o n d ö r t

382 80 46
                                    

Surprise!!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Surprise!!

sanırım bu sınav döneminde yayımladığım son bölümdü yani bundan sonraki bölüm henüz yazılmamış bu yüzden ne zaman atarım bilmiyorum ama yorum sınırı koymam istenirse yaparım öyle. bir bölüme sadece 12 yorum geliyor çünkü..
...

Göğe yükselen uçurtma, gökyüzünde rüzgarla birlikte oradan oraya süzülürken bir yerde sabitlenince yavaşlamıştı ama Hyunjin düşmemesi için ellerini, Jeongin'in arkasından iki yana uzatarak diğerinin ince parmakları üzerine koyarken kontrolü eline aldı hemen.

Üstelik siyah saçlı, genç bedenin sırtı onun göğsüne yaslıyken, bu kez çocuk gibi görünen Jeongin'di.

◾◾◾

Hava kararsa da umurlarında olmayacak kadar dalgın bir ifadeyle uçurtma uçurtmaya devam ediyordu ikili. Sarı saçlı oğlan önündekinin ellerini tutmaya tamamen odaksızken, fark etmeden arada okşuyor, sıcaklığını daha iyi hissetmek için parmaklarını sürekli hareket ettirerek mutlu ediyordu kendini. Jeongin'se gökyüzündeki kedi figürlü sevimli uçurtmanın süzülşünü, dışarıdan onları gören birisinin de aynı fikirde olacağı bir tabirle 'çok daha sevimli' bir ifadeyle izliyordu.

Hyunjin çenesini önündeki omuza yerleştirmeden önce yüzüne çarpan birkaç saç teline aldanmadan, hoşuna gittiğini belli ederek burnunu sürmüştü siyah saçlara.

"Çok güzel kokuyor" diye mırıldandı genç olanın kulağına doğru, fısıltı misali çıkan sesiyle. Yaptığının ne kadar garip olacağını düşünmemişti ama Jeongin rüzgarın uğultusunda boğulan cümleyi duymadı zaten. O an ikisi de umursamadı ama bir çift gibi görünüyor ve kumlar üstünde birbirlerine yaslanmış uçurtma uçururken, çocukların bile dikkatini çekiyorlardı.

Eğer bir ilişki içerisinde olsalar böyle bir ilişki isteyeceklerdi kendilerince. En azından Hyunjin böyle düşünüyordu.

Ki şu an sadece samimi arkadaşlar gibi vakit geçiriyorlardı aslında, yani bahaneleri buydu.

Esen rüzgar uçurtmayı havada sallamaya devam ederken gittikçe sakinleşen havayla uçurtma yere süzüldü. Tabi o sırada sadece Jeongin buna odaklı olduğundan diğeri anlık çok umursamamıştı.

Kedi figürü denize kıyısı olan kum taneleriyle buluşunca, küçüğün dudakları somurtkan bir ifadeye büründü, elindeki ipi bırakarak etrafına dolanan kolların sahibinden ayrıldı ve hızla uçurtmaya doğru koştu. Hyunjin o an farketti dalıp gittiğini, kendisinden uzaklaşan genci izlerken ona takılı kalmanın şaşkınlığıyla bir süre hareket etmedi.

Jeongin kolları arasındayken fark etmemişti birlikte uçurttukları uçurtmanın artık gökyüzünde olmadığını.

Kumlara oturarak genç olanın yanına doğru elindeki uçurtmayla koşuşunu izliyordu, şimdi. Kendisi gibi Jeongin de huzurlu muydu merak ediyordu.

Onu tanımadan önce, birkaç umursamaz gazetecinin yalan haberleriyle soğuk biri olarak tanımlamıştı genç oğlanı, işini umursamayan ve sonucu önemsemeden, babası sayesinde zirvede çalışan olduğuydu bildiği. Şimdiyse bir uçurtma için heyecanla koşturan, konu işi olduğunda da en sıkı çalışmaya uyum sağlayan genç bir adam vardı karşısında.

Düşünceleri değişmişti tamamen ve o Jeongin'i böyle tanıdığı için mutluydu.

Siyah saçlı koşturmaktan yorulmuş bir ifadeyle diğerinin yanına oturduğunda nefes nefese kaldığından kendine gelmeye çalışıyordu. Hyunjin onu izlerken sadece kendisine odaklandığından diğerinin dalgın bakışlarını fark etmedi Jeongin.

"Daha fazla uçuramayacağım sanırım" dedi. "Yoruldum"

Sarı saçlı olan esen hafif rüzgarla genç olanın yüzüne çarpan birkaç saç telini gözleri önünden çekerek gülümsedi, hiç yorulmamış olsa bile diğerine uyum sağlamak adına ''Ben de'' dedi sadece. Yanlarına gelen genç bir çocuğun uçurtmayı kullanmıyorlarsa alabilir mi diye sorması üzerine, kedi figürüne veda etti Jeongin.

"Eğlenceliydi"

Sarışın oğlan, izlediği gencin küçük bir tebessümle söylediği şeye güldü. Uçurtma uçurmak gibi küçük bir şeyde mutlu olduğu için şaşkın olsa da seviniyordu.

Denizin ıslattığı kumlar üzerinde uzak aralıklı insanlar, iz bırakarak yürürken onları izlediler. Çıplak ayakları ve kısa şortuyla, elinde tuttuğu birkaç feneri, kırmamaya özen göstererek yürüyordu bir adam.

Hyunjin, yüzü önüne düşen sarı saçlarını kulağı arkasına sıkıştırırken "Bir dileğin var mı?"  diye sordu Jeongin'e dönerek.

"Herkesin vardır" diye cevap veren genç adama dalgın bir baş sallamayla onay verirken gülerek ayağa kalktı. Fenerlerini taşıyan orta yaşlı adama doğru koştu ve iki tanesini kendisi için alırken, az önce ayrıldığı yerde onu izleyen Jeongin'e baktı.

Siyah saçları rüzgara yenilirken Hyunjin'in ne yaptığını anlamış kendi bacaklarını izliyordu genç olan. Hyunjin iki siyah kalemi aynı adamdan alarak ona doğru gelirken de başını kaldırıp gülümsemişti.

Yanına gelen dilek fenerlerine bakarak kumlar üzerine yeni oturan Hyunjin'e döndü. Pantolonuna yapışan kum tanelerini silkeliyordu sarışın genç. İşi bitince elindeki kalemlerden birini Jeongin'e vererek feneri onun bacakları üzerine bıraktı.

Kendi fenerine kapağını açtığı siyah kalemin kalın ucuyla dileğini kazırken "Ne diliyorsan yaz" dedi gülümseyerek. Jeongin'in bir süre düşünerek yazmasını beklerken kendi fenerini kenara bıraktı. Onu izledi. Rüzgar esmeye devam edip siyah saçları sallarken, feneri almadan önce düşündüğü dileği yazdığı için tebrik etti kendini. Jeongin'le olmanın onu mutlu ettiğini fark ediyordu artık.

Az önce fenerleri aldığı adam yanlarına gelerek bir kibrit kutusunu onlar için bırakmış ve Hyunjin'e çok şey anlatan  kocaman gülümsemeyle ayrılmıştı oradan.

Jeongin, fenerini sarışın gibi kenara bıraktığında ne yazdığını incelemeden ayağa kalktı Hyunjin, elini uzatarak Jeongin'i de kaldırdığında kibrit kutusundan aldığı bir çöpü kutunun kenarına sürterek iki fenerin de mumunu yaktı. Jeongin kendi elleri arasındaki feneri gökyüzüne uzatarak Hyunjin'e dönerek -onları uzaktan izleyen sarı saçlı genç bir adamdan habersiz- onunla birlikte feneri gökyüzüne bıraktı.

O sırada, eski sevgilisinin müdür olarak çalıştığı bu otele küçük bir konuşma yapmak için geri dönen Han Jisung, ikiliyi uzaktan izlediğinden birkaç yıl önce Lee Minho'yla buna benzer bir sahneyi canlandırdığını hatırladı ve bir çift olarak düşündüğü ikili için kendilerine ait olandan farklı bir gelecek diledi.

two foreigners and a hotel room | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin