yanlış anlaşılan gerçekler, doğru olması istenilen hayaller

109 10 5
                                    

bazen görmemeniz gereken şeylere tanık olurdunuz. planlanmış gibi orada bulunur, istemsizce kulak misafiri olur veya daha kötüsü her şeyi gözlerinizle izlerdiniz. akşam yatağa girdiğinizde uyuyamaz, dönüp durur, en sonunda aralık ayının soğuk bir gecesi de olsa kan ter içinde duvara bakardınız. eğer gördüğünüz kişiler tanımadığınız insanlarsa tamam, bir sorun yok. birkaç gece olayın saçmalığını(?) düşünüp dursanız da sonunda unuturdunuz ve hayatınıza devam ederdiniz. fakat başınızı ağrıtan bu olayın ana karakterleri bayağı yakından tanıdığınız kişilerse tebrikler, artık aranızda hep bir gariplik olacak.

bilirsiniz, göz kaçırmalar, aynı ortamda uzun süre kalamamalar, planlanan buluşmalara gitmemeler, sürekli bir bahane ve yanında artı bir bahane üretmeler, mesajlara geç cevap vermeler (ki bunun yapılması haksızlık çünkü en şirin hayvan videolarını göndermişti), eskisi gibi sıkılınca cama ufak taşlar atmamalar, yeni bir oyun çıktığında 'biliyorum' diyerek geçiştirmeler, yengeç salatası yaptığınızda tok olduğunu söyleyip geri çevirmeler, okul çıkışında birlikte eve dönmemeler ve daha fazlası. bütün bunların hepsini fark ederdiniz ve işlerin yeterince tuhaf olduğunu düşünüp ortamı tatlandırmak isterdiniz ama hayır, karşınızdaki kişi inceyi anlamayacak kadar kör ve kıtsa problemi tek taraflı yoldan çözmeniz gerekir.

lakin her şeyin bir sınırı vardır. görmezden gelinmenin ve birisini ilgi manyağı etmenin de sınırları vardır. ilgi manyaklığı kısmını geçelim, iki hafta boyunca kesintisizce arka plana atılmak chuuya'nın sabrını en üst seviyeden sınamıştı. böylesine bir sabır kapasitesi olduğunu bilmezdi, çabuk sinirlenen ve etrafına patlayan biriydi sonuçta. ama dazai osamu isimli dünyaya yalnızca nefes almak ve insanları rahatsız etmek için gelmiş olan varlık sağ olsun, kendisi hakkında bilmediği bir yönü keşfetmişti. geri zekalı herif.

on beş yıllık çocukluk arkadaşı olmasının yanı sıra hakkında suikast planları kurduğu kişiyle her gün iletişim halinde olması yetmezmiş gibi şimdi de bir açıklama dahi alamadan yok sayılıyordu. sanki hayatına hiç girmemiş, girdiği yerin de içine etmemişti, rahatça arkasını dönüp gidebiliyordu! tamamen baş ağrısıydı bu çocuk, on yedi yaşında bir gencin sorumluluk algısını üstünde taşımıyordu.

ve gelin görün ki chuuya'nın da pek sorumlu olduğu söylenemezdi.

"haneye tecavüzden içeriye atılacaksın."

"seni öldürmeden şuradan şuraya gitmem."

ellerini birbirine kenetleyerek çenesinin altında birleştirdi ve parlak gözlerle arkadaşına baktı dazai. "ah, chuuya, benim sayemde hapse girecek olman çok duygusal!" sahte gözyaşlarını siliyormuş gibi yaparken bıyık altından sırıttı. "neredeyse ağlayacağım."

"kes zırvalamayı." yalan makinesine benzer sabır-ölçer bir makine şu an kendisine bağlı olsaydı, muhtemelen makineden dumanlar çıkar sonra da büyük bir sesle patlardı. şartlar ne olursa olsun bu tek hücreli varlığa katlanamıyordu, kafasını ayağının altına alıp ezesi geliyordu. böcekti o, iğrenç, geceleri sizi sürekli vızıltılarıyla rahatsız eden türden hem de.

sivrisinek.

"beni ceza saatinde yalnız bırakmanı açıkla, bozuk sütlü." bu çok ayrı bir olay, akışa karıştırmanın lüzmu yok. "ve bilgin olsun diye söylüyorum, kunikida sensei sana ek ceza yazdı."

sıkıntılı oflamalar ve bıkkınlıktan çıkan uflamalar iki dakikalığına havada uçuşsa da turuncu saçlı çocuğun gergin aurasında bir değişme olmayınca iç çekti esmer. üç veya iki, tam olarak saymamıştı ama hatrı sayılır uzunlukta bir sürede okula ayak basmamış, bir kilometre ötesinden geçmemişti. nedeni kunikida sensei'in yazdığı cezalar (dediğim gibi, ayrı olay-lar) ya da kajii sensei'in iki gün üst üste dersi olması (en son ufak bir deney için laboratuara gittiklerinde saçlarından oluyordu) değildi fakat bir şekilde vücudunda o hareket etme isteğini bulamamıştı. cesareti kırık ve dünyası kararmış bir çocuk moduna girerek evden çıkmamış, hayatını gözden geçirmişti.

RETROUVAILLESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin