Bölüm 13

160 120 147
                                    


Bölüm Şarkısı 'İlker Kaleli - Sorma'

*****

Bir arada olmanın kaçınılmazlığından başka bir neden yok muydu bizi yaklaştıran?

~Oğuz Atay

...

-Birkaç ay sonra-

Uyandığımda başım çok ağrıyordu. Yol yorgunluğundan olsa gerek. Hemen bir ağrı kesici almıştım.

Annem; Çok ağrı kesici içiyorsun. Hem de aç karna.

Ben; Çok başım ağrıyor. Orantılı bir durum.

Annem; Aaah ah, ben seni göreceğim yarın, bir gün. Hasta olacaksın ilaç içe içe.

Ben; Ben ağrı kesiciden başka ilaç pek içmiyorum.

Annem; İyi, ne yaparsan yap!

Annemin haklı olduğunu biliyorum. Ama sık sık ağrısı olan biriyim. Ve başka türlü hızlı çözüm bulamıyorum.

...

Az sonra kahvaltıya inmek için odamızdan çıkmıştık. Asansörden indiğimiz zaman, otelin sağ lobisinde yemek alanı bulunuyordu.

Ben; Anne nereye?

Annem; Kahvaltıya. Aaaa, kafam karıştı. Ters tarafa gidiyorum, bak.

Ben; Gel hadi, gel.

Ters yöne gitmişti.

...

Kahvaltıdan sonra dışarı çıkmıştık. Birer kahve içmek üzere kafeteryaya gitmek üzere yol almaya başlamıştık.

Bu esnada kafamda türlü düşünceler vardı. Koskoca bir okul senesini bitirmiştik ve Öykü, hâla Hazar olayını gerçek zannediyordu. Üstelik sadece Öykü de değil, Oğuz hakkında önyargısı olan herkes bunu böyle biliyordu.

Oysa açsam şimdi gözlerimi, hepsi bir kabus olsa...

Hayatım başlı başına bir kabustu.

Sensizliğimle, senin için savaş veriyorum. Ağır yaralıyım...

...

Garson; Hoşgeldiniz. Ne alırdınız?

Ben; Anne. Kahve, değil mi?

Annem; Evet.

Ben; Biz iki kahve alabilir miyiz? Bir şekerli, bir sade.

Garson; Tabi. Başka bir isteğiniz var mı?

Ben; Hayır, teşekkürler.

...

Kahvelerimiz gelesiye kadar laflıyorduk. Birazdan kahvelerde gelmişti. Konu konuyu açarken, saatin epey geçtiğini farkettik. Otele doğru yol almaya başlamıştık.

Texting | Dolunay'da AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin