Burayı Genişletin!
OYLARINIZI VE BOL BOL YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN <3
(SINIR: 20 OY, 65 YORUM.)İyi okumalaaar <3
✨
24. İNCE BİR ADAM VE ONUN GÜLÜŞÜ
İçimde bir hayat devirdim. İçimde bir hayat var ettim. Küstü, koştu, düştü ve kalktı.
Ağladım, sustum, bağırdım, sustum. Bazılarına göre hiç konuşmadım ama kelimeler her zaman dudaklarımdan döküldü.
Kör.
Yirmi birinci yüzyılın en büyük laneti, körlüktü. Kördük. Etrafımızda yaşanan her şeye karşı, gözlerimiz hep kapalıydı. Hepimiz biraz dilsizdik, hepimiz biraz kördük, hepimiz biraz sağırdık.
İşimize geldiği gibiydik.
Üzerinde gezindiğim dünya, ayak izlerimi silmek için hamleler yaptı. Beni düşürdü, kalktım. Önüme engeller dizdi, aştım. Ayaklarımı kırdı, yürümeye devam ettim. Silinmek istemiyordum, dünyanın ayak izlerimi silmesine izin vermeyecek kadar hırslıydım.
Ya da korkak.
Fark edilmeme korkusu.
Kapalı gözlerim, göz kapaklarımın altında bir gezgin gibi dolaşırken sırtımın temas ettiği yüzeyin sert olmasını bekliyordum fakat tam tersiydi. Tanay'ın uzandığı koltuğun ayak ucunda oturup uyuklarken, o koltuğun üzerine hangi ara tırmanmıştım, üstelik koltuk ikimizi alacak kadar geniş değildi.
Tanay neredeydi?
Hızla gözümü açarak uykulu, yorgun ve sızlayan gözlerle etrafa baktım. Kalbim sancılanırken, kaburga kemiklerim, kalbimle her temasında titriyordu. Ellerimi koltuğun krem döşemelerine koyup doğrulurken çıplak ayaklarımı halının uzanamadığı zemine bastım ve gözlerimi telaşlı hamlelerle içeride dolaştırdım.
Salonun kapısı kapalıydı, ev sessizdi ve ben tektim.
Yavaşça ayağa kalktığımda, belime dolanan kalın battaniye yere düştü. Eğilip onu aldım ve en düzgün şekilde katlayıp yastığın üzerine bıraktım. Çekingen, ürkek adımlarla salonun kapısına doğru yürüyüp kapıyı açtığım anda karşılaştığım kimsesizlik, sessizlik kadar fazlaydı.
Odaların kapısını hızlı hızlı gözlerimle tarıyor, sesleri seçebilmek için nefeslerimi acelesizce ciğerlerime yuvarlıyordum fakat yine de evden çıt çıkmıyordu.
Sat kaçtı?
Koridorda ilerleyip Tanay'ın odasının önünde durdum. Banyodan, mutfaktan ya da geri kalan herhangi bir yerden hiçbir tıkırtı yoktu. Elimi, kapalı kapının kulpuna uzatıp aşağı doğru bastırdığımda kapı mekanik bir sesle açıldı. Aralamaya başladığım kapının arasından bakarken Tanay'ın yatağında uzanıyor olduğunu gördüm.
Ne yani, beni yattığı koltuğa bırakıp kendisi odasına mı yatmıştı?
''Salak herif,'' diye geveledim ağzımın içinde. Odaya girip kapıyı arkamdan kapattığım anda, kendimi yanlış bir şey yapıyormuşum gibi hissetmiş ve bir anlığına kapıyı geri açıp odadan çıkmayı düşünmüştüm.
Yapmadım. Sırtımı kapıya yaslayıp ona baktım.
Yüz üstü bir şekilde yatağa yatmış, yorgan sırtından aşağı kayarak geniş omuzlarını açıkta bırakarak kısa kollu giydiği için de kollarının çıplaklığını saklayamamıştı. Kafasını sağ tarafa, yani benden tarafa çevirmiş, sağ kolunu da yüzünün biraz ilerisine yastığının üzerine koymuştu. Sol kolunu ise, yatağın boşta kalan tarafına gelişi güzel bir şekilde uzatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Sancısı
Teen FictionZaman bölündü. Zamana bölündük. Zaman küçüldü. Zamanla küçüldük. Ellerimize saatleri, dakikaları, saniyeleri aldık... Hayatlarımızın etrafındaki lahza, kuyruğunu bir kedi gibi ömrümüze doladı. Düne küstüm, bugün ile hiç barışmadım ve y...