0.6

529 55 28
                                    

•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Bir pazartesi sendromu başlamıştı bile. Ama gailba bu aralar sendrom olacak bir şey yoktu, sonuçta okula gitmiyordu. Her ne kadar akşama kadar yatağından çıkmak istemesede derse girmesi ve yemek yemesi lazımdı. Yavaş bir şekilde yataktan kalkmış ve lavaboya gidip işlerini halletmişti Donghyuck.

Mark'ın bugün dersi olmadığı için annesi Mark'ı kaldırmaya gitmemişti. Fakat Mark uyanıktı. Aklına bir anda esen fikir ile masasının başında kağıt ve kalem ile duruyordu. Aklında neler olduğu çok bilinmez, kafası karışık bir insandı. Çözmek imkansızdı. Bu yüzden yanlızdı, ona uyan insan yoktu. Fakat bunları konuşmanın sırası değildi.

Mark resim çizecekti ve kafasını boşaltmalıydı.

Çünkü her zamanki manzara resimlerinin dışında ilk defa bir insan çizecekti. Arkadaşı Donghyuck'u çizecekti çünkü.

Mutlu bir şekilde o gün camda konuştukları günü aklında canlandırarak Donghyuck'un yüzünü çizmeye başlamıştı kağıda.

Donghyuck öğlene kadar dersler ile ilgilenmiş ve biraz test çözmüştü. Fakat en sonunda sıkılıp ara vermişti. Aşşağıya yemek için inmişti fakat yukarıya çikolata ile çıkmıştı. Kesinlikle kilo vermeye başlamalıydı. Odasına girdiğinde perdesini hafif sürdürerek camını açmış ve içeriye hava girmesini sağlamıştı. Karşı apartmana baktığında mutlu olmuştu, Mark'ın perdesi açıktı çünkü.

Ne kadar izlediği bilinmez fakat akşam olmuştu bile. Mark'ın ne yaptığını bilmiyordu fakat masasından hiç kalmamıştı. Her ne kadar sıkılsa da Mark'ı izlemek hoşuna gitmişti. Ciddi duruşu ve oynayan mimikleri ile bir şeye çok uğraştığı belliydi. Eline kağıt ve kalem alıp bir şey yazmıştı ve camının önünde tutmuştu. Göremezdi, bu yüzden kalemin kapağını onun camına atmaya çalışmıştı. E olmuştu da.

Mark sıçrayıp karşıya baktığında Donghyuck'u görmesi ile ciddi yüzünde gülücükler oluşmuştu. Camının önüne gidip yazıyı okumuştu.

"Ne yapıyorsun ?"

Mark eline masasında bulduğu bir defterden kopartarak kağıdını almış ve yazmaya başlamıştı.

"Resim çiziyorum"

Biraz bekleyip Donghyuck'un yazmasını beklemişti. Uzun yazığını fark edince koluna yüzünü yaslayıp onu izlemişti. Yazmayı bitiren Donghyuck, kağıdı çevirip Mark'a göstermişti.

"Resim yapabiliyor musun ? Oh...bitince gösterir misin ? Ve bu arada, kalemimin kapağı tam köşede onu versene"

Mark her ne kadar zar zor okusa da-Donghyuck son kısmı kağıda sığdıramadığı için-anlamış ve gülüp kapağa uzanmıştı. Ona atmadan önce kağıda,

"Bitince gösteririm"

Yazmış ve kapağı atmak için öne uzanmıştı. Donghyuck elindekileri yere bırakıp Mark'ın kapağı atmasını beklemişti.

İşler pek beklenildiği gibi değildi. Mark kapağı atmıştı atmasına fakat kapak Donghyuck'un burnuna çarpıp yere düşmüştü. Sokakta yankılanan ses dışında Donghyuck'un 'ahh!' diye çıkan sesi de gelmişti. Mark endişeli bir şekilde Donghyuck'a bakmaya çalışıyordu fakat gülmek de istiyordu. En sonunda dayanamayıp gülmüş ve bu onu rahatlatmıştı, aynı zamanda Donghyuck'da gülmüştü çünkü. Mark hemen kağıda bir şey yazıp Donghyuck'a göstermiş ve el sallayıp gitmişti.

"Özür dilerim Hyuckie, yarın görüşürüz"

Donghyuck ise acısını tamamen unutmuştu "aman Tanrım bana takma isim taktı" deyip yatağına atlamıştı çünkü.

•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•
°
°
°
Mrblr...umarım sıkıcı gitmiyordur.

Hepinizi seviyorum <3

Neighbor Across √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin