Yoğun geçen bir haftanın ardından sonunda hafta sonu gelmiş ve bütün yükü resmen üstüme çökmüştü. Dün eve geldiğimde kendimi nasıl yatağa attıysam artık öğlene doğru anca uyanabilmiştim. İçeriden bir kaç kez Hilmi'nin serzenişlerini duymuş olsam da aldırmamaya devam ederek uyumayı sürdürdüm. Artık uyanmam gerektiğine kanaat getirdiğim de hızla kalkarak kendimi duşun altına attım. Çıktığım da hala kendime gelmiş hissetmiyordum. Uyandığım andan beri beynimin zonklarcasına ağrısına tahammül edemeyecek hale gelmiştim. Artık dayanamayacak duruma gelince ağrı kesici içerek biraz rahatlamaya çalıştım. Midemin artık acıkmış olduğunu belirten işaretine itaat ederek,kahvaltı yapmak için mutfağa doğru ilerledim.Kahvaltı sonrası yemek masasındakileri toplamış, bulaşıkları yıkamış ve etrafa çeki düzen vermiştim. İşlerimi halletmiş olmanın rahatlığıyla tv karşısındaki kanepeye doğru ilerledim ve ayağımı da kanepe önündeki sehpaya uzanarak keyifle arkama yaslandım. Sırayla kanalları zaplamaya devam ederken ilgimi çekecek bir filme denk geldim. Bir kaç saatin sonunda film bitmiş,yerine başka bir program başlamıştı.
Bir kaç gündür günlerim gereğinden fazla sakin ve mutlu geçiyordu. Bunu farketmemek için kör olmak gerekirdi. Bunun sebebini bilemesem de bu fırtına öncesi sessizlik beni korkutmaya yetiyordu. Benimkisi şuan ki huzuru yadırgamak değildi, alıştığım bir durumu yadırgamaktı.
...
Akşam üzeri dışarıdan gelmiş olan annemle beraber mutfakta yemek hazırlığı içerisindeydik. Hilmi daha eve uğramamıştı. Sabahtan beri onu görmemenin mutluluğu ve sakinliği vardı belki de içimde. Bu durumu buna yormaya devam ediyordum. Annem dalgın halimi farkedip,ne olduğu konusunda üstelese de sadece bir şey yok diye geçiştirdim. İçimde bulunduğum durumu kendim bile bilemezken karşımdakine nasıl açıklayabilirdim kii... Dalgınlığımla yüzleşirken elimde hissettiğim acıyla, küçük bir çığlık attım. Sebzeleri doğrayacağıma resmen kendi parmağımı doğramıştım. Ben bir kaç saat önce sakin ve huzur bir gün mü geçiriyorum demiştim. Kesinlikle şomağızlılığımın acısını çekiyordum.
...
Yemek hazırlığı bitmiş,sofrayı hazırlamaya başlamıştım. Şöyle bir geriye doğru yürüyerek özenmiş olduğum masaya doğru baktım. Yemekte çok iyi olamasam da masa hazırlığı konusunda kesinlikle çok başarılıydım. Abartılacak derece de önemli bir şey sayılmasa da ben seviyordum. Mutfağa gideceğim sıra da kapı zili duyuldu. Kapıyı açarak karşımdaki leş gibi alkol kokan sarhoş adama mesafeli bakışlarımı yolladım. O ise pis bakışlarını bana geri yolladı. Bunu umursamamaya çalıştım ve birlikte içeri ilerledik.
Sessiz geçen bir yemek ortasında sessizliği Hilmi bozdu:
-H: '' Ne o kız küs müyüz?''
-G: ''Ben benim için önemli kişilerle ya da muhattabım olan kişilerle küserim,senin gibi muhattabım olmayanlarla değil.!''
-H: ''Bu hallerin hoşuma gidiyor olsa da bu asi kız hallerin bana sökmez. Benimle doğru konuşmayı bileceksin.''
-G: ''Başüstüne efendim başka emriniz?''
-H: ''Şimdilik yeterli. Hanım hanım şu kızına sahip çık yoksa ben çıkmasını bilirim. Şimdilik ben ilgileneyim de bi kaç zaman sonra ilgileneni de çıkar.''
-G: '' Anlamadım?? Ne saçmalıyorsun gene ?''
-H: ''Müjde sevgili üvey kızım hayırlı bir kısmet seni bekliyor. Gülin Hanım bak bu iyiliğimi de unutma.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLİN
RomanceSadece başkaları tarafından ona sunalan hayatı yaşamak zorunda kalan bir genç kızın.. Hayattan ümidini kestiği sırada zoraki bir durum sonucu sonunda mutluluğa eriştiği bir hayatın hikayesi... [ - Yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenilmiştir. - ] N...