Aşk Kapanı

67 11 13
                                    

Ceren Solmaz

Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Galiba artık güvenecek kimse kalmadığı içindi.

Ne kadarda yanlış insanları ailemiz sanmışız. Defalarca bir kanıt göstersede hayat , biz daima sırtımızı dönmüşüz ona.

Güzel bir şey yaptığımızda sırtımızı sıvazlayan ama tek hatamızda canımızı okuyanlara umut bağlamışız.

Meğer her şey , herkes teker teker yalanmış.

Aynı bu dünya gibi...

Tek gerçek kendimiziz.

Aynı ölüm gibi...

Kollarımı boynundan çekip hüzünle boğuşan , hafif nemli gözlerimle, yeşillerine baktım.

Onları da hüzün sarmıştı sanki. Titriyordu gözbebekleri.

Keşke beni sevme gibi bir ihtimal olsaydı. Ama bu neredeyse imkansızdı...

"İyi misin ?"

"Evet , biraz daha iyiyim. Ben... Teşekkür ederim. Her şey için."

"Önemli değil. Sen iyi ol da."

Hafiften tebessümle kıvrıldı dudaklarım. Artık bakışları korkutmuyor , bana güven veriyordu.

Elini karnının üzerine koyup
"Sarmaları ne zaman pişiriyoruz. Acım acc."
Dedi.

Bu haline gülmek geldi içimden. Fazlasıyla sevimli duruyordu.

Yan bir gülüş atıp
"Tamam , tamam pişiriyorum artık."

Dedikten sonra sarmaları ateşe koydum.

Onlar pişerken bizde yerleri temizliyorduk.

Bir kaç saat sonra işlerimiz bitmişti. Ama şahsen bende bitmiştim.

Sarmalarda pişmişti.

İkimizede birer tabak koydum. Dolaptan ayranı da çıkardığımda sofra hazırdı.

Miraç'ın yüz ifadesine baktığımda beğenmiş gibi bir hali vardı.

Ne yalan söyliyim enfes olmuştu.

Yemeğimizi yedikten sonra tabakları kaldırdım.

Farkında olduğum bir durum vardı. Ona her geçen gün daha da fazla bağlanıyordum.

Tam anlamıyla bir aşk kapanının içine düşmüştüm adeta.

Ve bunun bir kaçışı yoktu. Yeşillerine her daldığımda içimdeki bütün sevgi pıtırcıkları şahlanıyordu adeta.

Uzaklaşmalıydım.

Belkide kaçmalıydım.

Gitmeme izin verirse buna gerek kalmayacaktı.

Sormakla sormamak arasında gelip giderken dilim bir anda dökülüvermişti.

"Benim gitmeme izin verir misin ?"

Kaşlarını çattı. İşte şimdi korkabilirdim.

"Bu da nerden çıktı şimdi ?"

"Bilmiyorum. Sana yük olmak istemiyorum."

"Saçmalama kızım. Hiç bir yere gidemezsin. O ruh hastası seni bulursa öldürür."

"Ruh hastası ?"

"Akın"

Söylediği isimle tüylerim diken diken olurken , aklıma gelen anılarla ellerimi kafama yerleştirip yere çöktüm.

O korkunç anılar psikolojimi mahvetmişti.

Ölümle burun buruna gelmek beni fazlasıyla korkutmuştu.

"Ceren ! İyi misin ? "

Konuşamıyordum. Ses veremedim.

Ellerimi kafamdan ayırıp tuttu. Çenemi yukarı kaldırıp yüzüme odaklandı.

"Bana bak ! Güzelim iyi misin ? Ses ver. Korkuyorum."

Lan o bana güzelim mi demişti. Hay senin o güzelim diyen ağzını öp-.

Ne diyorum lan ben. Kafamı olumlu şekilde sallayıp
"E-e-evet . İyiyim . Merak etme."
Dedim. Güven verircesine ellerini sıktım.

Kafamı kaldırdığımda yüzündeki korku , benim için endişelenmesi görmeye değerdi.

"Benim yanımda olduğun sürece sana bir şey yapamaz. O yüzden yanımdan ayrılmak felan yok."

Bir şey demedim. Sadece olumlu anlamda kafamı sallamakla yetindim.

Başımı göğsüne yaslayıp saçlarımı okşadı.

O kadar sıcaktı ki teni bir ömür orada uyuyabilirdim.

Bir daha uyanmasamda olurdu. Bu dünyanın kötülüklerine karşı gözlerimi yumsam ve bir daha açmasam ne olur ki.

"Geçecek güzelim. Her şey geçecek. Sana söz veriyorum."

Sözlerinin devamını merak ediyordum. Ama hem yorgunluk hemde duyduklarımın ağırlığından olsa gerek uyku bedenimi ele geçirmişti.

Daha fazla kendimi tutamayıp ruhumu vanilya kokan güvendiğim kollara bıraktım.

Vanilya kokulu adam. Ben uyuyacağım. Sen ruhuma sahip çık. Onu öldürmelerine izin verme. Olur mu ?




💢 Bu bölüm birazcık kısa oldu arkadaşlar kusura bakmayın.

📌 Bir kusurum varsa affola.

✳️ Sizleri çok çok seviyorum. Daima destek olanlar siz varya cansınız muahhh 😘

















LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin