O adam kolumdan sıkıca tuttu ve beni bir duvara sıkıştırdı. Kulağıma yavaşça eğildi ve birşeyler söylemeye başladı.
"Bak küçük hanım, o odada olanları duydun. Ve çağatay'ın babasının yaşadığını biliyorsun. Eğer ağızini açarsan çağataya karşı ölürsün."
"Daha çağatay babasının sahteden öldüğünü bile bilmiyor deli misiniz siz!?"
"Hayır. Artık biliyor sahteden öldüğünü. Amacımız çağataya acı cektirmek ve şuan amacımıza yavaş yavaş ulaşıyoruz."
"Siz lanet pislik insanlarsınız. Bırak beni gidicem!"
Adam kolumu daha sıkı kavratıp beni berkin yanına götürdü. Berkin ağzını açmışlardı ve benim kulağıma doğru eğilip konuşmaya başladı.
"Beril, çağatay nasıl iyi mi? Sen nasılsın?"
"Ben iyiyim. Çağatay nasıl bilmiyorum. Ama onu da bizi de burdan kurtarmamız lazım berk."
"Allah kahretsin ki elimden hiç birşey gelmiyor beril."
O kadar çaresizdik ki berkin de dediği gibi elimizden hiç bir şey gelmiyordu. Biz bu savaşta yenilen olmamalıydık. Bunun için elimden geleni yapacaktım. Bu yolda üç kişiydik ve biz kazanacaktık. Hiç bir savaş mücadele etmeden kazanilmazdi ve biz bu saflarda en çok ter döken taraf olacaktık.
Günler geçmişti biz o evde kalalı. Çağatay günler sonra ilk defa odadan çıkmıştı ve hemen başımızı kaldırıp çağataya döndük. O kadar zayıflamıştı ki eli yüzü bembeyazdı. Onu öyle görünce içimin titrediğini hissettim. Berke döndüm o da hayretler içinde çağataya bakıyordu.
Adamlardan biri çağatayın kulağına bir şeyler fısıldadı duyamamıştım ama çağatay ,berk ve benim yanima yürümeye başladı. Önce berkin yanına gitti ve konuşmaya başladılar. Ben çağatayı izlemekten konuşmalarını pek duyamadım ama ilk başlarda biraz duymuş olabilirim.
"Abi seni çok merak ettik iyi misin! Valla meraktan öldük yaw" dedi berk. Sonra çağatay o halsiz haline rağmen berke önce güldü ve sonra dudaklarını araladı.
"Iyiyim abi asıl önemli olan sizlersiniz." Gerisi yok bende sadece çağataya odaklandım. Onu izledim..
Çağatay berkin yanından ayrıldı ve benim yanıma geldi. Önce yere eğildi ve elimi tuttu. Ne olduğunu anlamamış bir şekilde çağataya baktım. İçinde çok acı vardı belki bunu yansıtmıyordu ama onun içi yanıyordu. Sonra dudaklarını araladı gözlerimin içine bakarak.
"Beril, seni bu kadar özleyeceğimi düşünmezdim."
Önce gülümsedim. Çünkü dediği cümleler kalbimde apayrı bir hisler oluşturuyordu. Ama bu aşk değildi.
"Çağatay nasılsın?"
"Iyiyim ama ben önemli değilim. Sen nasılsın çok zayıflamışsın."
Haklıydı aslında buraya geldim geleli ağzıma bir iki lokmadan başka bir şey atmıyordum ve berkte. Çağatay da öyle görünüyordu. Bizim bu adamlara güvenme ihtimalimiz sıfırdı çünkü.
"Ben iyiyim. Hem zayıflamadım da bosver beni. Çağatay sana birşey demem lazım."
"De beril."
"B-baban ö-ölm-.." Adamlardan biri çağatayın kolunu hızla tutup odaya götürdüler ve benim de hızlıca ağzımı bantladılar. Çağatay'ın bunu bilmesi gerekiyordu ve ben elimden geleni yapacaktım bilmesi için.
BÖLUM ATMARA DOYAMIYORUM HSKSLSNS YORUM YAPMAYI VE BEGENMEYI UNUTMAYIN ÖPÜYORUUUM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'LA MÜCADELE
RomanceBegenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Cok eğlenceli bir bölüm oldu :)