1.4

421 44 19
                                    

•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Mark annesine bir şey demeden anahtarını telefonunu ve kulaklığını alarak evden çıkmıştı. Fakat bir şey unuttuğunu fark etti, artık onu da alması gerekti yanına.

Maske.

Oflayarak anahtarı ile kapıyı açıp gene annesine bir şey söylemeden maskesini alıp çıkmıştı. Karşı apartman ile göz göze gelip en üst katına bakmıştı, Donghyuck'un camı açık değildi. Halen evinin önünde düşünen Mark apartamana bir adamın girmesi ile dikkatini oraya vermişti, acaba adam ile gitse ve...Donghyuck'u dışarı çaığırp her şeyi anlatsa...nasıl olurdu ?

Adam kapıyı tam kapatacakken içeri geçmiş ve merdivenlere yönelmişti. Adamın girmesi iyi omuştu çünkü şifreyi bilmiyordu. En üst kata gelip derin bir nefes almıştı. Üstte tek daire vardı zaten. Bu yüzden kolaydı, tek sorun reddedilmekti. Aldığı nefesi verip zile basmıştı. Kapıyı beklediği kişi açınca ise bir nebze mutlu olmuştu. Onu özlemişti.

Donghyuck kapıyı açtığında babasının olmadığını ve onun yerine Mark'ın orada olması ile şaşırmıştı. Gözlerini Mark'ın üzerinde ve yüzünde gezdirmişti. İkiside kapıda ve hiçbir şey söylemeden duruyorlardı. En sonunda Donghyuck'un annesi gelmiş ve "baban değil mi-oh merhaba evladım" "m-merhaba efendim" "ne için gelmiştin ?" "aa...şey ben D-donghyuck'a bir şey soracaktım da" "oh peki" deyip içeri geçmişti. Donghyuck tek kaşını kaldırarark ona bakıyordu. Biraz bakışları soğuktu, çünkü Mark'a dargındı.

"Şey...dışarı çıkmak, ister misin ? İzin verilmiş...yani eğer istersen biraz dışarıda bir yerde oturup, konuşuruz..? Yani, sana açıklamak istediğim şeyler var...hm ?" Donghyuck belli etmek istemese heycanlanmıştı. Mark onunla ne konuşacaktı ? Ne giymeliydi ? Nereye gideceklerdi ? "Tamam...ben giyinip geleceğim burada bekle" Mark hızlıca kafasını sallamış ve merdivenlere oturmuştu.

"Anne ben dışarı çıkı-" "maskeni al ve dezenfekte sürmeyi unutma" "tamam" Donghyuck üzerine hırkasını giyip kapıya yönelmişti. Her şeyini kontrol ettikten sonra kapıyı açmış ve Mark'ın yanına gitmişti. Ayakkabılarını orada bağlayıp "gidelim" demişti.

İkili Mark'ın yönlendirmesi ile bir dağa gelmiştiler. Mark burayı çoktan düşünmüştü. Tek arkadaşı olan Donghyuck ile bu dağa, gittiği ışıklı ağaca ve daha sevdiği ve gizli olan bir çok yere gitmek istiyordu.

Kanada'ya gitmeselerdi.

"Ne konuşacaksın ?" Mark tedirgince Donghyuck'a baktı. Rüzgarda uçuşan saçları çocuğun gözününün hafif kısılmasına yol açıyordu. Günbatımı tüm güzelliği ile Donghyuck'un yüzüne geliyordu ve bu Mark için mükemmel ve saklanacak bir görüntüydü. Mark Donghyuck'a bakmaya o kadar dalmıştı ki, Donghyuck'un yüzünün kızardığını ve ona "n-ne diye öyle bakıyorsun ?" demesini sonradan idrak etmişti. Mark ona gülümseyip tekrar manzaraya dönmüş ve söze başlamıştı.

•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•
°
°
°
Mrblr...normalde tek bölümde yazıp bitirecektim ama iki bölüme sığar diye düşündüm ve ayırdım sjjskskksks.

Hepinizi seviyorum <3

Neighbor Across √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin