SAVAŞMA SEVİŞ

38- HUYSUZ ALİ

Zile hızlı hızlı basarken diğer yandan da kapıyı tıklatıyordum. Kalbim ağzımda atıyordu neredeyse. Kapı birkaç saniye sonra açılıp Talha görüş açıma girince onu endişe ile kenara ittim. O homurdanırken, arkamda ki Çınar'ı da umursamadan koltukta kolu sargıda olan Ali'nin yanına doğru süzüldüm.

"Ali..." dedim korku dolu bir sesle. Ali'nin bakışları beni bulduğu anda, dolu gözlerimle kolunda ki sargıya baktım. "Nasıl oldu." dedim korku dolu bir sesle.

"Bir şey yok birtanem.." dedi beni sakinleştirmek için, kolumdan çekip yanına oturttu. Gözlerim halen sargıdayken, o avucunu yanağıma yumuşak bir şekilde koyup dudağımdan sıkı bir şekilde öptü.

"Geçmiş olsun Ali." sırıtarak içeri giren Çınar ile halen dudağı dudağımdayken ona ters bir bakış atıp sesli bir şekilde dudaklarını ayırdı.

"Bu piç niye geldi?" sinirle sorduğunda Çınar kıkırdayarak koltuğa oturdu.

"Valla Ali vurulmuş deyince dayanamadım, bu olay kaçmazdı." dedi sırıtarak. Talha gülmemek için dudaklarını dişleyerek gelip tekli koltuğa yayvan bir şekilde oturdu. Çınar'a ters bir bakış attım.

"Çınar!" dedim uyararak. Elini tamam anlamında kaldırıp dudaklarını birbirine bastırdı. Tekrar Ali'ye dönüp elinden tuttum.

"Anlat sevgilim, nasıl oldu?" Ali'nin gözleri bana dönünce biraz yumuşadı ifadesi. Hafifçe geriye yaslandı.

"Yav işte işe çıktım orda ki bir çocukla, dangalak dedi ki evde kimse yok. Otoparka girdik arabayı alacağız, oysa ki doğum günü partisi varmış. Adam hediye diye araba almış oğluna. Birden millet içeri girince mal gibi kaldık. Yanımda ki salak korkup kaçınca, mecburen yakalandık. Sonrası malum, ama kaçtık." dediğinde Çınar en sonunda dayanamayıp kahkaha atmaya başlamıştı. Talha'nın da kahkaha sesleri gelirken, gülmemek için dudaklarımı ısırıyordum.

"Ben bu çocuğu sikerim." dedi Ali ve ayağa kalkmak için bir hamle yapınca sırıtarak onu tuttum. Talha ile Çınar kendini kaybetmiş gibi gülüyordu.

"Koskoca Ali'yi kanadından vurmuşlar!" dedi Çınar ilk defa tanıştığı Talha'ya bakış eliyle Ali'yi gösterirken. Talha daha büyük bir kahkaha attı. Gülmekten çatlayacaklardı neredeyse.

"Allah'ım sabır ver.." dedi geriye yaslanırken. Ardından bana döndü. Gülüşümü hemen sildim yüzümden ama görmüştü.

"Sevgilim bile gülüyorsa ben bu iki hıyara ne diyeyim." dedi elini havada sallayarak. Bozulmuştu ve çok tatlı duruyordu. Uzanıp yanağından öptüm. Geri çekilmeye çalıştı ama çenesinden tutup bu yeniden öptüm.

"Ali'm sinirlenme ya." dedim tatlı bir şekilde. Bana dönüp bir bakış atıp yeniden önüne döndü. Karşıda ki ikili halen kıs kıs gülüyordu. Ali birden dönüp Talha'ya baktı.

"Yanında güldüğün adam ibne haberin var değil mi?" dediğinde Talha sırıttı.

"Sen nesin salak? İki saniye önce Eren ile öpüştün." dedi, Çınar odayı inletecek bir kahkaha attı. Talha sırıtarak Çınar'a baktı. Ali daha fazla bozuldu, sanırım Talha onun yanında diye bozulmuştu.

"Ya tamam çocuk yaralı, neden üstüne gidiyorsunuz?" dedim yalancı bir şekilde. Ali dönüp bana baktı sevgi ile. O an içim parçalandı, çocuk gerçekten üzülmüştü güldükleri için. Ayağa kalkıp onu kolundan tuttum.

"Gel yarana bakayım, derin mi kontrol edeyim." deyip onu çekiştirince çocuk gibi bir bakış atıp, ayağa kalktı.

Elinden tutup Ali'nin yattığı odaya doğru sürükledim onu. İçeri girdiğimiz anda kapıyı kapattım ve uzanıp dudaklarına kapandım. İlk afallasa da hemen karşılık verdi. Tek eliyle belimi tutarken, beni kendine çekip alt dudağımı kavradı. Mırıltılar çıkarak öpüşürken ensesinden tuttum.