnundan soluyarak." ilk önce sakin ol başımda bir ton dert var zaten. Biri bana kumpas kurmuş. Cesetleri sakladığımız yerlerin hepsini bulmuş ve Çukur'a yakın bir mesafeye tuz serpiştirir gibi atmış. Orda ayrılmamız lazımdı ve ardımızda iz bırakamazdık. En etkili yöntem yakmaktı. Ancak kimin yaptığını bilmiyoruz bu yüzden sana bi teklif sunucaktım fakat ilk önce sorunlarını anlatki sana yardım edeyim. "dedim otoriter bir sesle." ben haberlere bakmadım görmemişim. Kumpas işi için araştırma yapabilirim. Sorun dediğim şey  ise başımıza bela gibi çöken bizim olduğumuz yeri bulmaya çalışanlar ve bizimde başımızı belaya sokan herifler  yüzden sizi arıyordum. "dedi." sana teklifimi sunuyorum o zaman Agust D. Buraya taşının ve işleri tamamen birlikte yapalım ne dersin? "dedim ve arkama sırıtarak yaslandım.

/09:00/
(Yun'un anlatımından)

Yerini ezberlediğim merkeze arabama binip sürmeye başladım. Zaten 5 dk lık yol mesafesi vardı. Evi düzenlemiş ve sadece odamdaki mobilyaları beğenmediğim için yenilerini sipariş etmiştim. Gelmesi 2 günü bulucağı için odama dokunmamış ve koltukta uyumuştum. Herşey istediğim gibi olmuş ve şuan yeni iş yerimde ilk günüme gidiyordum.

Arabamı park ettikten sonra içeri girmiş ve herkesi gülen yüzle karşılamıştım. Odama geçip üstümdeki ceketi ve elimdeki çantayı astıktan sonra gülen yüzle odaya girip kendi masasına ilerliyen Eun Woo'ya selam vermiştim. "Çok enerjik görünüyorsunuz efendim." demiş ve elindeki dosyayı bana uzatmıştı. "Hey Eun Woo seni sevdim bu yüzden benimle saygı çerçevesinde konuşmana gerek yok" dedim gülümseyerek. Bu gün çok fazla mı gülümsüyordum?. "peki Yun o zaman ilk önce bu dosyaları incelemen ve sonra sorgu için aşağı inmemiz lazım." dedi. Başımla onayladım ve dosyayı incelemeye başladım.

Dosya inceleme işim bittikten sonra sorgu odasına girmiş ve karşımdaki adama bakmıştım. Yandan bir sırıtışla bana bakmış ve dilini yalayıp ısırmıştı. Yaptıkları midemi bulandırırken Eun Woo adama " adam akıllı sorduğumuz sorulara cevap ver şerefsiz" dedi kükriyerek. "kaçırdığın 4 adam nerede?" dedim bağırarak. Adam ise sırıtmış ve kahkaha atmıştı. Sinirlerime hakim olmayıp yumruğumu gözüne geçirmiştim. Adam yere düşerken kahkahaları son bulmuş ve korku ile bakmaya başlamıştı. Silahımı çıkarıp kafasına dayadım. "bana bak o adamların yerini hele bi söyleme o zaman seni öldürürüm duydun mu beni?!!!" dedim hiddetle. Adam korkulu bir şekilde konuşmaya başlamıştı. "***mahallesindeki **nolu evin bodrumundalar" dedi hızlıca. Bilgiyi aldığımıza göre soruşturma bitmiştir.

Woo ile sorgu odasından çıkıp diğerlerinin o adamı karakola göndermesi için bırakmıştık. Adresi bir kağıda not ettikten sonra Bay Kim'in yanına uğramış ve operasyon için konuşmaya başlamıştık.

Her şey tamamdı ekibi toplamış ve arabalara binmiştik. Adamın tarih ettiği yere gelince arabadan indik ve evin etrafını çevreledik. Ben ise dış tarafta  bodrum katına inen bi kapak gördüğümde orayı işaret ederek 3 kişi oradan içeri yavaşça atlamış silahımız ile tetikte durmuştuk. O sırada görüş alanıma giren siyah tişörtlü adamlar ile olduğum yerde kalmıştım. Beni farkettiklerinde yüzlerindeki endişeli bakışları beni mahvetmişti. Diğerlerine buradan çıkmalarını adamların dışarıdan kaçtığını söylemiş ve onları görmeden gitmelerini sağlamıştım. Sinirle yanlarına yürüyüp hepsine okkalı bir tokat yapıştırmıştım. Kafaları önde hiçbir kelime edemeyen Jimin, Hoseok ve Jungkook ne kadar beni aşağılasalarda her dakika birlikte olduğum insanlardı onlar. Gözlerim doldu onlar bu adamları öldürmezlerdi. Onlar bunu yapamazdı. Yapmazdı...

"gidin burdan ve bir daha karşıma çıkmayın reziller" dedim bağırarak. Koridordan ses gelince hızlıca koşarak gittiler ben ise ölü gibi duran 4 adama baktım. Hepsinin vücudunda morluk vardı. Saçları dağılmış ve karınlarına bıçak saplanmış gibiydi. Arkamı dönem ile Woo ile karşılaştım. O da benim gibi adamlara bakıyordu. Ambulans sesini duymamızla ikimizde rahat bi nefes vermiş ve adamları hastaneye gidene kadar takip etmiştik. Amilyathane yazılı alana giren adamların arkasından sadece baka kaldım.

Hastaneden çıkmış ve eve doğru yürüyordum. Hava kararmış ve ilkbahar ayının verdiği nem ile rüzgarın birleşimi  içimi ısıtırken arkamdan birinin geldiğini hissediyordum. O beni her yerde takip ediyordu.
Parkta...
Merkezde...
Görevde...
Evimde...
Sokakta...
Kwang beni heryerde İzliyordu...

Korku bedenimi ele geçirmişti.
Çocukluğumun bütünü olan kardeşlerim zararsız hiçbir kimseye dokunmazlardı.
Onlar buna zorlanmış gibiydi.
Peki ya bana kötü davranmalarına sebep olan neydi.
İnsanlara bu kadar fazla mı batıyordum.
Her ne olursa olsun bu iş burda bitmemişti...

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Yeni bölüm geldi arkadaşlar
Cidden hiç oy gelmiyor
Geçen bölüme 1 oy geldi sadece
İnsan içten içe üzülüyor.
Kurguyu beğenmediyseniz söyleyin lütfen.
İyi günler wattpad okuyucuları 🌹🌌

Melodi~

Çukur /MYG/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin