0.4

599 58 37
                                    

•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Annesi tarafından sarsılarak uyanan Donghyuck, ne olduğunu anlamadan dayak yiyiyordu "ya, ne oluyor-HEY ANNNE!" "seni 2 saattir kaldırmaya çalışıyorum, ne uykuymuş bu be ? Derse gecikeceksin" "ne ? Ciddi misin ? Ne kadar uyudum ben ya, of saat kaç ?" "13.04" "oha oha oha" hemen ayağa kalkıp annesini odadan itekliyerek kovmuş, kapısını kapatmış ve masasının önüne geçmişti. İçeri giren gün ışığını fark ettiğinde ise annesinin perdesini açtığını anlamıştı. Bilgisayarını açıp derse girmiş ve not almaya başlamıştı. Maalesef 11. Sınıf olduğu için cumartesi de dersleri vardı. Kurs gibi.

"Mark, oğlum kalk artık" "kalktım" hayır kalkmamıştı. Sadece odasına gelmesinler diye öyle demişti. Oflayarak gözlerini ovmuş ve ayılmayı beklemişti. Aklına dank eden şey ile hemen camının önüne koşmuştu. Perdesi açıktı. Gülümseyip izlemeye başladı. Yatağında uyuyordu. Çok sakindi hemde, Mark'ın düşünceleriydi bunlar. İçeri birden bire bir kadın girmişti, 'muhtemelen annesi' diye geçirdi içinden Mark. Kadın çocuğu uyandırmaya çalışıyordu. Hatırladığı kadarı ile adı Donghyuck'du. O gün annesi öyle demişti. Donghyuck halen uyanmadığı için annesi ona vurmaya başlamıştı, bu Mark'ı güldürmüştü. Çocuk annesi ile bağrışırken, bir anda donmuş ve ayağa fırlamıştı. Annesini kapıdan çıkartıp masasına oturmuştu. Bundan sonrası gözükmüyordu. Donghyuck'un masası camın yanında kalıyordu. Mark oflayarak camını kapatmıştı. Perdesini sadece hafif bir şekilde çekmiş ve odasından çıkmıştı.

Öğle yemeğini yedikten sonra tekrar odasına gitmişti. Dersi vardı ama girmeyecekti. İngilizce vardı çünkü, Mark zaten yeterince biliyordu. Camın önüne geçmeden önce kağıt ve kalem almıştı. Şimdi ise çocuğun dersini bitirmesini bekliyordu.

Donghyuck son dersine de girmiş ve bilgisayarını bırakmıştı. Sandalyesini geriye doğru ittirip ayağa kalkmış ve dolabının önüne gitmişti. Üzerine daha rahat bir şey giyecekti, bu yaz ayında şort giyilirdi fakat Donghyuck bunun üstüne bir hoodie giyerse çok saçma olurdu. Fakat kimin umrunda. Üzerini çıkarttığında bir şeyi fark etmişti. Camı açıktı, hemen camın önüne gelmiş ve perdeyi çekmişti. Karşı apartmana da bakmayı unutmamıştı. Fakat bir sorun vardı, yakışıklı bu tarafa bakıyordu. Perdeyi tamamen kapatıp dolabına geri dönmüştü. Aynadan kendine baktığında ise gülümsediğini fark etti.

Üzerini değiştirip eline kağıt ve kalem almıştı, perdesini hafif aralayıp apartmana baktığında çocuğun orada olmadığını fark etti, dudağını büzüp geri gitmişti fakat bir ıslık duymuştu. Yakışıklı gelmişti. Maske takma gereği duymamıştı, sonuçta yüzünü görmüştü değil mi ?

İkili birbirlerine bakıp ilk atağı kimin yapacağını düşünüyordu. En sonunda Mark pes edip kağıda bir şey yazmıştı,

"Umm, selam ?!"

"Selam"

"Bu çok komik"

Bunu yazarken Mark kahkaha atmıştı, sesi o kadar gür çıkmıştı ki Donghyuck bile duymuştu, ve bu Donghyuck'un duyduğu en güzel seslerden biri olabilirdi. Ne oluyordu ?

•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•
°
°
°
Hepinizi seviyorum <3

Neighbor Across √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin