Burayı Genişletin!
OYLARINIZI VE BOL BOL YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN <3
(SINIR: 20 OY, 65 YORUM.)İyi okumalaaar <3
✨
23. SESSİZ BİR SÖZ
Ölmem gereken ama ölümsüz olduğum o anların içerisindeydim. Zaman sırtıma ardı arkası kesilmeden darbelerini vururken ben annemin gözlerinin içine canım çekiliyormuş gibi bakıyordum.Annem eve gelme demişti.
Eve gelme.
Eve gelme...Hazmedemedim. Sözlerin ağırlığı zihnimi bulandırırken kusacak yer aradım. Çok ağırdı, bunlar çok ağırdı altından kalkamıyorum, hissettiğim şey acizlik değildi, kimsesizlikti ve ben buna rağmen ayakta kalmaya çalışıyordum.
Beni ayakta tutan kollar çekildi, yanımda duran herkes uzaklaştı ve zaman bu sefer bana güçlü bir çelme taktı.
Düştüm.
Ve gözlerimi açtığım anda onun ayaklarının ucunda, ayaklarımın kırıldığını gördüm.
Yine de ayağa kalktım.
''Anne...'' diye fısıldadım. Sesim genzime akıtılmış bir zehirdi ve ben onu kusamıyordum. ''Anne, ne diyorsun?''
Kaşlarım çatıldı, ruhum derme çatma bir binaya sığındı. Yağmur yağdı, sel aldı ve ben boğuldum. Yine de nefes almayı bırakmadım.
Başını dikleştirdi. Gözlerinde, ağzından çıkan sözlerden pişman olduğunu belirten kırıntılar varken geri adım atmadı. ''Duydun.'' dedi net bir sesle. Onun sözleriyle kursu bırakacağımı ve gölgelerinde hayatımı süreceğimi düşünüyordu.
Yanılıyordu.
Kendi gölgemin olmasını isteyen ailem, beni kendi gölgesinin altına almak istiyordu fakat yanmayı göze alarak güneşe çıkacaktım.
Gölgemi yaratacaktım.
''Duymadım,'' diye inledim. Oturduğum koltuktan hızla ayağa kalkarken elime aldığım çantayı koltuğun üzerine sertçe bıraktım. Gözbebeklerim bile titrerken ayakta kalmam nasıl kolay olabilirdi?
Olamazdı, ki olmadı da. Sendeledim.
Boşluğa doğru savrulurken annemin, ailemin eksikliği duvarıma ilk darbesini şimdiden atmıştı.
''Duymak istemiyorum.'' diye devam ettim sözlerime. ''Anne ayakta duramıyorum görmüyor musun?''
Anneme ihtiyacım vardı, babama ihtiyacım vardı. Kendi gölgeme ihtiyacım vardı.
''Görüyorum.'' dedi kızgın bir şekilde. ''Böyle bile dimdik duramıyorken nasıl bale yapacaksın?''
Kelimeleri kurşundu, etime saplanıyor, parçalıyor ve kanımı akıtarak beni öldürüyordu. Annem bunu görmüyor muydu?
Dudaklarımı araladım fakat kelimeler ağzımdan dökülmedi.
''Bu mu...'' diye başladı konuşmaya annem. Duraksadı ve Tanay'a baktı. ''Bu çocuk mu bulandırıyor zihnini? O mu girdi aklına, tekrar bale yapman için?''
Dudaklarımı yaladım. Göğsüm kabardı ve içinde bir kin, irin torbasını patlattı. Öfkem ağır ağır etrafa yayılırken kin içime işlemeye başladı.
''Adı Tanay ve hayır.'' dedim keskin bir tonlamayla. ''O sadece düşmemem için elimi tutuyor.''
Elimi tutmaktan daha fazlasını yapıyor.
Ona yaslanmama izin veriyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Sancısı
Teen FictionZaman bölündü. Zamana bölündük. Zaman küçüldü. Zamanla küçüldük. Ellerimize saatleri, dakikaları, saniyeleri aldık... Hayatlarımızın etrafındaki lahza, kuyruğunu bir kedi gibi ömrümüze doladı. Düne küstüm, bugün ile hiç barışmadım ve y...