1.Bölüm

187 37 8
                                    

"Ne düşünüyorsun? "

Ebrar'ın kahküllerinin altında meraklı ve sorgulayıcı bakışlarına dönene kadar aslında daldığımı fark etmemiştim. Kaşlarını çatmış, gözlerini kısmış bir şekilde benden cevap bekliyordu. Özlediğim yüzüne bir kez daha baktıktan sonra ona döndüm.

"Bir şey düşündüğüm yok aslında, sadece Amerika'ya çok alışmıştım galiba. Neredeyse koskoca beş yılımı orada okuyarak yaşadım. Durumuma ya da ne denir düzenime belki de alışmıştım ,tek ve sade yaşamaya. Ama şimdi olmak istediğim yerdeyim ve biraz boşlukta gibi hissediyorum. Tam olarak anlatamasam da, ne demek istediğimi anladığını düşünüyorum. "

Küçük bir tebessüm ettikten sonra başını aşağı yukarı salladı. Sanırım bu demek istediklerimi anladığını gösteriyordu. Ki sözlerinde düşündüğümü desteklercesine kurmuştu.

"Tabi ki anlıyorum. Aslında anlamayacak bir şeyde yok bence. Eğitimin için oraya gitmiştin ve kendine ait küçük bir dairede yaşıyordun. Neredeyse her şeyi de tek başına yapıyordun. Kendi sorunlarının üstesinden kendin geliyordun ve şimdi bunların hepsi üniversite eğitiminin bitmesiyle bitti. Artık anne ve babanın yanında yaşıyorsun ve daha geleli iki gün olmadı. Yavaş yavaş alışacaksın sende bu duruma. Her ne kadar bizi özlemediğini düşünsemde."

Son sözlerini alındığını göstermek istercesine oturduğumuz yerden, yanımızdaki diğer masalara çevirmişti. Aslında şu an sadece benle oynuyordu. Bunu takmadığını biliyordum çünkü beni çok iyi tanırdı. Benim onları özlediğimi çok iyi bilirdi. Oradayken hep yanımdaymış gibi onunla uzun uzun konuşur, hiç ayrılmamış gibi hissederdim. Her yaz ise Ebrar'la tatile gider ve yazı beraber geçirirdik. İkimiz ve kardeşlerimizle...

Benim benden on yaş küçük kardeşim vardı. Adının anlamını taşıyan bir yapısı vardı. Derin. Her şeyi çok derinden yaşar ve bu eşyalarına kadar giderdi. On beş yaşında daha lise ikinci sınıftaydı. Ve benim aksime o çok çalışırdı. Notları da bunu yansıtırdı. Ama ben son hafta çalışanlardandım ve bu bana yetiyordu. Ki bu üniversite yıllarımda da bu geçerliydi, çok zor ders olmadığı sürece. Notlarım ise güzeldi ve bir çok kişiyi bu az emekle geçiyordum. Sınıfta ilk beşlere girecek kadar vardı.

Ebrar'ın ise yine ondan on yaş küçük kardeşi vardı. Akın. O da en az bizimki kadar çalışkan bir çocuktu. Dersleri kadar arkadaşlıklarını geride bırakacak bir ilişkileri vardı Derin'le. Birbirlerinden hoşlanıyor ama asla dile dökmüyorlardı. Ben ve Ebrar'a bol bol malzeme verirlerdi dedikodu için. Her hareketleri olaydı ve buna rağmen çok masum sevgileri vardı.

Bizim Ebrar'la arkadaşlığımız ise ortaokul sonda başlamıştı. Evimizi taşımakla olmuştu bu. Onlara komşu olmuş ve tanışmak için gittiğimiz akşam yemeğinde onunla aynı okula gideceğimi fark etmiştim. Arkadaşlığımız böyle başlamış ve liseyi de beraber aynı okulda okuyarak pekiştirmiştik.
Hiçbir şey bizim dostluğumuzu bozmamıştı. Ne kıskanç sınıf arkadaşları ne de aynı erkeklere karşı beslediğimiz ergenlik duyguları... Hep konuşmuş, dinlemiş ve anlaşmıştık.

Ebrar benim aksime daha deli dolu ve vurdumduymaz bir yapıya sahip biriydi. Kaç kişiyle çıkmış, kaç kız veya erkeğin kalbini kırmış önemli değildi onun için. Ya da ders notları veya hocalara kurduğu cümleler... Saygılıydı ama umursamazdı.

Ben ise daha ciddi ve kasıntı biriydim. Abarttım diye tam anlamıyla eğlenmezdim mesela. Konuşacaklarımı düşünür, tartardım. Kimsenin kalbini kırmamaya dikkat ederdim. Aslında ona göre sadeydim sadece.

Şimdi ise Amerika'dan daha iki gün önce gelmiş ve onunla bir alışveriş merkezinin restoranında buluşmuştum. Hala komşu olmamıza rağmen Ebrar'ı az görürdüm çünkü son sınavlarını daha bitirmemişti. Ve umursamazlığının bedelini ödüyordu.

YABANCI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin