27- BERDUŞ

57.3K 3.1K 2.1K
                                    

Ali soğukta montuna iyice kapanmış bir şekilde oturuyordu. Rüzgar saçlarını okşarken sigarasını içiyordu. Dünden beri hiçbir şey yememişti! İçim huzursuz olurken derin bir nefes bıraktım.

Mutfağa gidip bir ekmek aldım. Yarıya ve çeyreğe bölerken yarım olanın içine peynir domates yeşillik ve salam koydum. Çeyreğine de aynısını yaptım. Bir peçeteye sarıp poşete koydum. Bir su da alıp mutfaktan çıktım ve kapıya ilerledim. Annem beni görünce ne yaptığımı anlamıştı. Sesini çıkarmadı. Gözlerini çevirdi ve içeri doğru ilerledi.

Ayakkabımı giyinip üzerimde ki kazak ile beraber aşağı indim. Apartmandan çıktığımda Ali'nin yorgun bakışları bana dönmüştü. Benim dışarı çıkacağımı düşündüğü için yerden destek alarak kalkmaya çalıştı ama başı dönmüştü sanırım. Gözlerini kapatıp açtı. O sırada yanına varmıştım. Kafasını kaldırıp bana baktığında birkaç saniye gözlerine baktım.

Ardından onu şoka uğratarak yanına oturdum. Nefesi hızlanırken bana bakıyordu. Ona bakmamaya çalışarak poşette ki yaptığım ekmeği çıkarıp ona uzattım. O kadar heycanlanmıştı ki bir bana bir de ekmeğe bakıyordu. Fark etmeden titremeye başlamıştım. Bunu anlamış gibi aceleyle montunu çıkardı ve çıkarırken ki acelesinin aksine bana dokunmamaya özen göstererek montu sırtıma koydu.

Hiçbir tepki vermeden sadece önüme bakıyordu. Elimde ki ekmeği aldı titreyen elleriyle. O ekmeğini alınca bende kendime yaptığım çeyrek ekmeği çıkardım. Suyu da ortamıza koydum. Halen bana bakıyordu.

Ona bakmadan ekmeğimden bir ısırık alıp önüne bakıp yemeye devam ettim. O da birkaç dakika sonra yaptığım ekmeği yemeye başladı. Onun midesine giren her lokmada kendimi daha iyi hissediyordum.

Soğuk vücudumuza vururken sokakta sadece ikimiz vardık. Hava kararmak üzereydi ve rüzgar sokakta ki ağaçları dalgalandırıyordu.

Çeyrek ekmeğimi bitirdim, uzun süredir bu kadar fazla yiyordum. O yanımda diye daha çok yemiştim sanırım kendime itiraf etmesem de. O da büyük bir açlıkla yemişti ekmeğini.

Eski Ali aklıma geldikçe bu hali bana aşırı ters geliyordu. Nasıl olur da bu kadar değişirdi bilmiyordum. Bakışları, duruşu degişmemişti ama değişen çok şey vardı. Suyu da içmesi için açıp bir yudum alıp kenara koydum. Anında benim dudağımın dokunduğu şişeyi alıp ağzına götürerek suyu yarısına kadar içti. Arından suyu kenara bırakırken kapağını kapattı. Kalkıp gidemiyordum, onun yanından bir kere daha gidemiyordum.

"Eren ne olur bir şey söyle... Sesini duyayım." dediğinde bende uzun süredir onun sesini duymadığımı farketmiştim. İlk konuştuğunda hafifçe irkildim ama yine de ifadesizce durmaya çalıştım. Benden cevap gelmeyeceğini anlayınca derin bir nefes aldı.

"Telefonda videolara baktım belki seni çekmişimdir diye, ordan sesini duyayım demiştim. Ama hiç çekmemişim.." dedi yıkılmış bir sesle. Yutkundum.

"Sesini unutacağım diye korkuyorum, deli oluyorum." dediğinde sesi titrek çıkmıştı. Yaralı eliyle oynuyordu. "Önceden bana beni sevdiğini söylediğin için sesini kesmek için seni.... Şimdi o kadar muhtacım ki." söyleyememişti beni dövdüğünü.

"Keşke o günlere geri dönebilsek." dediğinde titrek bir nefes aldım. Bir tepki verdiğim için gözleri bana dönmüştü ama ben halen apartmanın hafif açık olan kapısına bakıyordum.

"Tek hayatım sen oldun artık, nasıl bir anda böyle oldu bilmiyorum ama omzuna, sarılmana çok ihtiyacım var." dediğinde sesinde ki boğuk tınıyı hissettim.

Gözlerim dolmaya başlarken görüşürüm buğulandı. Bir gözyaşı soğuk rüzgarın da etkisi ile yanaklarımdan süzülürken, bir nefes aldım. Ali ben yanında oturuyorum diye ne yapacağını bilemez bir şekilde bana bakıyordu.

O kadar garipti ki, ben yanındayım diye heycanlanıyordu. Beni yanında istemeyip karşı tarafta oturmamı isteyen çocuk. Sesimi duymak istiyordu cümlemi tamamlamayayım diye karnıma tekme atıp acı dolu çığlık atmamı sağlayan Ali.

Ayağa kalktığımda bana baktı. Gözlerine dönüp baktığımda gitmemi istemiyor gibiydi. Montunu çıkarıp onun sırtına koydum yavaşça. Poşetleri alacak gücü kendimde bulamadığım için daha fazla gözlerinin içine bakamayarak apartmana doğru ilerledim. O da ayağa kalkmıştı belinde ki montla.

"Eren.." dedi endişeli bir tonda. İçeri girersem beni kaybedecekmiş gibiydi. Telaşlı bir şekilde konuşmuştu.

"Ben...Seni..." dedi ve durdu. Bende durmuştum. Derin bir nefes aldı. Pes etmiş bir nefesti "Seviyorum."

Kapının önünde yaşadığım şok ile öylece durmuştum. Ne bir adım atabiliyordum, ne de arkama dönebiliyordum. Ellerim titrerken gözyaşlarım bağımsız bir şekilde akıyordu gözlerimden. Gözlerimi kapattım.

Ona bakmadan apartmandan içeri girerken, derin bir iç çektim...

SAVAŞMA SEVİŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin