Öpücük

45 7 16
                                    

Öncelikle herkese merhaba arkadaşlar! Sizi gerçekten çok özledim. Yeni bölümü yazmak için zamanım olmuyordu ve nihayet yazacağım şimdi.

Final bölümümüz yaklaşıyor. Onları özgür bırakmanın vakti geldi. Mutlu olmalarını, özgür olmalarını istiyorum.

Kuzular şarkıyı açmayı unutmayıınn!!

Şimdi size iyi okumalar. Hepinizi çok seviyorum.

-
-
-
Oradan iyice uzaklaşmıştım. Kendi evime gelmem çok yanlış olurdu. Hızlıca şirkete yürümeye başladım. Ruhum halsiz, bitmiş bir ruhtu. Hiç bir duygum kalmamıştı. Hayatımın en zor dönemleriydi.

Yarım saat sonra şirkete vardım. İçeri girdim ve kendi odama girdim. Akşam saatlerinde kimse yoktu... Sabahın olmasını mı beklemeliydim bilmiyordum. Kendime su aldım ve sakinleşmeye çalıştım.

Etrafa boş boş bakınırken biri geçti karşımdan. O beni görmemişti ama ben onu görmüştüm. Hemen ayağa kalkıp onun peşinden yürüdüm. O kişi sanki beni hissetmiş gibi bir an da durdu.

Yutkundum. Bana doğru döndü, şirket karanlıktı yüzünü tam göremedim. Ama kokusu.. kokusunu sanki hatırlıyordum. Bu koku bana tanıdık geliyordu..

Bana yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı ve elleriyle yüzümü kendine çevirdi. Bu o'ydu. Bu çağataydı... Haftalar sonra aşık olduğum adamla karşı karşıyaydım.

Çağtay hiç beklemediğim bir anda dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Bizimkisi normal öpüşmek değildi.. Hasret öpücüğü, özlem öpücüğü, aşk öpücüğü'ydü... O beni öpüyordu ve ben de onu.. Dakikalar boyunca birbirimizi öptük, sarıldık.

Ne o bir şey diyordu ne ben. Ben ağlıyordum çağatay da ağlıyordu.. Onu ilk defa bu kadar çökmüş görmüştüm...
Çağatay'la ben. Beril'le çağatay. Biz hep biz olacaktık. Biz bundan sonra ayrılmayacaktık. Belki ölüme bile birlikte gidecektik ama ayrılmayacaktık...

Çağatay dudaklarını araladı ve konuşamaya başladı. "B-beril ben seni çok özledim..." O kadar zor konuşuyordu ki resmen cümleler boğazına düğümlenmişti...

Ağlamaktan nasıl konuşacağımı bilmiyordum ama ben de dudaklarımı araladım. "Çağatay ben sana aşığım."

Çağatay tekrar dudaklarıma yapıştı ve sonra o da kulağıma yaklaştı ve.. "Beril ben de sana çok aşığım." Dedi.

Biz birbirimize aşık iki insandık. Belki bunlar yaşanmasa birbirimize aşık olmayacaktık.. Çağatay ağlıyordu, ben ağlıyordum. Sonra yanımıza mırıldanarak gelen iki insan daha yaklaşıyordu ve biri şöyle diyordu.. "Beril buraya gelecek. Beril çok güçlü bir kadın burak.."

Bu berk'in sesiydi. Ve bunları burağa anlatıyordu ağzım açık kalmıştı. Sonra yanımıza geldiler.
Berk'in gözleri açılmıştı ve anın da gelip bana sarıldı. Burak da aynı şekilde bana sarıldı. Onlar bana sarılıyordu... Artık kavuşmuştuk, artık çok güçlüydük.

Burak dudaklarını araladı ve konuşamaya başladı.. "Beril, seni çok aradık ama sen geldin yanımıza.

" Kendimizi nasıl affedeceğiz hiç bilmiyorum."

"Saçmalama burak. Sonuçta geldim, bak yanınızdayım. Artık birlikteyiz." Sonra berk araya atladı

"YAV BERİL YAV SEN ÇOK ZAYIFLAMIŞSIN OLMAZ BÖYLE HADİ KOKEREÇÇİYE" hepimiz kahkaha attık berkin sözüne.

"Yok berk sağol. Canım bir şey istemiyor." Ordan burak atladı.

"Yemezsen eğer açlık komasına gireriz berkle beril. Açlıktan ölürüz o zaman vicdan azabı çekersin."

Tekrardan kahkaha attım ve mecbur kabul etmem gerekti. "Tamam iyi hadi çıkalım şu şirketten de ne yiyorsak yiyelim."

Şirketten çıktık ve kokereççiye geldik. Kokereçlerimizi elimize alıp bir sahil kenarına gittik. Ben denizi izliyordum çağatay beni. Sonra çağatay'a döndüm ve onun gözlerine baktım.

"Beni izlediğinizi biliyorum çağatay bey." Çağatay gülümsedi ve bana yaklaşarak dudaklarını araladı.

"Her an seni izlediğim de bunu yüzüme vuracak mısın?"

"Evet vuracağım." Güldük ve gök yüzüne baktık. Gün doğuyordu. Gün doğumunu cagatayla izlemek mükemmel bir şeydi berk ve burakla da tabii.

Sonra çağatay kulağıma eğildi ve bir şarkı sözü mırıldandı. " Yorulursan yaslan bana, sarılıp uyuyalım gün batımında..." Hafifçe gülümsedim ve çağatay'ın gözlerine baktım.

ben de ona.. "Hiç bir yüz güzel değil senin yüzünden." Dedim..Sonrasında onun omuzuna yattım ve gözlerimi kapadım. Bir kaç mırıldanma duydum. Berk şöyle diyordu.

"Abi siz evlenirsiniz ha." Sonrasın da burağ'ın da berke gülüp cevap verdiğini duydum.

"Tabi oğlum hatta on tane çocukları olacak." Kahkaha attılar ve ben de gülümseyip uykuya daldım.  Bundan sonra her şey çok güzel olacaktı. Biz hep birlikteydik. Dörd'ümüz her şey de birlik olup başaracaktık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 18, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞK'LA MÜCADELEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin