ü ç

739 143 22
                                    

Buranın amacı belliydi. Genelde kendine eş bulmak isteyen ya da yabancı kişilerle yan yana yatmaktan hoşlanan insanların geldiği, lüks bir otelden başka bir şey değildi, Jeongin'e göre. Bunu şu an bulundukları odada yalnızca tek bir yatak olması bile, onaylayabilirdi.

▪️▪️▪️▪️▪️

"Şey, yatakta siz yatın. Ben koltukta yatarım"

Hyunjin şaşırdı. Çünkü Jeongin bunu söylerken hiç istemiyor ya da bundan rahatsız gibi görünmüyordu. Ayrıca kendisine söylenilmesinden - sırf haketmediği için rahatsız olduğunu dile getirdiği- "siz" sözcüğünü, kim olduğunu bile bilmediği bir başkası için kullanmaktan çekinmemişti.

Hyunjin, düşüncelerine dalmış bir şekilde cevap vermediğinden, Jeongin onayladığını farz edip, günün yorgunluğunu bir an önce atmak adına, koltuğa oturmuş ve başını koltuğun kenarına yaslamıştı. Ağırlaşmış göz kapakları, direnmekten kurtulduğu için bir daha açılmayacakmış gibi kapandığında birkaç dakika içinde kendisini ziyarete gelecek uykunun, kapısını çalmasını bekliyordu.

Hareketsizlikten kurtulduğu gibi, heykel bakışlarını arkasındaki koltukta uyuyan bedene çevirmiş etkisinden kurtulduğu şaşkınlığın ardından konuşmuştu.

"Yatakta uzanabilirsin. Bu benim için sorun değil. Şu an uyumayı düşünmüyordum zaten"

Cümlesini itaf ettiği bedenden hiç hareket gelmeyince çoktan uyuduğunu anlamış ve gün içinde ne kadar yorulmuş olabileceğini düşünmüştü. Birkaç dakika önce kurmadığı bu cümle için ondan özür diledi.

Uyandığında, yatış şeklinden dolayı hiçbir yerinin ağırmaması umuduyla onu orada bıraktı ve duşa girdi. Yeni kullanılmasına aldanılmaksızın, temiz ve düzenli bulduğu banyo, dikkatini çekti. Oda arkadaşı birlikte geçirdikleri yirmi - yirmi beş dakika içerisinde kendisine pek düzenli görünmüştü. Kullandığı bornozu yerine asmasından, yolculuğu esnasında giydiği kıyafetlerini "katlayarak" kirli sepete koymasına kadar her şekilde düzenliydi. Ona uymalıydı değil mi? Düzenli olmalıydı. Hayır. Bırası onunda odasıydı..

Çıkarttığı kıyafetlerini kirli sepete attığı gibi duşakabinin içine girdi. Sıcak suyu açtı ve keyfini çıkarttı... Duştan çıkacağı sırada bornozlara baktı, Jeongin'in üzerinde gördüğü mavi bornoz kendisine yakın taraftaydı. Hemen yanında ondan daha koyu renkte olanı aldı. Üzerine geçirdi ve beline bir düğüm atıp banyodan çıktı. Jeongin'in uyuduğu koltukta, onun hemen yanında kendisi için ayrılan büyük kutuyu açtı ve pijamalarını aldı. Tekrar banyoya girip üzerini değiştirdi ve bornozunu eski yerine astı. Islak saçlarını, dolapların birinde bulduğu kurutma makinesiyle kurutup odaya geçti. Bir saat önce yarı çıplak halde uzandığı yatağa girdi. Gözlerini kapatmak üzereyken koltuğun üzerinde, hiç rahat görünmeyen bir pozisyonda, uyuyan bedene baktı. İçi rahat etmedi. Ne kadar umursamaz olmak istese bile, orada uyuyan kişi, kendisinin iyiliğini düşünmüştü. Yataktan kalktı ve ona yaklaştı.

"Jeongin"

Seslenmesi bir işe yaramadı. Jeongin derin bir uykudaydı. Tatile girecek olmasına rağmen uçuşundan hemen önce şirkette, yine başkalarının yapması gerekenleri yapıyor, çalışıyordu. Göz kapakları, sabahın erken saatlerinde, şirketteki yoğun çalışmasından, uçak yolculuğu sırasında arkasında oturan kadının küçük bebeğinin ağlama sesine, resepsiyondan odasını bulma yolculuğuna kadar bütün yükü üzerinde taşımış. Nasıl biri olduğunu bilmediği biriyle aynı odada olmasını umursamadan kapanmıştı. Hyunjin gözlerinin bu kadar çabuk uykuyla buluşmasına şaşırmış. Şu an başında dikili haldeyken göz altlarındaki morlukları fark etmişti. "Ne iş yapıyor da bu kadar yoruluyor?" diye geçirdi içinden.

two foreigners and a hotel room | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin