Nefesim hızlanırken arkamdan işittim hakaretlere ve beni lavabodan ayırıp yumruk atmalarına şok ile ağlayarak karşılık veriyordum. Korktuğum şey başıma geldiği için deli gibi titriyordum, ağzımdan bir hıçkırık kaçarken elini havaya kaldırmış çocuğun eline bakıp kendimi korumak için hıçkırarak gözlerimi yumdum. Kapının açılma sesi ile darbe de inmemişti.
"Ne yapıyorsunuz lan orospu çocukları!" diye dehşet ve sinir ile bağıran Ali'nin sesini duyunca gözlerimi açıp hıçkırdım.
Ali eli ayağı titreyerek kendisine korkarak bakan ve az önce bana elini kaldırmış olan çocuğa ilerleyip yakasından tutarak tuvaletten yankılanacak kadar sert yumruk atmıştı. Çocuk acı ile inlerken ardı ardına yumruklar atmıştı. Gözü dönmüş, delirmişti.
Nefesim kesilmiş ağlarken bayılacak gibi hissettim. Güçsüz olmaktan nefret ediyordum ama artık gerçekten dayanamıyordum!
"Ona nasıl elinizi sürerseniz lan!" diye bağırdı sargılı olan eline aldırmadan bağırarak yumruk atıyordu. Diğer çocuk dehşet içinde kaçacakken onu tutup kafasını duvara vurdu hızla. Çocuk büyük acı bir çığlık attığında burnunun kırıldığını anlamıştım.
"Amına koduğumun çocukları!" diye haykırdı acımasız tekmeler atarken. Artık bacaklarımda güç hissetmeyince yere çöktüm. Ali çileden çıkmış gibi altında bayılmış çocuğa tekme atarken tuvaletin kapısını açıldı. Mete ve Talha içeri girerken birkaç hoca da içeri girip Ali'yi çocuklardan ayırdı. Ali kükreyip bir daha üstüne atılacakken zorlukla da olsa onu durdurdular. Ali'nin gözleri beni buldu ve beni yerde çökmüş bir şekilde görünce onların elinden kurtulup yanıma çöktü. Hocaların bağırışları kulaklarıma dolarken Ali elini yanağıma atıp yüzünde ki dehşet verici bir ifadeyle bana baktı.
"Eren, sakin ol!" diye bağırdı korkuyla. O bağırınca nefesim daha çok kesildi. Sadece nefes alıyordum ama veremiyordum nefesi. Kafamı yukarı kaldırarak her iç çekişimde içimde ki doluluk daha da büyüyordu.
Bir kadın hoca Ali'nin elinden kafamı kurtardı ve poşet gibi bir şeyi ağzıma doğru tuttu. Ali gözlerini sonuna kadar açmış bana bakıyordu.
"Nefes al oğlum, nefes al." dedi kadın hoca korku dolu bir sesle. Sesini sabit tutmaya çalışıyordu ama olmuyordu. Dediğini yapmaya çalıştım, elimi boğazıma tutunca Ali elimi elinin arasına aldı. Eli titriyordu.
Hocanın dediğini yapıp nefes alıp verirken poşet inip kalkıyordu. Bayılacak gibi olmuştum. Sesli sesli nefesler alıp veriyordum. Ali farketmeden elimi sıkmaya başlamıştı. Elim deli gibi titriyordu, daha doğrusu onun eli titriyordu.
Biraz daha normal nefesler almaya başlarken aferin gibi şeyler söylüyordu. Ali bir bana bir de hocaya bakıyordu. Nefes alışverişlerim düzelirken önüme tutulan su şişesinde ki sudan bir yudum aldım. Daha sakindim, nefes alıp verebiliyordum.
"İyi mi?" diye bağırdı Ali hocaya korkuyla.
"Bağırma Ali, daha çok korkutuyorsun çocuğu!" hoca dişlerinin arasından konuştu. Kapının önünde meraklı gözler ve iğrenen gözler bana dönerken yüzümü buruşturup elimi Ali'nin elinden çekip yerden destek alarak ayağa kalktım. Ayağım tutmuyordu ama burada durmak beni daha kötü ediyordu. Hoca bana bir şeyler söylerken dinlemeden yürümeye başladım. Koşar adım tuvaletten çıkarken tuvaletin önünde ki öğrenciler benim geçmem için kenarı çekilmişti. Arkamdan Ali'nin sesini duysam da aldırmadan okulun binasından çıkıp koşar adım bahçeye çıktım. Ali arkamdan koşarken bu sefer hızımı arttırdım. Okulun bahçesinden çıkıp tam ara sokağa dönecekken bir kol tarafından sarılınca ağlayarak onu ittim.
"Bırak beni!" diye haykırdım. Ali korkuyla bana bakıyordu.
"Eren sakin ol, bak dokunuyorum sakin ol sadece." dedi yeniden az önce gördüğü gibi olmamdan korkarmış gibi.
"Beni artık bırak Ali, yalvarırım bırak." dedim acıyla. O ellerini öne tutmuş bana bakıyordu. Hıçkırdım.
"Hani seçenek hakkı sunmuştun? Hani bana bir şey yapmayacaktın?" diye sordum ağlayarak. Ali'nin bunu yapmış olması kanıma dokunuyordu.
"Eren ben bir şey yapmadım." dedi endişeli bir tonda. Hıçkırdım.
"Hiç mi değerim yoktu gözünde?" dedim yüzümü buruşturup ağlarken. "Bir çöpten farksız mıydım? Niye yaptın ki? Neden yaptın? Yeterince canımı yaktın zaten..." dedim çocuk gibi bir sesle.
"Eren Allah belamı versin ki ben yapmadım, ulan nasıl yaparım ben sana bunu!" dedi sona doğru sinirlenirken.
"Ali sen bana neler yapmadın ki?" dedim kırgınlıkla. Ali, beni herkesten sakınan Ali bunu nasıl yapardı?
"BEN BUNU SANA YAPMAM!" diye bağırdı sokakta olduğumuzu umursamadan. Gözlerinin içine baktım.
"Seni her zaman sevecektim Ali, önce ki yaptıklarını ben sana izin verdiğim için, benim salaklığım sayesinde yapmıştın. Ama bu...Ben bunu haketmedim Ali." dedim ne dediğimi bilmeyerek sadece içimi dökerken.
"Karaktersiz, kötü adamın tekiyim. Ama ben sana başkasının, başkalarının zarar vermesine asla izin vermem." dediğinde yutkundum. Bana halen inanmamı isteyen gözlerle bakıyordu.
"Ali... Bırak beni artık. Karşıma çıkma, bende senin karşına çıkmayacağım artık." dedim fısıltı ile. Gözlerinde gerçekten bunu onun yapmadığını görmüştüm. Ya da öyle düşünmek istemiştim.
"Eren.." dediğinde yorgun bir şekilde gözlerine baktım.
"Nolur..." dedim fısıldayarak. Gözlerime baktı, derin bir nefes aldı. Nolur dediğim anda içinin gittiğini hissetmiştim. Bir şey daha demeyeceğini anladığımda arkamı döndüm.
Katilime, veda ettim.
Yoğun istekle bölümü şimdi yazdım, uyumayanlar umarım beğenirsiniz... bölümü bekleyip uyuyanlar da kusura bakmayın haber vererek yazmak istemedim sonra aksilik çıkarsa mahçup olmayayım diye...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVAŞMA SEVİŞ
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Ali, benim sevgili katilim. '+18'dir, olumsuz hareketler fazladır.'