Astral Seyahat

193 17 6
                                    

Kimse konuşmuyordu. Riddle'ı duyan herkes nefesini içine çekmişti.

"A-ah!" dedi ses. "Yoksa küçük Piper'ın Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'in kızı olduğunu bilmiyor muydunuz? Sanırım bir pot kırdım." Kahkaha attı.

Yanımdaki Barty, kapılara koşmaya çalıştı ancak tam koşacakken, arkasında biri belirdi ve onu yakasının arkasından tuttu. Gerçekten de bir yaratıktı. İnsan gibiydi de ama. İnsanla inferiusun karışımı gibiydi. Lacivertti ve uçuyordu.

"Bir yere mi gidiyordun canım?" dedi. Sesi artık normal bir şekilde çıkıyordu, çatallı değil. Barty çığlık attı, yaratık güldü.

  "Kim olduğumu biliyor musunuz - ben Voldemort değilim. O iğrenç sümüklü tezek yığını değilim ben." dedi. Nedense onu orda boğma isteği duydum. Ne? Voldemort'a hakaret ettiği için onu boğma isteği mi duydum ben?!

  "Ki-kimsin s-sen?" dedi kapıdakilerden biri. Aşırı korktuğu belliydi ancak bunu belli etmemeye çalışıyor gibiydi. Öne falan da çıkmamıştı. Onlar böyle korkuyorsa Barty Crouch Jr'ın ne yaşadığını tahmin etmek bile istemiyordum. Yaratık hala onun yakasının arkasını tutuyordu.

  "Ben biri değilim. İsteyen herkes ben olabilir. Ya da olamaz, vazgeçtim." dedi yaratık. Rengi koyulaşmıştı. "Aslında düşündüm de, size kim olduğumı söylemeyeceğim."

  Başka bir ses güldü. "Söylemene gerek olmayacak." dedi. İşte o zaman dananın kuyruğu koptu.

İlk yaratığın yüzünü pek göremesem de aşırı güçlü hir korku hissediyordum. Etrafına korku yayıyordu. Yine de gülmeyi başardı. "Şimdi görürsün sen!" dedi ve şeffaf bir hale gelip Barty'nin içinden geçti.

Şaka değil. Bildiğimiz içinden geçti. Barty yere yığıldı. Her yerinden kanlar akıyordu. Bordo kan. Herkes çığlık çığlığaydı. ben de sürünerek kapının oraya gitmeye çalıştım ama olmadı. Yaratık benim de içimden geçti. Ben ölmüştüm.

"Şimd gidebiliriz!" dedi ikinci yaratık. Kötülük hissi gitmişti ama kendimi hissetmiyordum.

Kapılar bir anda açıldı. İçeri Dumbeldore, Mcgonagall ve Slughorn girdi. Tüm öğrenciler dışarı çıktı. Birkaç kişi kalmıştı. Çığlık atmaya çalıştım ama ağzım kıpırdamadı bile.

Dumbledore bana doğru eğildi. Soluğunu tutup ayağa kalktı. Asasıyla beni havaya kaldırıp kapıdan çıkarttı.

Mcgonagall'ın "Potter, Black, Evans, Mckinnon, Lupin, doğru yatakhanelerinize!" dediğini duydum.

🐍🐍🐍

Uyandığımda bedenime bakıyordum. Bekle ne? Karnım yarıktı ve bordo kanlar çıkıyordu. Ama neden bordo?

Hastane kanadındaydım. Ellerime baktığımda şeffaf olduğunu gördüm. Zaten havada uçuyordum. Ama ben bir hayalet miydim ruh mu?

Şeffaf bedenimin üstünde bordo askılı bir tişört ile siyah bir şort vardı. Neden bordo? Bu kıyafetleri kim seçmişti ki? Hiçbir bok anlamıyordum.

Bedenimin yanındaki Madam Pomfrey beni iyileştirmeye çalışıyor gibiydi ama nafile. Yanımda ayakta durmuş Dumbledore, Mcgonagall ve Slughorn vardı. Herhalde ruhtum çünkü hayalet olsam beni görürlerdi. Ama hiçbiri benim orda olduğumun farkıdnda değil gibiydi.

Haraket edebiliyordum, aynı bir hayalet gibi. Ve o anda aklıma annemle yıllar önce izlediğimiz bir astral seyahat filmi geldi.

Kız yüz üstü yatıyordu. Tok değildi, ruhu bedeninden kolayca çıksın diye. Zihnini boşaltıyordu ve iki kaşının arasında üçüncü bir gözden istediği renk ışığın çıktığını hayal edip bedenine tavandan baktığını düşünüyordu. Sonra ruhu bedeninden ayrılıyordu ve karanlık şekiller görüyordu. Ama ben ne bunların birini yapmıştım ne de karanlık şekiller görüyordum. (yazardan dip not: Sakın evde denemeyin!!!)

Ve o anda bedenimin yanında yatan Barty Crouch Jr'ı gördüm. Karnında benimkisi gibi bir yarık ypktu ve bordo kan akmıyordu. Oysa İhtiyaç odasındayken ondan bordo kan aktığına emindim.

Her neyse filmdeki kız normalde içinden, Bedenime dönmek istiyorum diye geçirirse bedenine döneceğini düşünüyordu. Ancak kız bedenine dönememişti. Astral zamanda takılıp kalmıştı. Ya bana da öyle olursa? Böyle düşünmemin nedeni astral seyahat yaptığımdan emin olmamdı. Ancak ben zihnimi hiçbir zaman boşaltamazdım ki! Yine de denedim.

İçimden, Bedenime geri dönmek istiyorum, dedim. Hiçbir şey olmadı. Aman ne güzel. O sırada Pomfrey, Dumbledore'a bir şeyler söylüyordu.

"Üç dediğimde." dedi Pomfrey. "Bir... iki... üç!" dedi ve aynı anda Mcgonagall vs Dumbledore asalarıyla kalbime vurdu. Az daha kusuyordum. Aşırı hızla dönüyordum ve gözlerimi açtım. Öldüğüme emindim.

"İşe yaradı!" diye bağırdı Pomfrey. "Onu hayata geri döndürdük!"

Bedenime baktım ve hızla doğruldum. O sırada biri bana Uyu diye fısıldadı. Kim olduğunu anlayamadan uyuyakaldım.

*

  Bir günde iki bölüm atıyorum. Kıyamet alametleri bunlar. Neyse bu bölüm çok korkunçlu oldu. Oylamayı unutmayın ama bb❣️

Piper Mia Wang |Marauders AU💍Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin