Hayal. Herkes için farklı anlamı olan bir kelime. Bazıları iyi bir üniversiteye gitmeyi hayal eder, bazıları okula gidebilmeyi, bazıları ise sokaklarda özgürce yürüyebilmeyi.Benim hayalim, yüzlerce insanın gözü önünde ya da herhangi bir sokağın ortasında aldırmadan dans edebilmek. "Aç bir mezdeke kıvır dur öyle hayal mi olurmuş canım" diyenlerinizi duyar gibiyim, evet oluyor eğer dans sizin için ulaşılmaz bir nimetse o artık sizin hayaliniz haline geliyor.
Modern dans; yıllardır hayalini kurduğum, sırf kendimi geliştirebilmek için biriktirdiğim bütün harçlığımı Just Dance serilerine yatırdığım, bütün dans akademilerinin videolarını ezberleyene kadar izlediğim hatta dinlediğim şarkıların sözlerine göre esinlendiğim videolardan koreografi tasarladığım fakat sonunda kendimi Hukuk derslerinde ritim tutarak bulduğum hayalim ya da kavuşamadığım aşkım. Siz nasıl adlandırmak isterseniz.
Aileme, yani beni yanlarına alan anne babama dans etmek istediğimi söylediğimde henüz 10 yaşındaydım ve bunu duyan ebeveyinlerim beni bale kursuna yazdırdılar, kulağa ne kadarda hoş geliyor değil mi? Tabii onlardan beni bir hip-hop kursuna yazdırmalarını isteyemedim, istesem de sonuç değişmeyecekti gerçi. Çocuğunun geleceğini başından planlayan ebeveyinlere sahipseniz o hayatta pek bir söz hakkınız olmuyor maalesef.
Yaptığım hızlı hareketlerden dolayı dengemi kaybedip ayak bileğimi 2 yerinden çatlatmamla anne babamın henüz başlamamış bale kariyerimi bitirmesi bir oldu. Baleyi dışladığımı ya da sevmediğimi düşünmenizi istemem, sadece ben Justin Bieber " Baby " ile dans ederken bale benden Mozart ile dans etmemi istiyor. Rap yapan birinden Müslüm Gürses söylemesini istemek gibi bir şey bu! Ceza'nın Müslüm Gürses söylediğini hayal edebiliyor musunuz? Her neyse, bale kariyerimin çabucak son bulmasıyla beni sanattan uzaklaştırıp spora yöneltmeye karar verdiler, yüzmeyi seviyordum ve ailemde bunun farkında olduğundan beni profesyonel bir kursa yazdırdılar. Orada fazlasıyla mutluydum ki bu mutluluğum 4 sene kadarda devam etti.
Ailemden sakladığım bir şey vardı tabii. Yabancı adı "synchronised swimming" olan, Türkçeye dans ederek yüzmek diye çevirebileceğimiz bir spor, ilk öğrendiğimde sevinçten deliye dönmüştüm çünkü bir şekilde dans edebilecektim! Her şey çok güzel ilerlerken ve ben yarışmalara hazırlanırken Lise sınavımın yaklaşmasıyla ailem artık yüzmeyle değil derslerimle ilgilenmem gerektiğini söyledi ve beni yarışmalardan aldı.
Ben ve öğretmenimin ısrarları üzerine haftada bir gün yüzmeye gitmeme izin verildi. Sonrasın da ise deli gibi çalışıp, ailemin baskısıyla, Türkiye'nin en iyi okullarından birinde Hukuk Fakültesi'ni kazandım hatta şu an ikinci sınıfa geçtim ve bir hafta sonra okullar açılıyor, bölümümü sevmiyor değilim ama olmak istediğim yerde değilim, ait olduğum yerde değilim hatta giymem gerekeni dahi giymiyorum.
Birkaç yıl sonra giyeceğim şey cübbe değil Converse olmalı, ayağımı basacağım zemin bir mahkeme salonu değil, koreografilerimi geliştireceğim dans pisti olmalı, kulağımda hakimin "yaz kızım" ya da "müebbet hapis cezasında karar kılındı" cümleleri değil, melodisinde kaybolduğum besteler olmalı, karşımda ki adam savcı ya da avukat olduğum için değil beni dansa kaldıracağı için ceketini iliklemeli. Olmadı, olmayacak ve ben yıllar sonra cübbemi giyip hakimin "yaz kızım" dediği o salona gireceğim ve savcı olduğum için ceketler iliklenecek.
"Duysal! Kapa şu müziği, "Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi'ne" çalışmaya başladın mı? Okulların açılmasına bir hafta kaldı ve sen henüz bir dersi bitirebildin." Okulların açılmasına bir hafta kalmıştı ve benim yerimde olan akranlarım tatillerinden yeni dönüyorlarken ben 2. sınıf derslerime çalışıyordum, Akçın ailesine hoş geldiniz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dansın Melodisi
Teen Fiction"İnsanları korumak, onları savunmak istiyorsun doğru mu anladım?" Tek kaşını kaldırdı ve bana meydan okurcasına baktı."Hepimiz bunun için burada-" Alay edercesine güldü." Hayır, hepimizin hayalleri senin gibi değil bailarina, ben buraya hüküm vermey...