16- ÇİFT KİŞİLİKLİ

70.5K 3K 1.7K
                                    

Bir yanık kokusu burnuma dolduğunda gözlerimi kırpıştırarak açtım. Etrafıma bakındığımda evde olduğumu anladım. Dün ki görüntüler aklıma bir bir gelirken kaşlarımı çattım. Ali neden yanımda yoktu? Rüya mı görmüştüm?

Yanık kokusunu daha çok alınca yataktan çıktım, sadece baksır ile duruyordum. Korku ile odadan çıktığımda çarprazda ki banyonun açık olduğunu ve hafif bir duman çıktığını gördüm. Oraya doğru ilerleyince dünyanın en saçma görüntüsü ile karşılaştım.

Ali, altında bir pantolon üstü çıplak bir şekilde, elinde sigara ile yanan ateşe bakıyordu. Yanan ateşin içine bakınca tişörtümün ucunu gördüm. Ali'nin gözleri bana çevrilmişken sigarasını içmeye devam ediyordu.

"Ali ne yapıyorsun?" diye sordum halen ateşe bakarken.

"Kıyafetlerini yakıyorum, piç kuruları dokundular. Bunları bir daha asla giyemezsin." dediğinde ilk başta şok içinde yüzüne baktım. Her defasında beni bu kadar şoka nasıl uğraşıyordu bilmiyordum. Ama daha sonra absürt bir şekilde dudaklarım büzüldü.

O küle dönmüş kıyafetlerin üzerine su döküp ateşi söndürdü. Ardından yanda ki çöp poşetine koydu. Etraf berbat olmuştu ve içerisi çok kötü kokuyordu.

"Annem beni öldürecek." dedim ağlayan bir tonda. Şuan düşündüğüm tek şey bu muydu gerçekten.

"Kimse sana bir şey yapamaz." dedi elini lavobada yıkarken, gayri ihtiyari bir şekilde söylemişti.

Ardından bana döndü, vücudumu süzdü. Ona sarılmak istiyordum. Kapının önünden geçip gitti ve salona oturdu. Halen sigarasını içiyordu. Mutfağa gidip bir küllük getirip önüne koyarken yanına oturdum. Küllük olmasa içeri doğru atardı ve umrunda bile olmazdı.

"Özür dilemeyecek misin?" dediğinde ona döndüm. Normalde şuan binlerce kez özür dilemem gerekiyordu. Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Beni kurtardığın için teşekkür ederim ama özür dilemem. Çünkü ben haklıyım." dedim bir çocuk gibi. 

"Hasbinallah!" dedi kafasını yana çevirip sinirlenirken. Omuz silktim. Ellerimi önümde birleştirip ellerime bakmaya başladım. Ona söyleyemesem de dün beni öyle yakaladığı için ondan utanıyordum.

"Bir daha yapacak mısın?" sert sesi kulaklarıma değerken kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Hayır." dediğimde sigarasını bitirip küllüğe uzanıp söndürdü. Ona doğru baktım.

"Aferin, sözümden çıkarsan bu sefer senin de kolunu kırarım." dedi geri arkasına yaslanırken.

"Ben dediklerimin arkasındayım, bana karışamazsın." dediğimde sert bir şekilde bana döndü.

"Eren." dedi uyarır bir tonda. Kaşlarımı çatmaya çalıştım.

"Ali eğer o kızla olmaya devam edersen ben böyle olacağım." dediğinde kaşları hayretle çatıldı.

"Ne yani beni tehdit mi ediyorsun?" dediğinde omuz silktim.

"O varsa, ben yokum." dediğimde birkaç saniye yüzüme öfke ile baktı. Ardından saçlarını karıştırdı. Aşırı öfkelendiği belliydi.

"Tamam." dediğinde şokla gözlerimi açtım. O da saçını bırakıp sert bakışları ile bana dönmüştü.

"Gerçekten mi?" dedim inanamayarak. Sinirle dudaklarını dişledi.

"Eren zorlama beni." dediğinde kendime engel olamayıp ona yaklaştım ve sarıldım. Ali olamazdı bu.

Ben ona sarıldığımda o da beni kendine çekip kucağına oturttu. Bacaklarımı iki yana koyup tam olarak bedenine yapıştım.

"Ali.." dedim ne diyeceğimi bilemeden.

"Adım bir tek senin ağzına yakışıyor." dedi sakince. Bazen ona bir şey oluyordu, çift karakterli gibiydi.

"Lütfen bir daha sevgili yapma." dedim, neden dedim bilmiyordum ama istemiyordum işte sevgili yapmasını. Bana baktı derin derin. Cevap vermedi.

Tek sorun sevgili yapması değildi elbette, bana attığı tokatı unutmamıştım.

"Ben şimdi gidiyorum, gece belki gelirim." dedi gözlerimin içine bakarak. Ondan ayrılmak istemiyordum.

"Gitmesen." dediğimde kalçamı okşadı. Kafasını olumsuz anlamda ama çok yumuşak bakıyordu.

"Olmaz." dedi. Ama kalçamı okşaması derinleşmişti.

Okşaması derin bir hal alırken dişlerini sıktı, ardından kollarımı kendinden ayırdı ve beni kucağına popom dizlerine gelecek şekilde oturttu.

Ben kafam koltuğa yapışmışken ellerimle kalkmaya çalıştım ama o engelledi. Ardından baksırımı sıyırdı. Popomu okşamaya başlayınca dudağımı ısırdım. Deliğime yavaşça dokunduğunda kıpkırmızı olduğumu hissettim.

Ardından popom öpülünce gözlerimi sonuna kadar açtım. Her köşesine öpücük değerken heycanla kısık kısık inledim.

"O kadar tatlı ki..." dedi, utandım. Dişlerini hissedince bir lobumu dişlerinin arasına aldığını hissettim. Bir kez daha inledim. Isırdığı yeri öpüp bir şaplak attı. Baksırımı kapatıp beni kaldırdı. Utançtan yüzüne bakamıyordum.

"Şimdi gidebilirim." dediğinde kafamı eğdim. Bedenini kaldırınca bende otomatik olarak ayağa kalktım. Halen popomdan tutarken, benden ayrılıp odaya gitti ve üzerini giyindi. Ardından yüzüme bakmadan kapıdan çıktı. Onun bu hallerine alışmıştım.

O gidince pencereleri açtım ve oda spreyi sıktım her yere. Ardından banyoyu yıkadım. Annem gelince hiçbir şeyi anlamaması gerekiyordu.

Salona geri gidince küllüğü çöpe döktüm. Aşırı yorulmuştum. Koltuğa oturduğumda sırıtıyordum.

Çok seviyordum onu...

SAVAŞMA SEVİŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin