4- KAÇIŞ

72.5K 3.5K 3.8K
                                    

"Ali-" dedim ama birden karşıda gelen yoğun ses ile durdum. Yine dışarıdaydı, muhtemelen her zaman gittiği mekandaydı.

"Aliiiiii hadi ama gel." dedi bir cırtlak ses. Yine kızlarlaydı. "Bana emir verme!" dedi Ali ona sert bir şekilde. Dudaklarımı yaladım.

"Söyle ne söyleyeceksen sende!" dedi bana da sinirle. Çarşafla oynuyordum korkudan.

"Bu gece gelecek misin diye soracaktım." diye sorduğumda arkada ki müzik sesi yeniden yükselmişti.

"Hayır." dedi net bir şekilde. Ardından telefonu yüzüme kapatınca, ekrana bakakaldım. Uzun uzun kapalı olan ekrana baktım. Gözlerimin dolduğunu hissettim.

Kalkıp lavaboya yürüdüm, çeşmeyi açıp yüzüme su çarptım. Aynaya bakışlarımı çevirince orda gördüğüm kişiden korkmuştum. O kadar zavallı bir hale gelmiştim ki bir yıldır. Kendimi bile tanıyamaz olmuştum. İçimde ki ona karşı olan sevgim asla ve asla eksilmiyordu. Bu durum beni daha çok çıkmaza sokuyordu.

Lavabodan çıkıp salona geçtim ve oturdum. Bir yıldır evde yaptığım tek şey buydu zaten. Oturup onu düşünmek. Hayatım çok korkunç bir hal almıştı. O kadar fena bir durumdaydım ki. O gençliğini yaşarken ben resmen hapis hayatı yaşıyordum. Ondan kurtulamıyordum bile. İstesem bile kurtulamıyordum.

Ani gelen bir cesaretle ayağa kalktım ve dolabıma doğru gittim. Düşünmeden hareket ediyordum. Dolaptan bir tişört ve pantolon çıkardım. Üzerime giyinip aynadan kendime baktım. Saçlarımı düzelttim.

Evet, bugün yapacaktım bunu.

Telefonumu alıp anneme mesaj attım, bugün dışarıda olacağıma dair. Annem aradığında telefonu açtım.

"Oğlum iyi misin?" diye sordu telaşla. Salona geçerken stresliydim.

"İyiyim anne, dışarı çıkacağım sadece."

"Sübhanallah..." dedi annem. Gözlerimi devirsem de haklı olduğunu biliyordum.

"Haberin olsun anne, öptüm hadi görüşürüz."

"Dikkat et oğlum..." dedi halen şok içindeyken. Haklı kadın, uzun süredir dışarı çıkmıyordum.

Telefonumun kamerasını açıp saati, masayı, koltuğu, odamda ki avizeyi, pencereyi çektim. Ardından hava kararmaya yakınken hızla kendimi dışarıya attım.

Daha önce çok kez gitmek istediğim gay eğlence mekanlarına doğru yürürken, mutlu değil daha çok endişeliydim. Şuan uzun zamandır ilk defa ona haber vermeden dışarı çıkmıştım. Her an bir yerlerden fırlayabilir gibi hissediyordum.

Bir mekanın önüne geldiğimde içerde yüksek sesli müzik çalıyordu. Önünde birkaç kişi içeri girerken, kafamı eğerek bende onlarla beraber girmeye çalıştım. Ta ki kuvvetli bir kol beni tutana kadar.

"Hop, burası anaokulu değil evlat. Hadi uza." dedi kel kapının önünde duran koruma. Kaşlarımı çatıp ona baktım.

"Küçük değilim ben."

"Velet, büyü de gel."

Sinirle yeniden içeri girmek için bir hamle daha yaptığımda bu sefer beni gerisi geri savurdu. Tam düşecekken bir kol dengemi sağlamıştı. Kafamı kaldırdığımda yirmili yaşlarda, kirli sakallı bir çocuk görmüştüm. Kel adama doğru bakıyordu.

"Arkadaş benimle." dedi sertçe. Kel adam bir şey diyecek gibi oldu ama ardından ağzını kapattı. Yanımda ki beden bana bakıp çenesiyle içeriyi gösterince onunla beraber yürüdüm yüksek sesli yere. İçeri girerken kel adama sırıtmayı da ihmal etmemiştim. İçeri girip biraz ilerken yanımda ki beden halen benimle duruyordu.

"Gel." dediğinde şuan tek onu tanıdığım ve beni kurtardığı için onu takip ettim. Bir köşeye, koltukların olduğu yere geçince bende peşinden onun yanına oturdum. Şuan yanımda bir erkek vardı, gay bardaydım ve Ali'nin haberi yoktu!

"Neden geldin buraya, yaşın çok küçük." dediğinde gözlerine baktım. Arkadaşça bir tavırla bakıyordu.

"Sende çok büyük sayılmazsın." dediğimde gülümsedi.

"Evet ama küçük de sayılmam." omuz silktim ve önüme döndüm. Birkaç dakika konuşmadık. Garip hissediyordum, uzun süredir ilk defa yanımda Ali harici başka biri vardı ve ben göz hapsinde değildim.

"İçki içer misin?" diye sordu, bakışlarımı ona çevirdim. Neden benle konuşmak istiyordu ki?

"Olur." dediğimde kalktı yanımdan ve bar kısmına gitti. Neden olur demiştim ki... 

Yanıma geldiğinde elinde bir kokteyl vardı, kendisinde de tekila. Bana uzattığı kokteyl içtim.

Zaman geçtikçe konuşmaya başlamıştık ve aşırı tatlı bir çocuktu. Daha doğrusu güzel bir arkadaş. O da benim yaşlarımda gay olduğunu anlamıştı. Ve şuan sevdiği biri vardı. Bana sorunca yüzümün şeklinden dolayı ısrar edince bende utana sıkıla anlatmaya başladım. Normal bir ilişkim olmadığı için yüzüm kıpkırmızı olmuş bir şekilde anlatıyordum. Ama biriyle de konuşmaya çok ihtiyacım olduğunu anlamıştım. Çocuk şok içinde beni dinliyordu, beni alıp daha sakin bir yere çekti ve orada biraz ağlayıp biraz utanarak anlatmaya devam ettim.

"Vay orospu çocuğu!" dedi dehşetle. Dudaklarım büzülmüşken ona baktım. Daha sonra önüne baktı.

"Çok salağım değil mi?" diye sordum üzgün bir sesle.

"Valla öylesin, insan insana bunu yapmaz." dedi, sonra bana döndü.

"Onu neden halen seviyorsun?" diye sordu. Omuz silktim.

"Bilmiyorum, çok seviyorum." dediğimde kafasını salladı.

"İkiniz de delisiniz." dedi dehşetle. Ardından telefonum titreyince cebimden çıkardım ve mesaj atan kişiye baktım, Ali. Çınar'da ekrana bakınca göz göze geldim. Korkuyla mesajı açtım.

Ali:

Yaramazlık yapıyor musun?

Eren:

Hayır.. Odamda uzanıp müzik dinliyorum...

"Korkma.." dedi titreyen elime dokunup. Telefon yeniden titreyince mesaja baktım.

Ali:

Foto at, avizeyi.

Derin bir nefes alarak galeriye girdim ve fotoğrafı attım. Kafamı kaldırdığım da Çınar bana garip bir ifade ile bakıyordu. Evet dünyanın en saçma olayı olabilirdi.

"Evde olduğuma inanmak için bana eşyaların fotoğrafını attırıyor bazen." dediğimde gözleri büyümüştü.

"Amına koduğumun psikopatı!" dedi ve elini ağzına götürdü. Evet, psikopat.

Ali'den onay mesajımı alıp yeniden telefonu indirmiştim. Biraz daha sakindim. Çınar düşünmeye başlamıştı.

"Sen şimdi bu adamdan vazgeçmez misin?" diye sorunca hızla kafamı salladım. O da kafasını salladı.

"O zaman adamı sana aşık etmek için uğraşacağız."

İmkansızdı....

SAVAŞMA SEVİŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin