Rüzgar'ın Ağzından
Telefonu cebime attım. Her ne kadar kurtarıcımın bir erkek olmasını tercih etsemde ilk ve muhtemelen son umudum bu kızdı.
Odanın yukarısındaki küçük oyuğa baktım. Henüz akşam olmamıştı. Lanet olsun. Onların geleceğini bilmek iğrenç bir duyguydu. Kötü şeylerin olacağını biliyorsun ama ellerin bağlı hiçbir şey yapamıyorsun.
Kapıdan çıktım. Şu ana kadar birkaç odaya girmiştim. Onlarda da seslerden kaçmak için. Etrafı inceleme fırsatım olmamıştı. Koridorda etrafa bakındım. Görünürde kimse yoktu. Hoş olsa bile bu karanlıkta göremezdim ki. Seste gelmeyince kendimi dışarı attım.
Yandaki odaya girdim. Cebimdeki telefonu çıkardım. Telefonun ışığıyla odayı inceledim. Duvarlarda anlam veremediğim bir şeyler yazıyordu ama duvarın heryerini kaplamıştı. Odanın köşesinde alçak demirden bir yatak vardı. Odada başka hiçbir şey yoktu.
Koridora çıkıp diğer odalarada baktığımda hemen hemen aynı görüntülerle karşılaştım. Git gide akşama yaklaşıyorduk elimi çabuk tutmalıydım. Koşarak başka bir koridora çıktım. Ortada geniş bir alan vardı. Bir odaya girdiğimde burasının toplantı veya yemek odası olabileceğine karar kıldım. Uzun neredeyse 20 kişilik bir masa ve etrafında sandalyeler vardı. O odadan çıkıp karşısında ki kapısı olmayan odaya girdim. Lanet olsunki telefonun ışığı kapandı. Kilitlenmişti. Tekrar kilit tuşuna bastım. Telefonu yukarıya kaldırdığımda. Gördüğüm görüntüyle telefon elimden düştü. Nefesim hızlanmıştı. Hızla yere eğilip telefonu aldım ve tekrar ışığı tuttum ama bu sefer hiçbir şey göremedim. Korkuyla o odadan çıktım. İçerideki odada bir kadın gördüğüme yemin edebilirdim.
Kapısı kapalı olan bir oda vardı. Kapıyı zorladım ama açılmadı. Parmaklarımın ucuna çıktım. İçerisini gösteren bir cam vardı. Oradan baktığımda sandalyede arkası dönük oturan bir adam vardı. Adamın saçları iki yana doğru ve komik bir şekilde turuncuydu.
Demir kapıya kırarcasına vurdum." Hey ! Beni duymuyor musun? Açsana kapıyı !"
Adam beni duymuyormuş gibi kafasını yavaşça bana çevirdi , çevirdi ve çevirdi. Aman tanrım!! Adam kafasını 180 derece döndürdü. Suratı ise değşet vericiydi. Aslında bir palyaçoya benziyordu.
İrkilerek kapıdan uzaklaştım. Galiba turum burda sona ermişti. Burası kesinlikle ve kesinlikle bir akıl hastanesiydi.