Rüzgar'ın Ağzından
Etraf git gide karanlıklaşırken içimdeki korku ve heyecanla yerimde duramıyordım. Ne yani ben şimdi o ruh veya cin herneyse onlarla mı konuşacaktım ? Daha düşünürken bile korkuyordum böyle bir şeyi nasıl yapardım ki ?
Heyecanla olduğum yerde bir ileri bir geri sallanıyordum. Olduğum odaya baktım kendimi ilk burada bulmuştum. Telefonu elime alıp burayıda incelemeye başladım. Şu an bir yatağın üstünde oturuyordum ama bu yataktan başka bir şey yoktu. Telefonlu duvarların üzerinde gezdirdim . O da ne?!?
Duvarda bir kamera vardı . Evet , evet yanlış görmedim. Duvarda bir kamera vardı. Bunları yapan bir insan olabilir miydi ? Eğer öyle bir şey varsa o adamı yaşatmazdım. Kameraya doğru aklıma gelen tüm küfürleri bağırdım. Eğer kimse hakediyordu. Ama tabi hastanede ki hastaları gözetlemek için de koymuş olabilirlerdi.
Çığlıkları duymaya başlayınca. Kalbim artık benden bağımsız sanki hiç durmayacakmış gibi ,göğsümü yırtacak derecede çarpıyordu. Lanet olsun ! Çok korkuyordum. Adım sesleri daha çok yaklaşıyordu. Yatağın köşesine sindim. İlk defa çığlıkları dinlemeye çalıştım.
"Yardım et bize !!"
"Dinle bizi "
"Lütfen."
"Korkuyoruz."
"Nerdesin ?"
En son kapım açıldı. O an ki refleksle gözlerimi kapattım. Sanki bir maroton koşucusuyum da kilometrelerce koşmuşum gibi nefes alıyordum. Gözlerimi açmaya korkuyordum. Odada birileri ve ya bir şeyler vardı hissedebiliyordum.
"Lü..lütfen yaklaşmayın." dedim.
Gözlerimi açabilirdim. Evet yapabilirdim.
Gözlerimi açtığımda dona kaldım.
Karşımda bir sürü korku filminden çıkmışa benzeyen karakterler vardı. Hepsi beyaz önlük gibi bir şey giymişlerdi. Hepsinin suratı bembeyazdı. Bir kız vardı gözlerinin etrafı siyahtı, yanında yaşlı ve bir o kadar korkunç bir dede ve ufak çıldırmış gibi gözüken bir çocuk. Arka taraflardakileri saymıyordum bile.
"Be..benden ne..ne istiyorsunuz ?" dedim kekelememe engel olamıyarak.
Kız bir adım öne çıktı.
"Sadece bizi dinle." dedi. Kafamı salladım.
"Bizden korkmana gerek yok.Biz sana zarar vermeyiz ama o sana zarar verir."
"O kim ?" diye sordum merak korkudan ağır basınca.
"Adını ağzımıza almayız."
"Hadi ama siz neyden bu kadar çok korkabilirsiniz ki ?" dediğim an . İçerden kapıya yumruklama sesi geldi. Sonrada çığlıklar.
"Çıkarın beni burdan. Burdan çıktığımda hepinizi yok edeceğim. Lanetlilerr !!"
"Bu o mu ?" siye sordum sesimin titremesini engellemeye çalışarak.
Kız kafasını olumlu anlamda salladı.
Harika korktuğum ruhların kortuğu ruh. Ne kadar mantıklı bir cümle.
"Ama ben hiçbir şey anlayamıyorum. Yani siz nasıl böylesiniz? Ruh musunuz, nesiniz? Neden burdasınız, veya neden ondan korkuyorsunuz? Hiçbir şey anlamıyorum."
Arkadaki adam konuştu:
"Her şeyi anlatacağım iyi dinle. Burası bir akıl hastanesiydi. Tahmin edersin ki bizde hastalarıydık ama bizim hastalığımız çok ileri derece değildi. Her şey bir akıl hastanesi ne kadar normal olabilirse o kadar normaldi. Ta ki.. Ta ki O gelene kadar. Dosyasında karısını ve çocukların ilk önce öldürüp sonra yediği yazıyor.
Normalde bizim dışarı çıkmamıza izin verilmezdi ama geceleyin nöbetteki hemşireler işlerini tam yapmaz hep uyurlardı bizde çocuklarla geceleri bahçeye çıkardık. Ama O hiçbir zaman yanımıza gelmemişti. Birgün geceleyin odasından çıktı. Suratında iğrenç bir palyaço makyajı vardı. Mutfaktan aldığı bıçakla birkaç hemşireyi öldürmüştü. O gün onu demir kapılı fazladan güvenlikli odaya kapattılar.
Nasıl oldu bilmiyoruz ama bir sabah uyandığımızda hastane boştu. Cildimiz bembeyazdı. Gecelerin istediğimiz yerlere gidebiliyorduk ve ışanlanabiliyorduk. Ne kadar deli olsakta bunlar düpedüz gerçekti. Ama sabahları hep elimizde olmadan odalara kapanıyorduk. Sonra birgün sabahleyin bir gürültü duyduk. Birkaç adam gelmişti. Duvarlara kameralar astılar. Etrafa su ve yemek bıraktılar ama biz odamızdan dışarı çıkamadık. Adamlar gitti ve ertesi gün seni getirdiler. Emin ol ne yapmaya çalıştıklarını anlamadık ama bizim senin peşine düşmemizin sebebi sen bize yardım edebilecek tek kişisin. Artık ruhlarımızın özgür olmasını istiyoruz. Artık burdan kurtulmak istiyoruz."