3. Bölüm- Bailarina

67 29 64
                                    




       Öğretim üyesi yerine geçmiş ve bu seneyle alakalı konuşurken dediklerinin tek bir kelimesini dahi algılayamıyordum çünkü odağım arkamda oturan isminin Alaz Emir olduğunu öğrendiğim, namı diyar gitarcı çocuktaydı. Beni tanımıştı ve beni tanıdığını da açıkça belli etmişti çünkü bir hafta öncesinde benden engel yemişti ve muhtemelen buna sinirliydi. Ben olsam ben de sinirlenirdim.

 Çok büyük ihtimalle kendisini neden engellediğimi soracaktı ve eğer ben mantıklı bir maazerette bulunmazsam önümüzdeki 2 yıl bu çocuğun imalı bakışları ve konuşmalarına mazur kalacaktım. Şimdi, düşünelim. Ben neden bunu engelledim? Tanımadığın biriydi ve konuşmak istemedin, doğru sevgili iç ses. Peki bunu söylersem ne tepki verir? Küfür etsen daha az bir tepki verir, yine çok haklısın. Peki konuşmak istemedim engelledim desem? Mal mısın yoksa mal taklidi mi yapıyorsun, tamam be. Heh, buldum. 

Sarhoştum diyeceğim. Sabah seni engellediğimi görünce de utandım geri çekmeye. Duysal sen ağzına sürmeyi geç, alkolü koklayamazsın bile, ama o bunu bilmiyor ki. Kurduğum plan kafama yatınca dikkatimi konuşan öğretmene vermeye çalıştım;

"Bu sene başlatacağımız bir uygulamamız var. Üç hakim, bir savcı ve bir avukat şeklinde toplam beş kişilik gruplar halinde kendi mahkemenizi yapacaksınız, suçluyu biz vereceğiz hükmünü siz giydireceksiniz. İlk dönemin sonunda mahkemenizi sunacaksınız, tüm okula." Vay canına! Muhammer olsa, Fatih olsa, Alya olsa yanımıza birini daha alsak, grup tamamdır! Her ne kadar Muhammer'i istemesemde Emir ile aynı grupta olmak istemediğim daha açık.

"Dikkatinizi çekmek istediğim bir yer var. Gruplarınızı kendiniz belirlemeyeceksiniz. Cuma günü olacak olan kurada gruplar belirlenecek. Derslere gelirsek. İşiniz zorlaşıyor gençler, aramıza yeni arkadaşlar katıldı ve onların sınıf arkadaşı dışında bir sıfatları daha var, dişli rakipleriniz. Sonuçta hepimiz içerisinde avukat, savcı ve hakim dolu olan bir aileden gelmiyoruz..." Yıldıranlar... Avukat Alev Yıldıran, Baş Savcı Mehmet Yıldıran ve emekli Baş Savcı Mümtaz Yıldıran, Üniversitemizin kurucu ailesi, aynı zamanda gitarcı çocuğun çok sevgili ailesi.

 Konuşmanın devamında derslerin zorluğundan ve yeni konulardan bahsetti. Öğretmen konuştukça ben daralmıştım, o kadar yeni ve zorlayıcı şeyden bahsetmişti ki bütün ders oflayıp durmuştum. Dersin sonuna doğru, bir Alev Yıldıran Üniversitesi klasiği olan Alev Yıldıran bizi ve sevgili ailesine başarılar dilemeye geldi;

"Yeni yüzler, yeni avukatlar, yeni savcılar ve yeni hakimler, okulumuza bir kez daha hoş geldiniz. Her yıl olduğu gibi bu yılda sizi en güzel şekilde ağırlamaya devam edeceğiz. Bu yıl oldukça yeni kişi aramıza katıldı, başta oğlum Alaz, kızım Bahar ve eşimin yiğeni benim ikinci oğlum olarak gördüğüm Tolga'ya ve siz değerli öğrencilerimize başarılar diliyorum. Unutmayın hiç kimse başarı merdivenlerini elleri cebinde tırmanmadı! İyi günler ve iyi dersler!" Başta onlar ve sonra biz, bu yılın özeti bu olsa gerek. Alev Yıldıran çıktıktan sonra zil çaldı ve herkes dağılmaya başladı. İlk gün olduğu için teneffüs 20 dakikaydu ve benim dışarı çıkacak modum yoktu fakat deli gibi kahve içmek istiyordum. Kahve tutkumu beni tanıdıkça anlayacaksınız.

"Duysal, biz kafeye iniyoruz. Sende gel bize katıl Alaz ve Bahar ile tanışmış olursun hem." Tolga'nın teklifi ne kadar cazip gelse de gitarcı çocuk bu teklifin içerisinde olduğu için reddetmek durumunda kaldım çünkü bakışlarından bile, "beni engellediğinin imasını yapacağım" sözlerini anlayabiliyordunuz.

"Teklifin için çok teşekkür ederim fakat acil bir telefon görüşmesi yapmam gerek, sözüm olsun." Gülümsedi ve kafasını tamam anlamında salladı. Tolga ve Bahar kapıya doğru ilerlemeye başlamışken Alaz onlara siz gidin işareti yaptı ve vücudu bana bakacak şekilde önümdeki sıraya oturdu. Benimle konuşmasını bekliyordum fakat bu kadar erken, hayır bunu beklemiyordum.

Dansın MelodisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin